BİRAZ ORDAN, BİRAZ BURDAN

Seçim takvimi işliyor. Meclisteki milletvekillerinin büyük çoğunluğu yeni isimlerden oluşacak ki; ilimizde üç isim de yeni olacak, hakkımızda hayırlısı ne ise o olsun inşallah. Ülkemizin insanımızın acil çözüm bekleyen bunca sorunu varken bizim tüm enerjimizi seçim kavgalarına harcamamız da yersiz ama maalesef sistem böyle işliyor. Ülke genelinde çeşitli partilerden adaylık beklentisi içinde olup ta aday gösterilmediği için çok çabuk çark edip karşı saflara geçerek ilginç davranışlar sergileyenler yanında, ''dava''ya hizmet yolunda elinden gelen her türlü çabayı sarfedeceğini açıklayan gerçek dava adamları da görüyoruz. Bir de kendi kurduğu partiden istifa edenleri gördük... Ne oldu ya; halk tabiri ile ''yemedi mi''? Daha dün sözde kendi kurduğu (kurdurulan, sözde) siyasi partinin (bana göre adı Milli İhanet Partisi) genel başkanlığı da dahil her şeyinden istifa ediyormuş sayın prof. Aklını, ünvanını sevsinler! Ne oldu ya daha bir seçim bile göremeden? Ne oldu? Daha düne kadar okyanuslarda hatta okyanus ötelerinde yüzerken birden bire ayaklar yere değdi akıllar başa mı geldi? Üstelik kendince ateş püskürüyor bir zamanlar kendilerini göklerde gezdiren kendi medyasına zehir zemberek yüklenerek. Ne oldu ya; alkışlar çabuk mu kesildi. Son 1.5 aydır STV ve Bugün grubunun da size sansüre başladığını söyleyerek "İdris Bal ve partisine en azından bir HDP vekiline verdiğiniz değerin yarısını vermeliydiniz diyorsun da; sen ne sandıydın ki. Sizin suyunuz sıkıldı posanız kaldı, özü çürük meyveler misali suyunuz da bir işe yaramadı ya; en azından o dönemde revaçta olan sizdiniz, bugün varsa yoksa HDP sizler kullanım alanı çok geniş olan tek kullanımlık kağıt mendil misali, hangi alanda kullanıldınız, ne işe yaradınız, ya da yaradınız mı bilinmez ama hem ülkemize zarar verdiniz, hem kendinizi harcattırdınız, kullanıldınız ve işiniz bitti işte. Gün o gündü sayın prof. Kim bilir: İhanetiniz başarıya ulaşsaydı belki bir müddet daha makbul olabilirdiniz, gerçi sizin gibi maşaların ben o gün de makbul olacağına inanmıyorum da. Ama şimdi kullanım süreniz çoktaan doldu, sizi artık kim ne yapsın. Siz BAL gibi bir ihanete kalkıştınız da: Adınızın önündeki ünvanlara bakarak size değer veren, cahil gördüğünüz bu halk sizden çok daha basiretli, ferasetli, faziletli. Kendinizi Nuh'un Gemisi misali kurtuluş aracı olarak gösterdiniz ama; kâğıttan hatta sanal gemileriniz halk dalgasının önünde tutunamadı, insanlar güvenip gemilerinize binmedi. Eskiden olsa allayıp pullayarak belki yönlendirmelerle biraz prim yapardınız ama, artık millet nezdinde sizin gibilerin kıymet-i harbiyesi yok. Ve sonunda diyor ki; ben profesörüm!... Yazık ki yazık, adının önünde böyle ünvanlar olan (bence) cahillere. Batan gemiyi ilk önce fareler en son kaptanlar terk edermiş. Oldu mu ya şimdi? Kaptan da gemiyi terk ettiğine göre artık bu geminin batışının kaçınılmaz olduğunu anlamış olmalı, zaten biliyordu da artık bildiğini itiraf etmek zorunda kaldı. Gemide olan birkaç yolcuyla birlikte bu gemi alabora olmaya batmaya mahkûmdur. Gerçi kaptanın da gerçek kaptan olmadığını biliyoruz, onun için gemiyi erken terk etmesini mazur görürüz. *** Beni en çok şaşırtan milletvekili adayı ''çatı'' cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu oldu. Bence yakıştırılan, üzerine yapıştırılan; uzlaştırıcı, birleştirici, kurtarıcı rolüyle Türk siyaset (muhalefet) tarihine adeta gökten zenbille indirilen, kendisi ana direk olarak kullanılarak etrafında kurulan çatının çatırdayıp çökmesi üzerine ortalıktan kaybolan İhsanoğlu'nu seçim-satranç tahtasında MHP (belki ben gündemi takip edemediğim içindir) sürpriz bir şekilde milletvekili adayı olarak masaya sürdü, belki bir anlamda hem ahde vefa gösterdi, hem mevcut oy potansiyelinden faydalanacak. Öne çıkan bir diğer ilginç aday da Ak Parti’nin İzmir'den aday gösterdiği Savcı Sayan. Deniz Baykal'a çok yakın olan, CHP de üst düzey yöneticilik yapan, kaset skandalında Baykal'a; bu bir komplo, istifa etmeyin diye yalvardığını söyleyen, 17 ve 25 aralık süreçlerinde en ateşli savunmalar yapan, en yüksek sesle bu bir darbedir ve ülkenin geleceğine herşeyine vurulmak istenen bir darbedir diye bas bas bağıran Sayan Ak Partiye ne getirip götürecek hep birlikte göreceğiz. *** Şehit savcımızın rehin alındığı görüntüler nedeniyle sosyal medyaya getirilen ''geçici'' yasal erişim engeline; ''özgürlüklerin kısıtlanması'' gerekçesi ile Avrupa Parlamentosu yetkilileri tarafından eleştiri gelmiş. Şimdi ben buradan açıkça o yetkililere eşiniz çok güzel diye yazsam veya söylesem, kültür farklılığımız nedeniyle onur uyar, teşekkür ederler. Peki ülkemizde var mı bu sözü kaldıracak? İstersen iyi niyetle söylemiş ol, namus meselesi olarak algılanır gerisini varın hayal edin... O görüntülerin özgürlükle alakası yok ta, olsa bile her toplumun özgürlük anlayışı farklıdır bize uymaz arkadaş. Huyu huna uygun soyu soyuna/ Uzanmış ta yatıyor boylu boyuna/ Katillerle destekçiler koyun koyuna/ Sanır mısın ki bu millet gelir oyuna... Sen istediğin kadar de; bu millet koyun/ Bizler mirasçısıyız bir Yüce soyun/ Tutmaz, tutmayacak bu hain oyun/ Kardeşlik doyumsuzdur, kalleşliğinize doyun...

sairmehmet39@hotmail.com 0 539 839 75 78

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol