İkinci Meşrutiyet 1908 yılında ilan edilmiştir. Osmanlıların siyasi hayatında meydana gelen bu olayı DEVRİM olarak niteleyenler vardır. Çünkü, İkinci Meşrutiyet Anayasalı, çok partili, seçimli, meclisli bir yönetime geçiş olayıdır. İkinci Meşrutiyet'te İttihat ve Terakki ile Hürriyet ve İtilaf Partileri vardır. Netekim İkinci Meşrutiyette bu iki parti yer almış, birbirleri ile mücadele etmişlerdir. O zaman Meşrutiyetin iki meclisi vardır. Meclisin biri “MECLİS-İ MEBUSAN diğeri AYAN MECLİSİ'dir. Bu meclislerde Kırklareli'ni Lüleburgazlı Emrullah Efendi, Bağdatlı Ömer Naci ve Mustafa Arif Deymer temsil etmişlerdir. Emrullah Efendi daha sonra İttihat ve Terakki Partisi'nin iktidarı döneminde Maarif (Milli Eğitim) Bakanı olacaktır. Şair ve Hatip Ömer Naci ise 1916 yılında bir çarpışmada şehit olacaktır. Mustafa Arif Deymer de faal bir siyasetçidir. Hürriyet ve İtilaf Partisi'nin kurucuları arasındadır ve parti tüzüğünü hazırlayanlardandır. 1920'de ise Padişah'ın Meclis-i Mebusan'ında Kırklareli'ni Müftü Bahattin Efendi temsil etmiştir.
Mithat Paşa'nın 1876 yılında yaptığı Anayasa ile Birinci Meşrutiyet'in ilanından sonra Osmanlı'da partileşme artmıştır. Gerçi 1908 İkinci Meşrutiyet'in ilanına kadar Abdülhamit siyasi faaliyetleri yasaklamış, Anayasa'yı rafa kaldırmıştır ama o dönemde oluşan Yeni Osmanlılar sosyal ve siyasal hayatı canlı tutmayı başarmışlardır. Bu dönemde bir çok parti kurulmuştur. İttihat ve Terakki, Hürriyet ve İtilaf, Ahrar Partisi, Mutedil Hürriyetperver Partisi, Osmanlı Islahat-ı Esasiye Partisi, Osmanlı Sosyolist Fırkası, Ahali Fırkası bu süreçte kurulan, siyasi hayatta yer alan partilerdir.
Cumhuriyet'e kadar bu partili partisiz siyasi hayat devam etmiştir. Yaklaşık elli yıl süren bu dönemde halkımızın siyasi deneyim kazandığını yani seçim tecrübesi, oyu isabetli kullanma düşüncesi ve alışkanlığı kazandığı şüphelidir. Bizim çocukluğumuzda köylerde sadece İttihat ve Terakki Partisi'nin ve onun liderlerinden Enver Paşa'nın adı söyleniyordu. Rahmetli Babam (Hamit Karaçam), Enver Paşa'nın tabancasından çıkan kurşunlarla ağaca HÜRRİYET yazdığını söylerdi. Bir amcam (Veli Karaçam) ise Selanik'ten hareketle İstanbul'a Hürriyet, Adalet, Müsavat, Uhuvvet yani kardeşlik getiren Hareket Ordusu Treni'ni alkışlamakla yetindiklerini, şunca yıldan beri ortalıkta ne hürriyet, ne Adalet, ne Müsavat yani eşitlik ve Kardeşlik gördüklerini söylerdi. Aile İttihatçı idi. Padişahçı değildiler.
Hiç kuşkusuz bir halkın siyasi deneyim kazanması, çok partili hayatı içine sindirmesi kolay değildir. Kaldı ki Birinci Meşrutiyet'in ilan edildiği 1876 yılından bir yıl sonra Osmanlı-Rus Savaşı çıkmış, 1897'de Türk-Yunan Savaşı olmuş, onu 1912 Balkan, 1914 Birinci Dünya ve Türklerin ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK SAVAŞ'ları izlemiştir. Yani 50 yıl içerisinde beş savaş yaşanmıştır. Böyle bir savaş ortamında savaştan başka şey düşünülmez.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol