Ilk kez konustu

Kirklareli’nin ve Trakya’nin gündemini uzun süredir mesgul eden; siyasiler, belediyeler, yerel yöneticiler, akademisyenler, sivil toplum kuruluslari ve baska üniversitelerce sürekli olarak degerlendirilen Ergene konusu ve 1/25 binlik planlar için Kirklareli Üniversitesi simdiye kadar hiç görüs bildirmemisti. Bu konuda duyulan merak artik sona erdi. Üniversitemiz rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç her iki konuya yönelik bir açiklama yapti ve sahsi görüsünü beyan etti. Aykaç, Ergene’nin kirliliginden ders alinmasi gerektigini ifade ederek, kurtarma planinin ise yarayacagini, ama ilk olarak sanayi kuruluslarinin kirletmesine izin verilmemesi gerektigini ifade etti. Aykaç, 1/25 binlik planlar için de endiselerin yersiz oldugunu, Trakya’nin Istanbul ile planlanmasinin avantaj saglayacagini ve Kirklareli’nin bu planlar sayesinde unutulmusluktan kurtulacagini ifade etti.

Kirklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç, Ergene Nehri’nin kirliligi ve Trakya Çevre Düzeni Plani yani 1/25 bin ölçekli planlar ile ilgili olarak ilk kez konustu. Åzimdiye kadar bilimsel ve akademik olarak da konuya müdahil olmayan üniversitemizin, bu noktada nasil bir görüse sahip oldugu tüm kamuoyunca merak ediliyordu.

Ilk olarak Ergene’yi degerlendiren Rektör Aykaç, konuyu yakinda takip ettiklerini ama kamuoyuna daha önce açiklamada bulunmadiklarini ifade etti. Aykaç, bu eksikligi de gazetemiz araciligiyla gidermis olacaklarini aktararak sunlari söyledi:

Akla zarar bir is

“Ergene, Trakya’da önemli bir nehir. Bu nehir su anda zehirli. Kirlenmeye devam ediyor. Åzimdi baktigimiz zaman ne var? Sanayi kuruluslari var. Çok büyük bir eksiklik bu. Bu durum, tabiatimiz için akla hayale sigmayacak birsey. Akla zarar bir is. Sanayi kuruluslari kurulmus ve kirli atiklarini nehre birakiyorlar. Baska? Bir sürü belediye de bu durumda. Bunu da görmek lazim. Birçok belediyenin de maalesef aritmasi olmadigindan ötürü, kirlilikte çok önemli bir payi var. Burada kamuoyunun dikkatini baska yere çekmemek lazim. Bence, kim kirletirse kirletsin, hepsinin ayni derecede nehrin kirlenmesinde sorumlulugu var.”

Bu durum bize ders olmali

Bu noktada yapilabileceklere bakmanin önemine deginen Aykaç; “Durum ortada. Ne yapabiliriz? Bir kere kesinlikle merkezi hükümete düsen görev, sanayi kuruluslarinin kirletmesine izin verilmemesidir. Belediyeler mutlaka artima tesislerini kurmali” diyerek, Ergene için hazirlanan kurtarma planini hatirlatti. Mustafa Aykaç, bu plan için ise; “Kamuoyu bunu çok iyi bir derecede takip etmeli ve anlamali. Bu bir taraftan kirlenmenin devam etmeyecegi, diger taraftan varolan kirlenmenin de engellenecegi anlamina geliyor. Demek ki bundan sonra yerel yönetimler, merkezi hükümet ve sivil toplum kuruluslari dikkat etmezlerse, benzeri kirlilikleri Trakya’nin baska yörelerinde görebiliriz. Bu bence Trakya için önemli bir ders olmali” degerlendirmesini yapti.

Göz bebegi gibi bakmaliyiz

Merkezi hükümetin attigi bu adimin sonuca ulasmasini dilediklerini kaydeden Aykaç, söyle devam etti:

“Bir temennimiz de su. Trakya’nin; tabiati ve topragi, ormani, nehirleri, sulari tertemiz kalmali. Sanayilesme ugruna hiç bir karis topragi, bir gram suyu feda edilmemeli. Bundan sonra gözbebegi gibi bakmaliyiz. Bunu tabi siyasi endiselerle söylüyor degilim ben. Bu duyarliligi gelecek nesilleri düsünerek göstermemiz lazim. Kamuoyunun duyarliliginin da devam etmesi lazim.”

Önümüzdeki sene degerlendirebiliriz

Prof. Dr. Mustafa Aykaç, 1/25 bin ölçekli planlara yönelik açiklamasinda ise, bugüne kadar bir görüs bildirmemelerinin sebebini; “Bizim bu alanda söz söyleyebilecek akademisyenimiz yeterli düzeyde degil. Bu yeterlilige kavusmus olsak, özel olarak inceletip bir rapor sunmak isteriz. Kamuoyunu da aydinlatmak gayesiyle. Ama mühendislik fakültesi yeni kuruldu, çevre bölümünde de bizim hocamiz yok. Dolayisiyla kamuoyuna böyle bir konuda çikacak noktada degiliz. Öyle olursa bunu ele alip kamuoyunu aydinlatmayi isteriz. Yani önümüzdeki sene böyle birsey mümkün olabilir” sözleriyle açikladi.

Planlara yönelik endiseleri; Trakya’nin su günkü tabii zenginliklerine zarar verecek sekilde gelismelerin öngörülmesi ve Istanbul’da artik barindirilmayan bir takim zararli sanayilerin, Istanbul’un çevresine çikartilmasi, yayilmasi düsüncesi olarak belirten Aykaç sözü söyle açti:

Istanbul ile düsünülmesi kötü degil

“Åzimdi Istanbul’a zararli, oraya bu kadar sene zarar vermis kuruluslar ‘daha sonra Istanbul’dan çiksin da nereye giderse gitsin’ seklinde düsünülemez. Ben düsünülecegini de zannetmiyorum. Bence burada bir yanlis bilgilenme var. Yani Trakya’nin Istanbul ile birlikte düsünülmesi kötü bir sey degil. Bu illa Istanbul’un zararli sanayilerinin çevreye yayilacagi anlamina da gelmez. Buradan böyle bir sonuçta çikmaz Yani birlikte planlanmasi güzel bir sey. Tabi gerçekten böyle bir sey varsa kamuoyunun bu duyarlilikta  olmasi da faydali. Niye? Gerçekten Istanbul’u kirletmis sanayiler niye bu kadar sene sonra, aci tecrübeden sonra Trakya’ya nasil gönderilir, bunun bir mantigi var mi yani? Bunu kim düsüneblir, kim yapabilir? Ben açikçasi buna ihtimal vermek, düsünmek dahi istemiyorum.”

Bundan kaçinmamak lazim

Aykaç, Trakya’nin Istanbul’la birlikte planlanmasinin, plana entegre edilmesinin güzel bir durum oldugunu vurgulayarak, “Yani Istanbul’a eklemlenmesi de güzel bir sey. Bundan da çok kaçinmamak lazim. O da bu bölgenin Istanbul paraleline gelismesini saglayacak. Åzimdi Istanbul’dan kopuk gibiyiz. Burasinin birçok açidan gelismislik seviyesi düsük. Istanbul ile ticari, turistik ve saglik baglari zayif. Bu da Kirklareli’ni kenarda birakmis gibi gözüküyor. Kirklareli bu kenarda kalmislik ve unutulmusluktan böyle kurtulur. Kamuoyunun duyarliligina da saygi duymak lazim. Zararli ve çevreyi, topragi, suyu kirleten sanayiler bir sekilde Istanbul’un disina çikarilarak Trakya’ya yayilacaksa, -ki ben buna ihtimal vermiyorum- bu elbette kabul edilecek bir husus degildir” seklinde konustu. 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol