"Iyilesmek için önce, içinde bulundugumuz durumu kabul etmeliyiz"

Carpe Diem Gelisim Merkezi’nden Kisisel Gelisim Uzmani Psikoterapist Özlenen Deniz Özer’in E.F.T Teknikleri hakkinda verdigi konferans, 16 Nisan 2010 Cuma günü saat 15:00’te Il Halk Kütüphanesi’nde gerçeklesti.

Konferans; dinleyenlerin sorulariyla istirak etmesiyle sicak ve samimi bir ortamda gerçeklesti. E.F.T (Duygusal Özgürlesme Teknikleri) hakkinda misafirleri bilgilendiren Özlenen Deniz Özer, yaptigi akici ve içten konusmasinda sunlari anlatti: “Günlük hayatta duydugumuz her kelime bir sihirdir.

Bilinç altina ittigimiz her sey, bildiklerimizin %95’ini olusturur. O halde biz hiç birsey bilmiyoruz. Çünkü hersey bilinç altinda.

Korktugumuz hersey bilinç altinda. Biz sürekli o korkularla yasiyoruz. Bunun için de mutlaka bir gün korktugumuz sey basimiza geliyor. Kuran’dan bir ayet söyle diyor “Beni senle ve benle oku.” Yani anlamak için araci alma. Korkularimiz, bize ögretilen ve sadece sartlandigimiz seyler. Kaybetme korkusu yasiyoruz mesela. Olaylardan hangimiz, ne görüyorsa odur. Hersey görecelidir. Baskalarinin hayatindan kesitler alip, onlari kendi hayatimiza modelliyoruz. Biz, hayatimizi modellemeyi ögretiyoruz.  

Bir bebek anne karninda (ilk üçüncü ay) bilinç alti olusuyor. Ve istenmeyen bebek, hayati boyunca istenmeyen insan oldugunu düsünüyor. Bütün bunlar, 0-12 yaslarinda yasadiklarimizla ilgili. Iki tip insan var: Kurban psikolojisi, kahraman psikolojisi. Siz ya kurbansiniz, ya kahraman. Sorun sadece sabit fikirli olmak. Kaliplarla yasamak. Ögretilen dogru ve yanlislarla yasiyoruz. Yargiliyoruz ve yargilaniyoruz. Oysa dogru ve yanlis yoktur. Dogru ve yanlis kisiye göre, sartlara göre degisir. Bir kisinin enerjisi 70 kisiyi etkiler. Çünkü görünmez iplerle bagliyiz birbirimize. Toplum diye birsey yok. Bireysellik var. Hepimizin bilinç altinda sürü psikolojisi var. ‘Toplumda, mahallede, memlekette böyle’ diye birsey yok. ‘Toplumda böyle geçiyor’ diye düsündügümüz sürece koyun sürüsünün içindeyiz. Hak yasasi ihlali var. Baskalarinin haklarina tecavüz ettigimiz sürece, yaptigimiz ihlal bize bumerang olarak dönüyor. Yaratan, kimseyi cezalandirmiyor bunun için. Biz zaten kendi kendimizi cezalandiriyoruz.

Iyilesmek için önce, içinde bulundugumuz hal ve durumu kabul etmemiz gerekir. ‘Hep’ ve ‘Hiç’lerle yasadigimiz sürece, durumu düzeltemeyiz. ‘Ben zaten hiç sevilmedim ki’, ya da ‘Bu haksizliklar benim basima hep gelir zaten’ dedigimiz sürece hiç bir seyi düzeltemeyiz.

Basimiza gelen hersey için birilerini suçlamak, ya da araya araci koymak, yaptigimiz en kolay sey. ‘Onun yüzünden böyle oldu’ ya da ‘O yaparsa isim olacak’ diye sartlandiriyoruz kendimizi. Peki, biz hiç mi bir sey yapmiyoruz?

En güzel iki sözü hep tekrar edelim: ‘Bundan daha iyi ne olabilir? Sonsuz olasiliklar nelerdir?’

Çocuklar bize sürekli tekamül gösteren varliklardir. Onlar sayesinde biz hep yeniden baslariz.

EFT Teknigi’nde önce kendini, oldugu gibi hersekilde kabul etmek gerekiyor. Anneyi kabul etmek istemeyen, reddeden kiz çocugu evlendiginde kadinlik yapmak istemiyor. Esi ile ciddi sorunlar yasiyor.

Babayi kabul etmek istemeyen kiz çocugu ise kocasindan baba rolünü bekliyor. Bu da kocasini yoruyor ve yine sorunlar yasani-yor”. EFT Teknikleri’ni uygulamali olarak gösteren Özlenen Deniz Özer, 22 Nisan 2010 Persembe günü Il Halk Kütüphanesi’nde Nefes Teknikleri konulu bir konferans daha verecek.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol