iNSANIN iNSANA KÜSKÜNLÜgÜ

Insanlar durup dururken neden birbirine küser, neden selam keser, hiç düsündünüz mü? Bu konu sizi enterese etti mi an gelip? Bu konuya kafa yormak geregi duydunuz mu hiç?
Ciddi boyutlu hakaretler, olur olmaz kahpelikler, kepazelikler, çileden çikarici küfürler, Dogu usulü namus davalari, paylasilamayan büyük servetler, ömre deger çikar çatismalari...
Sonucunda kasitlar, tuzaklar, faklar... Bilemedin, büyük sorunlar sonucunda uzayip giden tartismalar ve bezdirici, biktirici, sonuca ulasmayan eksi iletisimler...
Kimbilir, deger mi? kimbilir, yine de, aksine, selam kesilmeden, hatta daha sik görüserek, iliskiyi daha canli tutarak, bazi olumsuzluklar asilamaz mi dersiniz?
Hiç düsündünüz mü, insanlar niçin en yanindakinden, en yakinindakinden selam keser?
insani insana düsürmeye... insani, insana kin beslemeye...
insani insana küstürmeye muktedir olan o sinirli ve sinsi olgu, o gizemli duygu nedir dersiniz?
insani insandan uzaklastirmak yine neyse de... insani insandan alabildigine kaçirmaya, alabildigine dis bilemeye, didismeye, için için birbirine düsürmeye gücü yeten bu görünmez etmen nedir, ne olabilir?
insan aynaya bakar, yüzünü seyreden.
Genelde kendi yüzünü sever insan. Yerine göre hayrandir kendi yüzüne. Hani, medyatik hoptiriklerimiz vardir, "Kendime bayiliyorum. Kendimi çok güzel buluyorum. Her yerimi çok çok güzel buluyorum..." filan deyip durular ya!
Böylesi, kendine hayran olanlar, kendine bayilanlar da vardir. Yer yüzünde kendi yüzünü hayranlikla izlemeyen insana pek rastlanmaz kanimca. Eviriri çevirir, yüzünü seyreder insan. Makyaj yaparken, tiras olurken, yüzünü lavaboda yikarken, dislerini firçalarken, berber koltugunda, hatta disçi koltugunda... Ayna karsisinda, vitrin karsisinda, araba caminda, büyük bir istahla, doyumsuz bir hayranlik duygusuyla kendi yüzünü, genelde kendini seyreder.
Birisiyle konusuyorsun... Bir seyler anlatmaya çalisiyorsun. Kisi, tam karsisina bir ayna denk getirmis veya ayna kisiyin karsisina denk gelmis, kisi dalip gitmis kendi tipine. Hayran ya hani! Karsisindakini dinleyip dinlemedigi belli degil. Muhabbeti rolantiye, anlatilani ti'ye almis gibidir. Durma, boynunu saga sola buruyor, suratini biçimden biçime sokuyor, kasini gözünü oynatip duruyor... Anlasiliyor ki, dinlemiyor karsisindakini. Fittiriyor anlatan. Bir sey de diyemiyor.
Adam, yüzüne hayran.
Böyledir genelde. Buna benzer tüm insanlar.
Peki, gün gelip aynaya baktiginizda, yüzünüzden tiksinmediniz mi hiç? Hiç bu duyguyu yasamadiniz mi? aynadaki yüzünüze bakip bakip küfrettiginiz olmadi mi? o surati alip karsiniza, sorguladiginiz anlar olmadi mi? "Yaziklar" çekmediniz mi? "Yuh" çekmediniz mi? "Nasil yapabilirsin bunu?" demediniz mi? gün olup kendi suratiniza tükürmediniz mi aynada?
Mümkün degil.
Özürlüsünüz öyleyse.
Yine de birkaç dakika, birkaç saat, bilemedin birkaç zaman, bir iki gün sonra barisiyorsunuz o lânetlik yüzünüzle.
Çünkü, özünüzle barisiyorsunuz her seyden önce. O hatayi yapanin, o suçu isleyenin kendiniz oldugunu bildiginiz halde, kendinizin üzerine daha fazla gidemiyorsunuz. Kendinizi daha fazla yipratamiyorsunuz. Daha fazla kinayamiyor, suçlayamiyor, yargilayamiyorsunuz.
Zira, yer yüzünde ölüm nedeni olarak intiharin yüzdesi çok düsük. Can tatli, geçilmiyor. Can, yardan da tatli, anadan, babadan da.
"Önce can" demis aklievvellerimiz. "Önce can!"
Aynadaki yüzü önce hos görüyor, bagisliyorsunuz. Giderek, o yüzün, o özün, yani özünüzün, yani kendinizin, benliginizin hakliligina hükmediyorsunuz. "O bana sunu sunu, söyle söyle söyleyip böyle böyle yapmasaydi, sonra da sundan sundan dolayi filan filan durum ortaya çikmasaydi, ben de bunu böyle yapmazdim. Bu olayin bütün sorumlulugu, bütün suçu onda. Ortada bir tek suçlu varsa o'dur. Yoksa, ben masumum, hakliyim..."
iyi mi?
Nerden nereye...
Ancak psikopatlar kendilerini kinamazlar. Psikopatlar, yaptiklari her hareketin, her vahsetin, her dehsetin hakliligina pesin pesin inanmis yaratiklardir. Bir baksaniza çevrenize. Bir baksaniza ülkemize. Dünya geneline bir göz gezdirsenize. Hitler de kendince hakliydi.
Bizdeki ve diger ülkelerdeki temsilcileri de...
Ancak saldirganlar hep karsiya atilirlar. Karsiya saldirmak onlarin kliselesmis taktikleri, kaliplasmis yasam biçimleridir.
Ömürlerini hatalara vakfetmis insanlar, zaman içinde bunu olagan yasam biçimi durumuna getirirler, dönüstürürler. Belki zamanla kendileriyle hesaplasmis olabilirler. Belki altini üstünü yokladiklari durumlar vardir. Ama, bu tür insanlar kendileriyle barismakta zorluk çekmezler.
iç düsmanini görmezden gelmeyi yöntem edinmistir.
iç düsmanini görmezden gelmenin ulvî yararlarini kesfetmislerdir.
iç düsmaniyla kuralsiz kosulsuz baris imzalamistir. iç düsmaniyla karsilikli olarak teslim almislardir birbirlerini. Kardes kardes, kuzu sarmasi geçinip giderler.
iç düsmanini pasif duruma düsürmenin gerekliligine inanmis devletler, toplumlar, insanlar, zorunlu olarak kendilerinden, özellerinden, yüzlerinden baska hedefler belirlemek zorundadirlar.
Kendini suçlamaktansa, kendi kendisiyle didismektense...
Hedef degistirmek gerekir.
Hedef, degistirmeye ve yeni hedefler belirlemeye gelince, hedef çoktur. Hele bir niyetine gir. Kendinden baska, sana dost olabilen, dost kalabilen bir tek canli yaratik birakmayabilirsin istersen. En basta baban, anan olmak üzere... En basta kardesin, esin, evlâdin, arkadasin...
Aynaya baktiginda tiksintiyle tükürdügün o igrenç yüzünden baska herkes sana düsman olabilir. Hepsiyle iliskiyi kesebilir, aradan selâmi kaldirabilirsin.
Hele niyetine girmeye gör.
Geceleri basini yastiga koydugunda için için küfrettegin o hain özünden baska, sabahlari karsiniza dikilen o igrenç yüzünüzden baska, bir tek dost bulabilr misiniz aynada?
Ciscibildak kalmaz misiniz aynayin suratinda?
Ayna size, siz aynaya bakakalirsiniz.
Gün olur bikarsiniz.
Gün gelir küsersiniz.
Bir gün umutsuz kalirsiniz.
Yikilirsiniz.
Durup düsünmek, sormak, ciddi ciddi insanlar niçin insanlardan selâm keser?

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol