Ahşap bir evin yanındaki erguvan ağacının coşkusunda yaşamak azmi gizlidir belkide…
Gamzeli, gülen eflatun bir kız gibi güzeldir erguvan ağacı…
Baharın gizinde kara bir sevdanın izi, isyanı mı var acaba… Kime gülümsüyor göz kırpıyor çapkınca…
Aşıkların içten gülümseyişi sonsuza kadar sürmüyor… Kuşların kanat çırpınışında, dallar arasındaki şarkıların sevda türkülerimizin coşkusuyla yaşamak isterdim…
Bahçeli bir evin gülleri açsın sarı, kırmızı, pembe, beyaz… Radyodan şarkılar çalsın sevda üzerine Yaşım 18 olsun, saçımda üç dalga…
Aşkın derin acısı, gamı ve kederini erguvan ağacının eflatun renginde, tatlı duruşunda görebiliriz. Belki de…
Kütüphanenin sessiz ortamında, imgelerin hayallerin şiirsel ortamında yazı yazmak ne güzeldir aslında… Şiddetin, terörün, emperyalist savaşların tam ortasında kalmış insanoğlu… Gelde kahrolma… Barışı, sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu özlemek… Ağlamak isterim gizlice bir kenarda… İnsanlık için…
Geri bırakılmış ülkeleri teknik, dinsel savaşlarla parçala… Böl ve yut… Tam bir İngiliz siyasetidir… Asırlarca bu böyle silah tekelleri ve tüccarları savaş sever, kan sever, petrol sever…
Erguvan ağacını şairler, edebiyatçılar, yazarlar, gönül insanları fark eder ve sevdalanır eflatun ağacın dalgın saçlarına… " Şiir Sokaklardadır" Türk evlerinin pencerelerinde sardunyalar, menekşeler dostturlar mert kalbimizde… Komşu bahçelerde innaplar, iğdeler, zerdali ağaçları, salkım söğütler, sarmaşıklar, asmalar vardır…
Çocukluğumuzdan kalma…
Günlerin iç sıkıntılarında hayat kavgasının efkarı vardır…
Parasız geçen günlerin ıstırabında yaşamak kaygısının kalp ağrıları… İşsiz gezen gençlerin büyük efkârı… Ahmet Haşim " melali anlamayan bizden değildir" mısrasında, şark toplumlarının yaşam felsefesi gizlidir sanki…
Ve şiirler, şairlerin çocuklarıdır… Sabır, bilgi, emek, gönül ve coşku işidir şiir yazmak… Biraz uykusuz kalmaktır. Bölük pörçük gecelerin karanlığıdır. Güzel günlere de hasrettir belkide… Mutluluğun şiirini yazmak bir ütopyada var olmak, mutluluğun resmini yapmak mümkün müdür acaba…?
Umudu yaratmak, sevgide coşmak… Yaşamaktır belki de… Ah erguvan ağacı… Seni her gün görmek yaşamın güzelliğinde, astımlı hastanın yaşama sevincine benzer…
Nasıl bir dünya yaşamak istersiniz? Bütün insanlığın arkadaş ve dost olduğu ortamlarda mutluluğun şarkısını söylemek isterdim…
Derinden içten bir söylemle muhabbet ortamında bulunmak isterdim…
Yanımda bir kadeh hakiki şarap, biraz çoban salata, bir dilim köy ekmeği bulunsun yeter…Sevdalım beni sevsin, isterse çok güzel olmasın… Beni sevdiğini söylesin bana…Yeter.
Başka bir şey istemem… Rumeli türkülerini okusun Faruk Yılmaz… Hep beraber Türkü okuyalım akşamın alacasında… Çığlık çığlık… Sonra, sonra hüngür hüngür ağlayalım…
Çocukların, insanlığın yıldız gözlerinde umudu ve sevgiyi görmek isterdim. Bir romanın sayfalarında insanlığın uzun hikâyesi olsun isterdim… 30.04.2005
Dipnot: İlkbahar günlerinin coşkusunu özlemişim… Eski Kırklareli Trakya sokakları daracık yeni konutlar yapılırken geniş kaldırımlı, geniş cadde ve sokaklar yapılıyor…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol