PANAYIR GELENEĞİNiN SON TEMSİLCİSİ PAVLİ PANAYIRI

Geleneksel Pehlivanköy (Pavli) Panayırı bugün veya yarın sona ermiş olacaktır. PAVLİ PANAYIRI olarak ünlenmiş olan Pehlivanköy Panayırı Osmanlı Panayırları'ndan geriye kalan en son panayırdır. Bu açıdan önemli bir geleneğin son temsilcisidir. Panayırın geçmişi yüzyılı aşmıştır.
Panayırlar sosyal ve ticari amaçlı organizasyonlardır. Antik Çağdan beri vardır. Soyluların kalelerde yaşadıkları devirlerde kale halkı için kervanlarla ticari mallar gelir, kale halkı alışveriş yapardı. Bugün kale yıkıntıları yanında veya yakınında mutlaka PANAYIR adını taşıyan yerler ve semtler vardır.
PANAYIR ismi Yunanca'dan gelir. Helenist bir isimdir. Birkaç gün süren Büyük Pazar demektir. Pazar ismi de buradan gelmektedir. Şehir ve Kasaba pazarları günlüktür. Şehrin büyüklüğüne göre kurulurlar, semt pazarları olarak da anılırlar. Pavli Panayırı bir kasaba panayırıdır ama tarihi bir isme sahiptir.
Pavli, Hırıstiyan Azizler'den Paul'un Türk Diline girmiş adıdır. Hırıstiyan Aziz Paul taraftarları bu adla anılmışlar, zaman içersinde bir tarikata dönüşmüşlerdir. Romalılar zamanında Anadolu'da Roma'nın yaptığı bir savaşa katılmadıkları, destek vermedikleri için bu tarikat mensupları Roma'nın Avrupa topraklarından olan Trakya'ya sürgün edilip iskan edilmişlerdir. Panayır ve Pehlivanköy adını bu dinsel kökenli isimden almıştır.
Osmanlılar zamanında olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi'nde de panayırlar üyük öneme sahiptirler. Yılda bir defa kurulan Panayırlar olduğu gibi İlkbahar ve Sonbaharda kurulanlar vardır. Zaman içersinde İlkbahar ve Sonbaharda panayırların yapılması gelenekleşmiştir. Bizim çocukluğumuzda ve gençliğimizde durum böyleydi. Pavli Panayırı başta olmak üzere ünlenmiş panayırlar vardı. Bakıcım Pehlivanköy'lü olduğu için çocukluğumda Havsa Panayırı da Pavli Panayırı kadar meşhurdu diyor. Silivri, Saray (Balçık) Panayırları meşhurdu. Panayırlar üç gün sürerdi. Üreticiler, esnaflar, ticaret yapanlar mallarını buralara getirip satarlardı. Panayırlar ve panayırlara getirilen her türlü mal, eşya devletin koruması altındaydı. Kısacası panayırlar kapıları açık bir market gibi görmekte, panayırlara ticaret merkezi gibi bakmakta bir yanlışlık olmaz. Panayırlara gelen mallardan Osmanlı'nın ne ürettiğini, ne yetiştirdiğini, ne gibi araçlar yaptığını, ne dokuyup sattığını görmek mümkündü.
Panayırlar genelde kasaba ve şehirlerin kenarlarında geniş ve düz alanlarda kurulurdu. Panayırlara gelip de köylerine dönemeyenler gediklere at veya öküz arabalarının içinde yatarlardı. Panayırlara gitmek bir ihtiyaç, bir özlem ve beklenti idi. Çünkü panayırlar çok hareketli ve şenlikle geçerdi. Osmanlı'nın Rumeli Panayırları mal ve can yönünden daha zengin, daha kalabalıktı. Binlerce kişinin geldiği yerde neler olmazdı ki.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol