Iyot Yetersizligi Hastaliklarinin Önlenmesi ve Ulusal Fenilketonüri Günü dolayisiyla bir açiklama yapan Kirklareli Il Saglik Müdürü Dr. M. Mustafa Saymaz, iyot yetersizligi ve bagli olarak olusan hastaliklardan korunmak için iyotlu tuz kullanilmasini önerdi.Kirklareli Il Saglik Müdürü Dr. M. Mustafa Saymaz, 1-7 Haziran 2011 Iyot Yetersizligi Hastaliklarinin Önlenmesi ve Ulusal Fenilketonüri Günü dolayisiyla yaptigi yazili açiklamada iyotlu tuz kullaniminin önemine degindi. Iyot yetersizligi ve neden oldugu hastaliklar hakkinda da bilgiler veren Dr. M. Mustafa Saymaz, 'iyot'un, insan ve hayvanlarda tiroid hormonlarinin olusumu için gerekli olan ve çok küçük miktarlari dahi yeterli olan temel besin ögelerinden biri oldugunu belirterek, iyot eksikliginin iç organlarin islevlerini düzenleyen boynun alt kismindaki troid bezinin saglikli çalisamamasina neden oldugunu ifade etti.
Annedeki iyot eksikliginin, düsüklere, ölü, erken, düsük agirlikli dogumlara neden oldugunu, bebeklerde bagisiklik yetersizligi, ölümlerde artis, guatr ve hipotiroidi veya sagir-dilsizlik gibi sonuçlari olabilecegini, iyot eksikliginin en agir sekline "kretinizm", bu tür insanlara da "kreten" denildigi bilgisini verdi. Kretinizmin zekâ geriligi ile karakterize oldugunu siklikla cücelik de gözlendigini kaydeden Dr. Saymaz, iyot eksikliginin bedensel ve zihinsel gelisime etkileri ile endemik guatr ve topluma etkilerine iliskin olarak ta sunlari söyledi;
"Iyot eksikliginin bebeklik çagindan sonra da çocuklarin ve eriskinlerin beden ve zeka gelisimini engelleyici etkileri vardir. Okul ve is yasaminda basarisizliklara neden olur. Iyot yetersizligine karsi bir tepki olarak tiroid bezi asiri bir sekilde büyür, bu duruma "guatr" denir. Çogu kez bu durum hastayi fazla rahatsiz etmez ancak, bazi ilerlemis olgularda tiroid bezi o kadar büyür ki nefes borusuna baski yapabilir. Yukarida anlatilan hastaliklar, bir toplumun gelisme ve ilerlemesini önleyici özelliktedir. Beden ve zeka gelisimi geri kalmis bireylerden olusan bir toplumun üretkenligi düser, buna karsilik bakim gerektiren hasta ve özürlülerin sayisi daha fazla olur."
Iyot eksikliginin önlenebilen ve ekonomik degil, çevresel bir sorun olduguna isaret eden Dr. Saymaz, konuya iliskin açiklamalarina söyle devam etti;
"Kolay ve yaygin bir sekilde tüketilen bir besin maddesi içinde iyot verilmesi tüm dünyada yaygin olarak uygulanan yöntemdir. En çok tercih edilen sofra tuzunun iyotlanmasidir.
Çünkü sofra tuzu, hem tüm toplumlarda kullanilir, hem iyot ile karistirma islemi kolay ve ucuzdur, hem de tuzun renk, tat ve kokusu bu islem sonunda bozulmaz. Bu islem ABD, Kanada ve Isviçre de 1920'lerden bu yana basariyla uygulanmis ve toplumdaki iyot eksikliginde çok çarpici düzelmeler görülmüstür. Dünya Saglik Örgütü'nün ve UNICEF' in tesviki ile gelismekte olan ülkelerde de iyotlu tuz kullanimina iliskin çalismalar yürütülmektedir.
Ülkemizdeki durum yüzde 31'dir. Ayrica belli bir bölgede yogunlasmamakta, tüm ülkede görülmektedir. 9 Temmuz 1998 de yemeklik tuz tebligi ile tüm sofra tuzu üretiminin iyotlanmasi zorunlulugu getirilmistir. Legal olmayan ve Guatr görülme sikligi sayilari bilinmeyen onlarca küçük tuz üreticisi bulunmakta, kontrollerinde güçlük çekilmektedir. Bilinçli bir tüketici olarak, çocuklarimizi ve gelecegimizi, kendimizi, toplumumuzu düsünerek, iyotlu tuz kullanmali, bu mesaji ve önemini yaymaliyiz. Iyotsuz tuz tüketen isyerlerini, lokantalari, otelleri, toplu yemek yerlerini ve komsularimizi uyarmali, iyotsuz tuz satan yerleri Saglik Bakanligi veya Belediyelere bildirmeli, iyotsuz tuz satilmasini önlemeye çalismaliyiz.
Iyot yetersizligi önlenebilir zeka geriliginin en yaygin nedenidir!
Fenilketonüri kalitsal metabolik bir hastaliktir. Bu hastalikla dogan çocuklar, fenilalanin amino asidini baska bir amino asit olan tirozine dönüstüremezler. Bu dönüsümü saglayacak olan fenilalanin hidroksilaz enzimi bu hastalarda eksiktir. Fenilalanin diger amino asitler gibi proteinin yapitaslarindan biridir.Fenilketonürili hastalarda besinlerle alinan ve tirozine dönüstürülemeyen fenilalanin, kanda ve diger dokularda birikir. Biriken fenilalanin geri dönüsümsüz ve ilerleyici beyin hasarina neden olur.
Bu hastaligin yenidogan tarama testi ile erken tani ve tedavisi mümkündür.Hastaligin bilgisi anne ve babadan genler araciligi ile bebege aktarilir. Çocugun hasta olmasi için hem anne hem de babanin hastalik bilgisi için tasiyici olmasi gerekir. Tasiyici anne ve babadan hasta çocuk olma riski yüzde 25'tir. Türkiye fenilketonüri hastaliginin en sik görüldügü ülkeler arasindadir.
Dogan her 3.000- 4.500 çocuktan biri fenilketonürilidir.
Bu oranin yüksek olmasi akraba evliliklerinin sik olmasi (5 evlilikten biri, bazi bölgelerde 3 evlilikten biri) ile ilgilidir.
Tedavi edilmeyen hastada ne gibi belirtiler olur?
Ilk aylarda ailenin ya da hekimin fark edebilecegi herhangi bir belirti gözlenmez. Aylar ilerledikçe bebegin çevreye karsi ilgisinin az oldugu, normal gelisim basamaklarini izlemedigi görülür. Bebek basini tutma, oturma, yürüme gibi becerilerde yasitlarindan geri kalir. Zamanla havaleler tabloya eklenebilir. Tedavi edilmeyen fenilketonüri kalici zihinsel engellilige neden olur. Ilk bir ay içinde tedavisi baslanmis ve düzenli olarak sürdürülmüs fenilketonürüli çocuklar tamamen saglikli olarak büyürler. Bir besin grubunu kisitli olarak özel diyet yapan fenilketonürili hasta, büyüme-gelisme ve nörolojik gelisim açisindan özellikle bu konularda uzmanlasmis bir ekip tarafindan izlenmelidir. Hastanin belli aralarla beslenme durumu degerlendirilmeli, kan fenilalanin ve tirozin düzeyi ölçülmeli ve ölçüm düzeylerine göre diyeti ayarlanmali, zihinsel gelisimi izlenmelidir. Ilk 2 yasta haftada iki kez, 2-4 yas arasinda haftada bir, 4-10 yaslarda 15 günde bir, daha sonra ise ayda bir kez kan fenilalanin düzeyi ölçülmelidir. Kan fenilalanin düzeylerinin 0-12 yas arasi 2-6 mg/dl,12 yasindan sonra 2-11 mg/dl,fenilketonürili hastanin gebeligi süresince ise 2-4 mg/dl degerleri arasinda tutulmasi gerekir.
Fenilketonüri Tedavisi
Fenilketonüri, fenilalaninden kisitli özel diyet ile tedavi edilebilen bir hastaliktir. Tedaviye uymayan hastalarda zihinsel ve gelisimsel bozukluklar olabilecegi için hasta sahibi olan ailelerin diyeti çok iyi ögrenmesi gerekmektedir. Fenilketonüri tedavisi bu konu ile ilgili merkezlerde sürdürülmelidir. Bugünkü bilgilerimize göre diyet tedavisi yasam boyu olmalidir. Yenidogan döneminde diyet tedavisi baslanmis fenilketonürili hastalar, yetiskin olduklarinda diyeti birakirlarsa algilamada güçlük, dikkat azalmasi gelismektedir.
Besinlerde dogal halde bulunan proteinin sindirilmesi ile açiga çikan fenilalanin kanda birikerek beyinde hasar yaratir. Bu yüzden fenilalanin hastaya kisitli olarak verilmelidir. Fenilalanin büyüme ve gelisme için gerekli olan vazgeçilmez bir protein yapitasidir.
Anne sütü bebeklerin büyüme ve gelismesi için gerekli olan bir besindir. Fenilketonürili bebekler de anne sütü ile birlikte fenilalaninsiz karisimlar (tibbi mama) kullanilarak ve kan fenilalanin degerleri yakindan izlenerek beslenebilirler. Yapilan çalismalar yasamin ilk yillarinda anne sütü alan fenilketonürili bebeklerde büyüme ve zihinsel gelisimin daha iyi oldugunu göstermektedir.
Fenilketonürili hastalar neler yemelidir?
Fenilketonürili hastalarin diyet tedavisinde, diyetin protein, enerji, vitamin, mineral ve fenilalaninden yana yeterli ve dengeli olmasi gerekir. Bu yüzden diyet tedavisinde tüketilmemesi gereken besinler, serbest besinler, sinirli miktarlarda tüketilecek besinler (tartarak verilmelidir), düsük fenilalaninli tibbi besinlerin aile ve büyümekte olan fenilketonürili hasta tarafindan bilinmesi gerekir.
Yasak Besinler
Süt ve süt ürünleri (süt, yogurt, ayran, cacik, peynir ve çesitleri, bunlarla yapilan bütün besinler). Yumurta, et ve et ürünleri (kirmizi et, tavuk, balik, hindi eti, salam, sosis, sucuk, pastirma, kavurma, kabuklu deniz ürünleri, midye v.b). Hayvanin iç organlari (beyin, karaciger, böbrek v.b.). Normal ekmek (bugday, çavdar, yulaf, misir ekmekleri). Kuru yemis (findik, fistik, leblebi, çekirdek çesitleri, badem, ceviz). Kuru baklagil (kuru fasülye, nohut, mercimek, iç bakla, soya fasülyesi, kuru barbunya). Hazir besin (kraker, bisküvi, kek, kurabiye, pasta ve yasaklarla yapilmis bütün besinler). Aspartam ve fenilalanin içeren bütün yiyecek ve içecek, sakiz.
Serbest tüketilebilen besinler
Misir nisastasi, sade lokum, sade akide sekeri, çay, ihlamur, adaçayi, sivi yag, çay sekeri, elma suyu, komposto suyu, gazoz, kolali içecekler.
Sinirli Miktarda Tüketilmesi Gereken Besinler:
Sebzeler, meyveler, unlu gidalar, zeytin, margarin, tereyagi, bal, pekmez. Düsük proteinli içecek (mlp lpd), düsük proteinli muhallebi (mlp lpf), düsük proteinli tahil gevregi (mlp flakes), düsük proteinli makarna, düsük proteinli pirinç, düsük proteinli un, düsük proteinli ekmek, düsük proteinli gofret, düsük proteinli kurabiye, düsük proteinli bisküvi, düsük proteinli çikolata, yogurt yapimi için özel jel, yogurt yapimi için süt sekeri, düsük fenilalaninli peynir, düsük proteinli irmik ve bunun gibi pek çok ürün tibbi besin kapsamina girer. Tibbi besinlerin, içerdigi fenilalanin miktarina göre tüketimi ayarlanir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol