Bilimsel gelişmelerin bir yansımasıdır 'Teknolojik Gelişmeler'. Buna karşı durmak; nehrin akan suyuna, sert esen rüzgara, tutuculuk ve yobazlık yanında modern ve çağdaş bir dünyaya karşı durmak gibidir. Bu konuda sadece ve ancak; gelişmelerin bedelleri, ekolojik çevre dahil bir bütün olarak yaşamın tüm ayrıntılarında hesaba katılmak suretiyle yapılan muhasebesinde, fayda/zarar durumuna göre seçenek belirlenmelidir.
Bugün sizlerle merkezi örgütümüzün, 'iletişim teknolojisindeki gelişmeler ve negatif yaklaşımlar' konusundaki değerlendirmelerini paylaşmak istiyorum. Tabii ki en son tercih, maalesef tüketimden yana tavır sergileyen tüketicilerimizin olmaktadır.
3G Teknolojisi Ve Sağlık Sorunları;
Bu sistemde iletişim aracı olarak kullandığımız, bir odayı dolduran bütün elektrik aksamı bir telefona sokulmuştur. Bu teknoloji ile beraber bugüne kadar 1 baz istasyonu olan yerde, artık 9 baz istasyonu olmak durumundadır. 3G hem insan hem de çevre sağlığı açsından büyük riskler içeriyor.
TV istasyonunda çalışan kişiler, çalıştıkları ortama girince bir ağırlık ve baş ağrısı hisseder ve yoğun stres yaşarlar. Bunun sebebi o istasyonda bulunan alıcı ve vericilerdir.
Bazı alışveriş merkezlerine giren insanlar da aynı rahatsızlığı duyarlar. Yani, rahat nefes alamazlar. Böyle ortamlarda kalp hastaları daha fazla rahatsız olur. Bunun sebebi de o alışveriş merkezinde bulunan baz istasyonlarının sebep olduğu kuvvetli radyasyondur.
Okul, hastane, kışla ve park gibi alanların çevresinde kesinlikle baz istasyonu ve yüksek gerilim hattı bulunmaması gerekiyor. Bizim ülkemiz maalesef bu konuda da gariplikler ülkesi. Birçok hastane, park ve okul çevresi baz istasyonları ile çevrilidir.
Anne ve babalar cep telefonunu çocuklara ödül olarak kesinlikle vermemelidir. Çünkü; bu ödül değil, onların hayatından sağlıklarını çalan ölümcül bir alettir.
Alınabilecek Bazı Önlemler;
1. Çok aşırı özel bir gereksinim yoksa çocuğumuza en az lise çağına kadar cep telefonu almayalım.
2. Evimizde kesinlikle kablosuz modem değil normal kablolu modem kullanalım. Eğer kablosuz kullanıyorsak kullanmadığımız saatlerde kesinlikle kapalı tutalım.
3. Cep telefonlarını evimizde ve işyerimizde üzerimizde bulundurmayalım, sadece hareket halinde olduğumuzda yanımıza alalım.
4. Sosyal aktivitelerimizi arttıralım ancak, internette değil gerçek yaşamda uygulayalım.
Unutmayın ki cep telefonu ve kablosuz iletişimin zararları bir gün, bir ay, bir yılda, çıkacak bir şey değil. Örneğin; kanser olma riskine karşı, diğer kişilere göre daha fazla, yada başka bir hastalığa karşı daha korunmasız olacaksınız.
Cep telefonlarının mümkün olduğunca az kullanılması gerekiyor. Çünkü; sağlığa tamir edilemeyecek derecede büyük zararlar veriyor. Mevcut sistem insanları korumuyor. Sigara konusunda devlet ve toplum çok geç uyandı ama artık büyük hassasiyet gösteriliyor. Çok geç olmadan cep telefonu konusunda da aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir.
Tüketiciye Verilen Ekonomik Zararlar;
3 G nin insan sağlığına verdiği zararların dışında tüketicinin cebine verdiği zararlar da vardır.
Öncelikle cepten mobil internet, ya da dizüstü bilgisayarınızdan internete 3G ile erişmek istiyorsanız mutlaka kullanacağınız limitlere uygun bir paket seçmenizde fayda vardır. Kontörlü hatlarda internet fiyatları, haftalık ve faturalı hatlara göre birkaç kat daha pahalı. Cep telefonu abonelerinin büyük bir kısmının, kontörlü hat olduğu göz önüne alındığında bu konunun önemi daha da ortaya çıkmaktadır.
Belirlenen kotanın aşılması durumunda, GB başına X lira limit aşımı ücreti belirlediler. İnternet kullanıcılarının burada çok dikkatli olmaları gerekiyor. Kullanıcıların bilgisayarlarına kota takip programı yüklemeden 3G internet kullanımına geçmemeleri önerilmektedir. Aksi taktirde; tüketici, 1GB'lık pakete abone olup yanlışlıkla iki film indirirse ay sonunda hatırı sayılır bir fatura ödemek zorunda kalabilir. Tüketicilerin sözleşmelerini okumaları ve kotalarının ne kadar olduğunu çok iyi anlamaları ve hangi tür kullanımlarda ne kadar GB kullandıklarını bilmeleri gerekiyor.
Herkesin mutlaka hangi GSM operatörüne abone ise, o şirketin web sitesine bakması veya müşteri hizmetleri servisini arayarak, abone olmak için internet paketleriyle ilgili detaylı bir bilgi alması gerekmektedir.
3G reklamlarının etkisine kapılıp, bedava modem veya 3G uyumlu cep telefonu alan tüketicilerin bir çoğu, 12 - 24 ay gibi zorunlu abonelik sözleşmelerine imza atmışlardır.
Son aylarda tüketici derneklerine gelen şikayetlerde, iletişim sektöründeki reklamlara aldanarak abonelik sözleşmesi imzalayan, ancak vaat edilen hizmeti kapsama alanı yetersizliği nedeniyle alamadığını ifade eden tüketiciler, sözleşmeyi fesh etmek istediklerinde satıcı tarafından "Cayma Bedeli" adı altında cezalara muhatap bırakılmışlardır. Yetersizliği yanında, kotaların süratle dolması ve çok yüksek kota aşım ücretleriyle karşılaşan aboneler, sözleşmelerini sonlandırmak istediklerinde ise, 12 ay veya 24 ay gibi taahhütler nedeniyle, taahhüt süresinin sonuna kadar olan ücretleri ödemek zorunda bırakılmıştır.
Reklam Kurulu, bu itirazlar sonucu; 3 GSM firmasını da veremedikleri hizmetin reklamını yapmaları, bu reklamlar dolayısıyla da sözleşme taahhütleri bahanesiyle tüketicileri mağdur etmesi nedeniyle cezalandırmıştır. Bu karar, özellikle tüketicilerin yoğun şikayetlerine neden olan, belli bir süre zorunlu abonelik şartı taşıyan sözleşmelerin daha kolay iptal edilebilmesini de sağlamış ve bu konuda, BTK tüketici lehine birçok karar vermiştir.
Henüz, 3G'ler ekonomik ömrünü tamamlamadan 4.5 G'ler devrede. Tehlike, 'geliyorum' demez gelir.
Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Hasan Atak, Uyarıyor!
* Türkiye 4.5 G ile cep telefonu mezarlığına dönecek. Son 16 yılda ithal edilen 165 milyon telefonun 95 milyonu çöplüklerde yatıyor!
* Tüketici, 4,5 G telefona geçmesi gerekip gerekmediği konusunda iyi düşünmeli!..
* Milyarlarca lira gereksiz tüketim yüzünden çöpe gitmemeli. Gerçek bir ulusal kalkınma için, yurt kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması gerektiği asla unutulmamalı. Yerli cep telefonu üretimi desteklenmelidir!
Türkiye'nin 4.5 G sistemine geçişi ile ülkemizin bir teknoloji çöplüğüne dönüşeceğini belirterek; "Geçen birkaç yıl içinde 1500-2000 TL ödenerek alınan bir çok telefon artık 4.5 G'li değil diye ucuza satılıp, 4.5 G ile uyumlu telefonlara binlerce lira para ödenecek. Üstelik bu telefonların yüzde 93'ü de dışarıya döviz ödenerek alınan ithal ürünlerdir. Unutmayalım ki, bu telefonlar için Türkiye 16 yılda 23.4 milyar dolar para ödedi" dedi.
Türkiye'nin 1 Nisan tarihinden itibaren 4.5 G sistemine geçmesinin Türkiye'nin cep telefonu ithalatında patlamaya neden olacağını ifade eden TÜDEF Genel Başkanı Hasan Atak, " cep telefonlarının bir iletişim ihtiyacından çok, toplumda bir sosyal statü belirleyicisi haline geldiğini" belirterek şunları söyledi:
"Türkiye her yıl cep telefonu ithalatı için milyonlarca dolar dövizi yurtdışına ödüyor. 2014 yılında 14.695.332 cep telefonu ithal edilmiş, 612,913 cep telefonu yolcu beraberinde getirilmiş, toplam olarak 15.308.245 cep telefonuna döviz ödenmiştir. Son 16 yılda ithal edilen cep telefonu sayısı 165 milyon 782 bin 749'a ulaştı. Bu telefonlardan ancak 70 milyonun halen kullanılmakta olduğunu varsayarsak, geçtiğimiz 16 yılda ithal edilen 165 milyon cep telefonundan yaklaşık 95 milyonu çöplüklerde yatıyor. Bu ise 4,5 G konusunda Türkiye'nin ne kadar dikkatli davranması gerektiğinin en önemli göstergesidir".
Tüketici Bilinçlenmeli;
Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerin her kaynağın düşünülerek tüketilmesi gerekmekte ve bu durumda bilinçli tüketimin şart olmaktadır. Tüketicilerin bir çoğunun 4,5 G teknolojisine sahip olan telefona gereksinimi yoktur. Aksi bir durumun bir tüketim krizine yol açmasından şiddetle endişe duyulmaktadır. Ayrıca, 4.5 G kullanımının oldukça pahalı olduğu, tüketicilerin bu konuda da dikkatli olmaları gerekmektedir.
Yerli Üretim Desteklenmeli;
Türkiye'nin yerli üretiminin yıllar itibarıyla artmasına karşın, ithal edilen telefon sayısına göre yerli/ithal oranının yüzde 7' lerde kaldığı ifade edilmektedir. Buna göre; 2013 ve 2014 yılları baz alındığında yerli üretimde yüzde 208 oranında artış yaşandığının, Ulaştırma Bakanlığı tarafından açıklanmasına rağmen, yerli/ithal oranının yüzde 7'leri geçemediğini görüyoruz. Oysa, gerçek bir ulusal kalkınmanın yolu, yurt kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını gerektirir. Dolayısıyla, her alanda olduğu gibi, cep telefonu üretiminde de yerli üretim desteklenmelidir.
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim.13.04.2016
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol