İstanbul Barosu İğneada'nın geleceğini konuştu

İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonunca 'İğneada Cinayeti' konulu panel düzenlendi. DAYKO Kırklareli İl temsilcisi Göksal Çidem'in de konuşmacı olarak katıldığı panelde; "Avrupa'nın çöplüğü olmak istemiyoruz. Mersin Akkuyu- Sinop-Kırklareli İğneada'da
nükleer de, termik santral da istemiyoruz" mesajı verildi…
İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonunca düzenlenen 'İğneada Cinayeti' konulu panel, 26 Aralık 2015 Cumartesi günü saat 12.30'da Çağlayan Adliyesi C 1 Blok Kat 3'teki seminer salonunda yapıldı.

Panelde, nükleer santrallerin hukuki durumu ile çevresel etkileri tartışıldı. İğneada Cinayeti konulu panelle ilgili kurum, dernek, platform ve kişilerin katılımıyla gerçekleşen panelin açılışında konuşan Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Alev Seher Tuna, Türkiye'de Genel enerji politikamız kapsamında belirlenmiş ulusal nükleer enerji politikamızın bulunmadığını söyledi.
Nükleer santrallerin öncelikle yöre halkının sosyal kabulüyle kurulabileceğini, oysa Türkiye'de nükleer santrallerin kurulması için halkının böyle bir kabulünün bulunmadığını, tam tersine karşı çıktıklarını belirten Tuna, Dünyada Fukuşima kazasından sonra nükleer santrallerin terk edilmeye başlandığını ve yenilenebilir enerjiye yönelimin arttığını bildirdi.
Alev Seher Tuna, Fukushima kazası sonrasında AB'ye 2004 yılında katılan yeni üye ülkelerin bir bölümündeki nükleer santrallerin güvenliğine ilişkin endişeler ile nükleer santrallere yönelik olarak artan tepkiler neticesinde nükleer santrallerin kapatılmasına dair çeşitli kararlar alınması Avrupa Birliğini yeni arayışlara yönlendirdiğini hatırlattı.
Nükleer enerji ile ilgili uluslar arası düzenlemeler hakkında bilgi veren ve yaşanan olumsuzluklar nedeniyle Avrupa Birliği devletlerinin de artık yenilenebilir enerjiye yöneldiğini anlatan Tuna, "Bu nedenle; Avrupa'nın çöplüğü olmak istemiyoruz. Mersin Akkuyu- Sinop- Kırklareli İğneada'da nükleer de, termik santral da istemiyoruz " dedi.
Daha sonra panel oturumuna geçildi. Paneli İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Alev Seher Tuna yönetti.
Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı Baran Bozoğlu, Türkiye'ye uzak mesafede olan Çernobil Nükleer Santralinin patlaması sonucu Türkiye'ye olan çevresel ve insan üzerindeki çok büyük etkilerinin halen devam ettiğini söyledi. Akkuyu'nun yaratacağı radyoaktif sorunları ve İğneada Nükleer Kaza Risk Etki haritasını da görsel olarak paylaşa Bozoğlu konuşmasında, nükleer santrali olan ülkelerde atık yönetimi, Enerji Planlamasında Çevre ve Akkuyu'nun çevre riskleri konusu üzerine teknik bilgiler verdi.
Gazeteci/Enerji analisti Özgür Gürbüz, Türkiye'nin nükleer ihtiyacı olup olmadığını diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak ele aldı. Nükleer enerjiye, ancak talebin azaltılmasıyla çözüm bulunabileceğine dikkat çeken Gürbüz, arz arttıkça talep çoğalacağı görüşünde olduğunu ifade etti ve bunun için de daha az enerji harcanması için toplumun bilinçlendirilmesinin zorunlu olduğunu bildirdi. Gürbüz konuşmasının kalan bölümünde, Talep Tahmini- Dışa Bağımlılık- İstihdam- Maliyet- İklim Değişikliği başlıkları altında değerlendirmelerde bulundu.
Kırklareli Doğal Yaşamı Koruma Vakfı il Temsilcisi/Aktivist Göksal Çidem ise Istrancalar'da yaşanan çevre katliamlarını görsel olarak aktardı. Trakya'da 3 İl, 3 dağ, 3 Deniz,3 Orman, 3 Üniversite, 1 nehir=zehir, onlarca termik, doğalgaz çevrim santrali, baraj, liman, nükleer projesi ve taşocağı bulunduğunu kaydeden Çidem, Trakya'nın, zirai potansiyel açısından da önemli bir yere sahip olduğu bildirdi. Bölgenin %72,64'ünü tarıma elverişli topraklar oluşturduğu hatırlatan Çidem, Istranca'ların 3+1 ana planda yer aldığını, planlar ile İstanbul'un sanayisinin Trakya'ya taşınarak doğal varlıkların yok edildiğini, madenler ve taşocakları hakkında da mahkemelerde açılmış pek çok dava bulunduğunu sözlerine ekledi.
Gazeteci Pınar Demircan, Japonya ile olan ilişkileri nedeniyle Japonya Fukuşima faciasının nükleer aritmetiği ile geçtiğimiz günlerde Japonya-Hindistan arasında imzalanan nükleer santral anlaşması ve uluslararası protesto gösterilerinden bahsetti. Demircan, Fukuşima faciasının etkilerinin bitmediğini halen olumsuz etkilerinin devam ettiğini anlattı.
Panel oturumunun tamamlanmasından sonra soru-cevap bölümüne geçildi. Bu bölümde yapılan konuşmalarda ortak fikir olarak şu gerçeğin altı çizildi: Nükleer konusunda en büyük zararı İstanbul göreceği için daha geniş toplumsal tepki ve bilinç oluşturulması çalışmaları yapılması ve konuyu devamlı gündemde tutmak gerekir. Panelin bitiminde katılımcılara birer teşekkür plaketi sunuldu.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol