Tekirdağ'da 30 ağustos günü açılışı olan ve 11 ay gibi hummalı bir çalışma neticesinde inşa edilen Ramada hotel açılışına Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya ve Tekirdağ Belediye Başkanı Adem Dalgıç'ta katılmış Tekirdağ olarak turizm sektöründe böyle yerlere ihtiyacı olduğunun vurgusu yapılmıştı.
Geçen 1,5 ay ile birlikte hedefledikleri doğrultuda ilerlediği gözlenen Tekirdağ ilinin en büyük hoteli Ramada günden güne turizm sektöründe hak ettiği yeri almaya başladı.
Tekirdağ'ın ünlü iş adamlarından ve Ramada Tekirdağ Hotel'in sahibi Önder Erdoğan, Tekirdağ hakkında değerlendirmede bulunarak, deneyimlerini paylaştı.
Konaklama ihtiyacının artması için Tekirdağ'da bazı yeniliklerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan;
"Bir bölgede turizm potansiyelini arttırmak için öncelikle doğal güzelliklerin korunması lazım. Tekirdağ'ın bir denizi var ancak, Tekirdağ'a gelen turistler kirlilik nedeniyle denize giremiyor. Ayrıca, tarihi değerlerinde ortaya çıkartılması lazım. Şu anda Marmaraereğlii'nde antik kent kazı çalışmaları sürüyor. Bu çalışmalar tamamlandığında Tekirdağ'ın turizm potansiyeli artacaktır. Ayrıca, bölgede yapılan üzümcülük, şarapçılık faaliyetleri de verimli şekilde sürdürülmeli." Dedi.
Tekirdağ'ın giderek büyüdüğünü ve yapılan doğru hamleler ile birlikte şuanda Büyükşehir olduğunu anlatan Erdoğan, "Şu anda Tekirdağ'a Asya Port gibi büyük bir konteynır limanı yapılıyor. Bu limanın çok sayıda istihdam sağlayacağına ve çok sayıda kişinin Tekirdağ'a giriş çıkışını sağlayacağına inanıyorum. Bu durum turizm gibi diğer sektörleri de olumlu yönde etkiler" diye konuştu.
Asyaport' un hayata geçmesi adına yıllar önce Trakya'daki iş adamlarının 3 ilin valileri öncülüğünde toplandığını söyleyen Erdoğan bölgeyi değerlendirdi;
"Toplantıda, Trakya'nın genel durumunu belirledik. Trakya, Türkiye'nin neresinde ve neresinde olacak anlamında. O dönemde işçi sıkıntısı vardı. Trakya'da ve buna bağlı olarak da Çorlu ve Çerkezköy göç almaya başladı. Trakya, çok özel bir bölge. Hal böyle olunca, sanayici ve iş adamlarının ilgisi Trakya'ya oldu. İlgi arttıkça, zamanla Tekirdağ'da mal ve hizmetlerin taşınması konusunda bazı sıkıntıların yaşandığını gördük. Bu durumda Asya Port'a olan ihtiyacı ortaya çıkardı. O dönemdeki hesaplamalarımıza göre, Tekirdağ'daki bir limanın kullanılması İstanbul limanının kullanılmasına göre sanayiciye 500 milyon dolar tasarruf sağlıyor. Tekirdağ'da buradan ciddi bir kazanç elde ediyor, İstanbul rahatlıyor. Çünkü İstanbul limanlarının hareketinin yaklaşık yüzde 25'i Trakya bölgesinin." Dedi.
"İstanbul'u ayrı bir yere koymalıyız"
İstanbul'un artık bir liman veya sanayi şehir olmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, İstanbul'un kültür şehir olması gerektiğini söyledi.İstanbul'un aynı zamanda, finans ve sanatın da merkezi olması gerektiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi;
"Daha önceki dönemlerde, İstanbul yerine Tekirdağ'ın bir liman kenti yapılmasına karar verildi. Liman demek, demir yolu, kara yolu demek. Bu anlamda limanlar yapılmaya başlanınca, diğer yollarda yapılmaya başladı" dedi.
Tekirdağ'ın büyük şehir olduğunu ve buna göre pozisyon alınması gerektiğini bildiren Erdoğan, sözlerine şunları ekledi:
"Tekirdağ'da hükümetin öngördüğü hızlı tren projesi hayata geçerse, Tekirdağ'dan İstanbul'a gitmek, Anadolu yakasından Avrupa Yakasına geçmekten kolay olacak. İnsanlar, Tekirdağ'da ikamet edip, İstanbul'da çalışabilecek. Bütün Avrupa bu şekilde yaşıyor."
Tekirdağ'ın daha fazlasını hak etiğinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şu şekilde bitirdi;
"Tekirdağ aslında stratejik, iklim ve coğrafi anlamlarda çok özel bir yer. Ama bu güzelliklere rağmen Tekirdağ'ın hak ettiği yerde olduğuna inanmıyorum. Trakya bölgesi şu anda sanayisiyle, konutlarıyla, tarımıyla her şeyi ile yer altı sularına bağlandı. Sanayi tesisiyle ilgili derin kuyuyu ilk kez 1995 yılında Büyük Karıştıran bölgesine açmıştık. O zaman su 40 metredeydi. Yani fabrikayı çalıştırabilecek su seviyesinde. Suyun kalitesi son derece iyiydi. Son kuyuyu sanırım 2004 senesinde yaptık ve 200 metreydi. Suyun kalitesi bozulmuştu. Çünkü çok ciddi bir su tüketimi var.
"Kısa vadeli çözümler yapıyorken, uzun vade de
bazı şeyleri bozuyoruz"
Bundan 8-10 sene önce İstanbul'da ciddi bir su sıkıntısı vardı. Hemen, acil çözümler bulalım dendi. Bu çözümlerden bir tanesi de ıstıranca dağlarının sularının İstanbul'a yönlendirilmesiydi. Şimdi bizim buradaki yer altı sularını besleyen en büyük kaynak Istıranca. Yani, bizim yer altı su kaynaklarımız İstanbul'a yönlendirildi. Hem kaynak kesiliyor, hem de tüketim artıyor. Bu suyun miktarını ve kalitesini de anormal bir seviyede kötüleştiriyor. Bütün gelişmiş ülkelerde, büyük kentler yerleşim yerleri akarsuların yakınlarına kurulmuş. İstanbul'daki en büyük sorun akarsuyun olmaması.
Su sıkıntısını çözmek adına Naip Barajı yapılıyor. Şu anda bizim Tekirdağ'ın suyu Çorlu bölgesindeki tarım kuyularından geliyor. Çünkü bir akarsuyumuz yok. Hem bunun maliyeti yüksek. Trakya verimli bir toprak. Ama verimsizleşiyor. Yeraltı suyu kaynaklarımız aşağıya iniyor, bir de sulanabilir arazinin bir bölümü içinde ağır metaller bulunan Ergene suyuyla sulanıyor. Yani bölgedeki en önemli şey ve en çok sıkıntılı konu su" dedi.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol