Cumhuriyet Devriminin Iki Dinamigi adi altinda bir yazi yayimlayan Isçi Partisi Kirklareli Il Baskani Halil Göçen, Tekel isçileri ve Bismil köylülerinden bahsettigi yazisinda Ugur Mumcu’dan da sözetti. Göçen açiklamasinda sunlari kaydetti:
“Ugur Mumcu’nun Cumhuriyeti, “kimsesizlerin kimsesi” idi. Atatürk’ün insa ettigi Cumhuriyeti, Ugur Mumcu’lari, Esref Bitlis’leri vura kira yiktilar ve son darbeleri indirme hazirligi içindedirler.
Cumhuriyet Devrimi’nin iki büyük sehididir onlar. Yüreklere gömüldüler. Arkadaslari ise, Silivri kalesine hapsedildi.
Ugur Mumcu’lari Esref Bitlis’leri vura kira yiktilar Cumhuriyetimizi
20. yüzyilda mazlum milletler için, burjuva devrimci cumhuriyet yolu kapanmisti. Kapitalizm, emperyalizm dönemine girmisti ve artik gericiligin ekseni olmustu. Mazlum milletlerin cumhuriyet yolunu haramiler kesmisti. Türkiye gibi ülkeler, Fransiz Devrimi’nin yolunu izleyerek demokratik devrimlerini tamamlayamazlardi. Atatürk’ün bu gerçegi yakaladigi görülüyor. Her seyden önce, Lenin'in Zalim Milletler- Mazlum Milletler tahlilini çagin gerçegi olarak saptamisti. Fransiz devrimcileri gibi bireyci ve liberal degil; halkçi ve devletçiydi. Bu nedenle bugün Atatürk'ün Cumhuriyetini yikanlar, ‘Devletin içindeki Sovyetler Birligi’ni yikiyoruz’ diye övünüyorlar. Atatürk, padisahligi ve halifeligi yikti; Ortaçag kurum ve iliskilerini agir darbeler indirdi; büyük bir devrim mirasi birakti. Bunlari unutmadilar.
Atatürk, ‘Köylüyü memleketin efendisi’ ilan etti; ama memleketin efendisi yapamadi. Atatürk, ‘Kimsesizlerin kimsesi olan cumhuriyeti kuralim’ dedi; ama yarim kaldi. Siz devrim yapamazsaniz, devrimi size karsi yaparlar. Atatürk bunu dünya tarihinde en iyi bilenlerdendi. Üç ciltlik Nutuk'un özeti odur. 1935 yili Mayis ayindaki CHP Büyük Kongresi'nde ‘Arasiz devrimler’ diyordu. Türk devrimi, ‘arasiz devrimlerini’ sürdüremedi. Simdi Türk devrimine karsi devrim yapiyorlar.
Yükselen burcun parlayan yildizlari
Atatürk'ün giderken, 1936 yilinda biraktigi son mesaj, simdi daha anlamli: ‘Mazlum milletler, emperyalist zalimleri bir gün mahv ve nabut edecektir.’ Büyük devrimci, ‘Dogudan dogacak günesi nasil görüyorsa, bu hakikati de öyle görüyordu’. Bugün Bati batiyor ve uygarlik Dogu’dan yükseliyor.
Türkiye’nin Dogu’dan yükselen burcuna bakiyoruz; parlayan yildizlar tekel isçileridir, Diyarbakir Bismil’in Aslanoglu köylüleridir. Savastiklari siperler, Atatürk cumhuriyetinin mevzileridir: Kamu kuruluslarini özellestiremezsiniz! Tekel vatandir vatan satilmaz! Yikilsin agalik, toprak köylünün!
Cumhuriyet Devriminin iki dinamigi
Onlar, Atatürk'ün ‘kimsesizlerin kimsesizi’ diye tanimladigi cumhuriyeti yeniden kuracak olan büyük halkin fedai müfrezeleri! Simdi büyük kuvvetler, onlarin siper oldugu mevzilere girmektedir.
Dalga dalga geliyorlar. Kamu emekçileri, avukatlar, eczacilar, itfaiyeciler, belediye isçileri, gençler, bakkallar, soförler, kamyoncular, hekimler ve saglik emekçileri, ‘Beni de alin’ diyen namuslu aydinlar ve sanatçilar. Bütün siniflardan halk, karanlikta parlayan Tekel isçilerine bakarak yönünü bellemekte ve ayaga kalkmaktadir. Tekel isçileri, safa girin çagrisi yapmistir. Bismil köylüsü, ‘Elimden tutun diye’ elini uzatmistir. Cumhuriyet mitinglerinde milyonlari ayaga kaldiran ulusal hareket, iste bu çagrilari duymustur. Tarihsel olay yasanmaktadir. Ulusal hareket ile isçi ve köylü hareketleri birlesmektedir.
Olmazsa olmaz
Bu birlesme olmazsa, Atatürk cumhuriyeti altta kalacaktir. Ulusal hareketin emekçi hareketi ile birlesmesi, bir zorunluluktur. O olmazsa, hiçbir sey olmaz. Ama iste Atatürk'ün ‘mahvolacak’ dedigi emperyalizmin korktugu olmaktadir. Bütün mesele, bu iki halk dinamiginin iktidar hedefine yönelmesi ve ülkenin efendisi olmasidir. Bugün bu iki dinamigi birlestiren her eylem dogrudur, yakici görevdir. Iktidar mücadelesi, siyasal örgütlenmeyle yürütülür. Siyasal partilesme, isçi-köylü hareketi ve ulusal hareketin kaçinilmaz gündemidir. Devrim Sehidi Ugur Mumcu’yu bir kez daha saygi ile aniyor Mumcu gibi olan gazetecilerimiz bilim adamlarimiz ve Parti Baskanlarimiz Silivri’de Vatan savunmasinda basi dik onurlu bir savas veriyorlar. Bizler de 26.ocak 2010 Sali sabahi saat 06:30 da Kirklareli’nden hareket ederek durusmada bulunarak onlara destek olmak, her seyden önce Yurtseverlik borcumuzdur. Degerli aydinlarimizi dayanismaya çagriyorum.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol