Bundan önceki yazımda İNSAN HAKLARI'na giriş yapmış, İnsan Hakları'ndan söz etmiştim. Ve bu bağlamda insanların çeşitli hakları olduğunu belirterek, bu hakların bazılarına değinmiş, bazılarına da göndermeler yapmıştım. Bugünkü yazımla kaldığım yerden devam edeceğim.
İnsanların temel hakları Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde dünyaya deklere edilmiştir. Bununla tarihte ilk defa İnsan Hakları uluslar arası bir kuruluş tarafından dünya insanlığının bilgisine sunulmuştur. İnsanlık bu hakları yüzyıllar içersinde ve değişen zamanın getirdiği ihtiyaçlara dayanarak mücadelelerle elde etmiştir. Sosyal, siyasal hayat, sanayileşme, insanın önüne yeni sorunlar, yeni çalışma şekilleri ve yeni haklar getirmiştir. Bazı yazılı kaynaklardan bu hakların şunlar olduğu bildirilmektedir:
"Çalışma Hakkı, Sendika Kurma Hakkı, Grev ve Toplu Sözleşme Hakkı, İşyeri Yönetimine Katılma Hakkı, Dinlenme Hakkı, Sosyal Güvenlik Hakkı, Parasız Eğitim ve Öğretim Görme Hakkı, Kültürel Yaşama Katılma Hakkı, Konut Hakkı, Sağlık Hakkı, Beslenme Hakkı, Anne, Çocuk, Engelli, Yaşlı gibi desteklenmeye muhtaç kesimlerin korunmayla ilgili haklar. "Bunlar son birkaç yüzyıl içersinde insanlığın hayatında ortaya çıkan haklardır.
İnsanların Temel Hakları, "DOĞAL HAKLAR, SOSYAL HAKLAR, SİYASAL HAKLAR" olmak üzere üç bölümde toplanmıştır. Mesela "ÇEVRE HAKKI" doğal haklardandır. Ancak Doğal Haklar insanlığın "ORTAK HAKLAR"ındandır. Çevreyi temiz tutmak, sağlıklı bir ortamda yaşamayı istemek insanın doğal haklarındandır. Doğan Hasol, Doğal Haklar'dan söz ederken BARIŞ HAKKI'na, Gelişme Hakkı'na, Yiyecek hakkına, İnsanı Yardım Hakkına değinmektedir. Bu tür haklar da bulunduğuna işaret etmektedir.
Sosyal, Siyasal, Doğal Hakların kullanımı noktasında ileri ülkelerde insanlar sosyal mücadelelerini geride bırakmışlardır. Yerel ve genel yönetimlerden fazla şikayetleri yoktur. Çünkü bugüne yüzlerce yıl önceden bazı hakları elde ederek gelmişlerdir. Pers Kralı Kiros M.Ö 539 yılında insan haklarından söz etmiştir. Aşağı yukarı günümüzde 728 yıl önce bu ihtiyacı hissetmişler, Pers Kralı insanların bir takım hakları olabileceğini kabul etmiştir. İnsanlık kendini baskıdan, akıldışı yasaklardan kurtarmak için daha o yıllarda konuya el atmıştır. Zira insanlık ülkesinde ve dünyada hür yaşamak istemektedir. Uzak Trakyalı yani Türkiye Trakya'sından olan Spartaküs 1950-2000 yıl önce Roma'nın KÖLE DÜZENİ'ne karşı çıkmış Roma'yla mücadeleye girmiştir. Tarihin başından beri yer yüzünde Kölelik vardır. Ayrıcaklı (imtiyazlı) insanlar baştan beri köle çalıştırmışlardır. Kölelere dayalı işler, hizmetler yaptırmışlardır. Köle insanlar alınıp satılmışlardır. Rengine, ırkına, eğitimine, sosyal statüsüne ve hatta işine, gücüne bakılarak insanlar horlanmış, aşağılanmış, işkencelere maruz kalmışlardır. Çok şükür ki bu düzen günümüze gelinceye dek tasfiye olmuş, insanlığın evrensel bildirgesiyle yasaklanmış, tarihe gömülmüştür.
DEVAM EDECEK
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol