ITHAL YÖNETICI

Teknik direktörün ithali oluyor.
Futbolumuzu gerek kulüpler bazinda, gerekse de zamanla Sepp Piontek’te oldugu gibi yabanci teknik direktör eline teslim ediyoruz.
Dünyanin her yerinde yabanci teknik direktör gayet siradan ve olagan bir durum.
Hiçbir Alman teknik adam, Galatasaray’i çalistirirken, Avrupa kupalarinda bir Alman takimiyla eslesen Galatasaray’i, kendisi Almanmis diye bilerek ve isteyerek yendirmeye, elettirmeye çalismamistir.
Teknik direktörlük, sporun her dalinda var. Esyanin dogasi buna son derece elverisli, uygun.
Güres ulusal takimimizi bile bir zamanlar Bulgar mi, Rus mu, bir yabanci çalistirmisti. Hiçbir saibe de duyulmadi.
Çok uzatmayayim.
Fazil Hüsnü Dglarca’nin dilime ve aklima çok doladigim o satirlarini bir kez daha andim. “Biz, pis yöneticilerin mutsuz kisileri.”
Öyle degil mi halen?
Ugrastigimiz seylere bir bakar miyiz?
Geçim darligi ortaligi kasip kavururken…
Asgari ücret akla bile gelmezken…
Gerçekten çok ama çok önemli günlük veya uzun süreli yasamsal sorunlarin içinde bunalmisken…
Köydeki insanin derdi, çiftçinin sorunu simdi, bugünlerde askeri yargi midir, sivil yargi midir?
Köylünün en büyük sorunu, Suriye sinirindaki mayinli alan mi?
Mayinli alani bir biçimde temizlemek, Karadeniz mahallesindeki bakkal amcayin isi mi? Neden adami aylardir böyle bir seyle egler durur birileri? Bakkal amca, sattigini yerine koymakta güçlük çekiyorsa…
Ev kadini aksam yemegini hazirlarken ne pisirecegini bilemiyorsa…
Pazara çikan insan, almasi gerekenlerin onda birini alip eve dönmek durumunda kaliyorsa…
Ögretmen, eski dönemin sorunlarindan bunalmis, yeni döneme türlü çesit sorunlarla ve hele de hele ekonomik çikmazlar içinde bogularak girmek endisesindeyse…
Siz çogaltin…
Suriye sirindaki mayinli alan, tüm bu insanlar için kaçinci sirada gelir?
Zurnanin son deliginin ne önemi vardir?
Ama çözülmesi gerekmez mi?
Kim demis? Tabi ki çözümü gerekir.
Peki o adamlari bu halk 2007 temmuzunda hem de bes yüz elli kisi olarak oraya niçin göndermisti? Neden onaylamisti onlarin Ankara’da saltanat sürmelerini?
Içlerinden kimisi basbakan olmustu, kimisi ayak bakan! Kimisi bastan bakacakti islere, kimisi sondan…
Hele de birisi vardi ki tam tepeden!
Yapmiyor adamlar. Düzeltmiyorlar. Çözüm bulmuyor adamlar.
Simdi de iki üç gündür tutturmuslar, gece yarisi karar mi çikar’mis?
Ne sandiniz? Karar dedigin sabaha dogru saat beste de çikar, kusluk vaktine de sarkabilir.
“Biz yeni çikan yasanin içerigine bir sey demiyoruz da, yasanin çikis zamani yanlis. Gece yarisi yasa mi çikar?”
Aynen böyle mi söylüyor ana muhalefetin sözcüleri? Hiç böyle bir muhabbet mi olur.
Hiç böyle iktidar mi olur, halkin dertlerini, sorunlarini bütünüyle göz ardi edip isine gelince bir iki fileyle, birkaç beyaz esyaya indirgeyen, is bittikten sonra halki yok sayan, ülkedeki birazcik bir seylere kafa yormaya ugrasan insanlari bile olaylarin tamamen disina iten, kafalarini allak bullak eden?..
Demek ki diyorum, bu adamlarla bu is olmayacak. En iyisi mi biz disardan teknik siyasetçiler getirip bu isleri onlara mi ihale etsek?
Basbakani Isveç’ten, Sanayi Bakanini Japonya’dan, Turizm Bakanini Yunanistan’dan, Kültür Bakanini Fransa’dan…
Maliye Bakanini demeyecegim. O zaten bazen ABD’den geliyor, bazen Ingiltere’den. Onlarin yanina Türk siyasetçilerden yardimci vermezsek olur biter. Adamlarin kafasi karismaz, daha bir ayan olur ve yapacaklari isi bilirler.
Hi? Ne dersiniz?!!!