Dünyada canlılar var olduğu andan itibaren insanoğlu güzel ortamlarda varlığını devam ettirebilmek için kulübeler, evler yapmış. Evinin etrafına çitler duvarlar örmüş. Köyler, kasabalar, şehirler kurmuştur. Daha sonra güçlü kabile şefleri, liderleri küçük beyliklerinikurmuşlar. İlkel toplumdan modern topluma geçinceye kadar asırlar geçmiştir… Yaşam akıp gitmiştir.
İNSANLIĞIN ÖZÜNDE
İnsanlığın özünde yanmışız
Kardeş olmuşuz arkadaşlarla
Bazen gülmüşüz ağlamışız
Dost olmuşuz çocuklarımızla
Mısralar ateş olmuş yanmışız
Yanmışız özünde insanlığın..
Selahattin Demiraco
Mısraların gücünde yaşamak için edebiyatın en etkili gücü şiiri sevmek gerek. Elli yaşında mısraların hülyalı damarında yaşıyorum. Yirmi yıl geçti. İlk şiirim 8 Mart 1994 günü Yeşilyurt gazetesinde şair öğrencim Şenol Goncagül tarafından yayınlanmıştı. Emekli olduktan sonra 2004'ten beri de Önadım ve Kırklar Haber’de köşe yazıları yazıyorum.
SELÇUKLU
Sevdalısı geçiyor
Nazlı yarin
Bir Selçuklu akşamında
Cumbalı sokaktan
Gülleri açtı gecenin
Solan bir yaprak var
Yazı masamda…
Selahattin Demiraco
Anadolu'da Selçuklu devletinin bayındırlık eserleri hala ayaktadır. Eski tarihi eserlerimiz restore edilince ayakta kalıyor. Kırklareli'nde de Yayla Mahallesi’nde bazı eski konaklar restore edildiler. Klasik mimarinin önemi büyüktür. Roma, Yunan Anadolu, Trakya medeniyetinin özünde ilkçağ kültürünün sanatsal izleri vardır. Akdeniz Medeniyeti’ne bakarsak Doğu Akdeniz'de ticaretle uğraşan, ticaret kolonileri kuran Fenikeliler’i de incelersek Alfa- Beta-Gama gibi kelimelerin onlar zamanında kullanıldığını lisedeki tarih kitaplarında bulabiliriz. Yıllarca tarih dersinde medeniyetlerin yarattığı evrensel kültürü öğrencilerimize anlattık... Tarihe sevdalı bir yüreciğim var.
Kırklareli Aşağıpınar, Kanlıgeçit’teki arkeologların araştırmalarını söyleşilerle gazetede yazdım. Prof. Mehmet Özdoğan'ın Kırklareli Aşağıpınar’daki, Kanlıgeçit’teki kazı çalışmalarını izledim. Konferanslarını dinledim. Kazı Bilim Merkezi Ahmetçe köyünde eski ilkokul binası yanına yapılan binalarda sürdürüldü…
Bu köşe yazısını Koza pastanesinde yazarken Bulgaristan Burgaz'dan güzel giyinmiş bir genç erkek iki bayan geldi. Sütlaçlarını yediler. Baklavalarını alıp gittiler. Cumartesi pazar günleri Bulgaristan'dan Kırklareli'ye, Edirne'ye, Keşan'a gelenler oluyor.
Yunanistan'dan Edirne'ye gelen pek çok turisti görmüştüm. Kahveler, Edirne tava ciğercileri, pastaneler, börekçiler yolun uygun bir yerine masalarını koyup hizmet ediyorlar. Avrupai bir durum var. Sanki Paris'in, Roma'nın en güzel semtindesiniz. Alipaşa Çarşısı, Saraçlar Caddesi her zaman canlıdır. Kırklareli bu konularda yeni yeni bir şeyler yapmak ister gibidir. Güzel yeniklikleri Trakya'nın her yerinde görmek istiyoruz. Uygarlık Güneşi parıldasın solmasın…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol