ISTANBUL DOPDOLU

Perdemin araligindan günesin tatli gülümseyisinde elbet bir anlam var. Daha bir genislettim araligi.
Sokak kapisinin ardinda bir yabanci geziniyordu.
Alici gözle baktim.
Ilikti yüzü. Bakislari günes kadar aydinlikti. Ben yabancin degilim diye, çiglik çigliga haykiriyordu sanki.
Kapiyi açtim. Gel dedim.
Giriverdi. Gülümseyiverdi. Eteginde ne kadar bilye varsa avucuma bosaltti. Ceplerinde ne kadar çerezi varsa hepsini verdi. Ellerindeki çiçekleri yumusak bir hali edasiyla önüme serdi.
Kim olsa severdi böylesi güzel bir yüzü. Bu ari dilli, duru yürekli, ilik bakisli marala kim olsa vurulurdu. Yillarin boz-bulanik akan çaylari bile, bu engin yaziya yayilir, bir billur sadeliginde durulurdu.
Bir orman kalabaligi içinde, yapraklari birbirine degen iki meyve agaci sadeligindeydik. Dallarimiz meyve yerine siirlerle yüklüydü. Devsirip, yüreklerimize yükledik doyumsuz.
Tüylerimin dibi kimildanarak... Burnumun ucu yanarak... Yüregim sizim sizim ve...
Gözlerim islanarak.
Nice siirler dinledik.
Her siirin kuytusunda bir kez daha dogmayi denedik. Bir elmanin iki yarisi gibi... Sanki bir batinda dogan ikiz gibi. Bir ogulla bir kiz gibi.
Bir gün gidiyorum dedi. Istanbul'dan ayriliyorum.
Yillar önce bosalmis, yine dolmustu zaman içinde. Istanbul bir kere daha mi bosaliyordu.
Ya, bu son bosalisi olursa! Olabilir miydi?
Ya gider de dönmezse... Istanbul bir daha dolabilir miydi?
Kim doldurabilirdi?
Domur domur tomurcuktan firlayan yaz güllerini bu denli apansiz, bundan gayri kim soldurabilirdi?
Oysa, o benim arkadasimdi. Siir arkadasimdi. Gün boyu siirlerin içinde kalakaldigimiz sair arkadasimdi. Sokaklari karmakarisik, bu acimasiz, bu amansiz, koskoca handa, o benim sehir arkadasimdi. Akici kalemi kumsallari delip geçiyor, çigdemin çiçegin dalina koluna tutunuyordu sellerce. Ayri akaklarda çaglayan nehir arkadasimdi. Yasim kirkbese dogru uzanip gidiyorken, tehir arkadasimdi o benim.
Simdi... Gitti... Gidiyorum dedi ve... Bir anda gözden yitti. Sanki zahir arkadasimdi.
Onun için yazdigim siirler elimde kalmaya mahkûmdu bundan geri. Günlerce kendim yazdim, kendim okudum.
Bos durmadim bu arada. Dügüm dügüm üstüne, sal ipekten, yüregime desen desen bir sevda dokudum.
Birgün dönüp geldiginde, çiçek yerine eline siirlerimi tutusturacaktim. Yüregimi yakip tutusturacaktim, yüreginin yalazinda alev alev.
Yollarina halilar yerine sevdami serecek, yüregine umutlar, güzel duygular sunacaktim.
Öyle yaptim. Aynen öylece yaptim yapacagimi. Siirleri yüreginin en hassas kuytusuna yerlestirdim.
Satir satir yüregine isledi. Dize dize yüceltti. Bakmadi üçün besin sancisina, agrisina. Hece hece inceltti.
Bir sevda elde etti siirin her zerresinden. Ben senin için Sirin olurum dedi. Leyla olurum çöllerde aradigin ve bir türlü ulasamadigin. Asli olurum küller içinde ve yanar yanar asli olurum bir seven kadinin.
Yüzüme diyemedi bir anda. Açik açik söyleyemedi. Yoksa el... Yaaa!.. El ne derdi!
Dizeleriyle söyledi. Gürül gürül bir çaglayan oldugunu o an bir kez daha anladim. Haykiran bir çaglayan. Kiyilari yipratmadan, topragi huzursuz etmeden, kayalarin vakarini bozmadan, komsu irmaklarin, çaylarin, derelerin akarina göz atmadan... Gönlünce çaglayan...
Bulutlardan esin alip, gecenin gizeminde belki sessiz sessiz aglayan bir Akdeniz meltemi...
Seviyordu he mi?
Seviyordu ya!
Çünkü, Yunus'tan bu yana, Mevlana'dan beriye, Karacaoglan silsilesince süregelen, sevgi deryasiydi bu dünya.
Bir damla olmak yetmez mi bu bitmezlige. Bu tükenmezligin içinde bir katre olabilmek, sevgi tablosunun içine kenarindan kösesinden dokunabilmek...
Hançeri derin yemis bir yaranin kani nasil dinmiyorsa...
Siirlerinin ardi arkasi kesilmek bilmiyordu artik. Damari yeni yeni terk eden kizil kan gibi ilik ilik, atesi atesine, alevi alevine... Sevdanin yontusundan bir saray edinmisti artik gönül evine.
O gün bu gün, askin kutsalligini bir dem olsun yüreginin atisindan silmedi, silemedi.
Ben mi?
Benim mi?
Sevgim artti! Eksilmedi!
O artik bir yabanci degil. Gönül hanemin tartismasiz tek sahibi.
Kâinata egemenligini haykiran günes gibi.
Ilik duygularima es gibi.
Bazen bir kardes gibi.
Bir batinda dünyaya gülümseyen ikiz gibi.
Iki beden bazen tek bir cüssede bir ben gibi, bir biz gibi.
Duygularda yogrulup birlesen ikimiz gibi.
Gecemi seninle, senin için aydinlattim, sensizligin içinde, bu uzak diyarda.
Uzat elini. Tut. Benim iste.
Dag asiri degilim, deniz asiri arama, engellerden beriyim. Seni seven biriyim.
Seni sevenim iste. Seveninim iste.
Ben Allaha emanetim nezdinde. Sen gönlüme emanetsin bu gece. Sen yüregime emanetsin.
Diler miyim bu duygu çöle gömülüp yitsin.
Diler miyim bir sam yeli heba etsin.
Dilerim ki bulutlarin koynunda, büyük asklarin duldasina takilip, sonsuza gitsin.
Sen, güz yagmurlarindan önce, yaz günesinin bögründe, piril piril bir ümitsin.
Sonsuzluga kal.
Böylece yasansin bu masal.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol