ZAMAN İTİDAL ZAMANI - 2 -

11 yıllık AK Parti iktidarı döneminde belki bundan da ağır bir çok krizden güçlenerek çıktık. Beklentimiz ve dualarımız bunu da aynı şekilde aşacağımız, aşmamız içindir, başka Türkiye yok... Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu diye başlatılan olaylar zincirinde sokaklara dökülmesi beklenenler yerinden kıpırdamadı, asıl konu çok arka planlarda kaldı ki bu da ya amacın zaten bu olmadığını gösteren bir işarettir ya da muhalefetin sürekli aklara kara demesine, iftira ve karalamaya muhalefet denmesine o kadar alıştık ki; ülkede yapıldığı iddia edilen yolsuzluklar bile çok kişiyi ilgilendirmiyor. En kötü ihtimal ise ahlaki değer yargılarımızı kaybettik; soygun, rüşvet, yalan, talan vs. hiç bir şey umurumuzda değil... En tehlikeli olan da budur ki ben asla böyle olduğuna ihtimal vermeyenlerdenim.
Bu işi iyi bilenler bu gün yaşananların işin sadece bir aşaması olduğunu, kimi 17 Aralık öncesi kimi de aylar, yıllar önce yazdıkları yazıları referans göstererek ispatlamaktalar.
Gerginliği arttıracak davranışlardan herkes kaçınmalı, başta Sayın Başbakan. Ama nasıl. Bunca saldırı karşısında sağlıklı karar verebilmek imkansız kadar zor. İlimizi son ziyaretindeki bir programda Sayın Sağlık Bakanı'na ben de bir soru sordum: ...Devlet durdu denilen aşamadayız, krizi aşabilecek (bence) sihirli bir formül müjdesi verebilecek misiniz? Sanıyorum HSYK düzenlemesini kastederek: Biz devleti asla durdurmayız, göreceksiniz atacağımız adımlarla bu sorunu da aşacağız dedi, dedi de...
Bilenler bunun uzun boyutlu bir operasyon olup nihai hedefinin Başbakanı yıpratmak, yok etmek olduğunu bilir de Başbakan bilmez mi. Emniyet ve yargı içindeki yapılanmada Başbakana kelepçe takmaya yeminli kişiler iddiası doğruysa... Bu sarmalın kendiliğinden gelişen olaylar zinciri değil, çok usta işi bir senaryo olduğu artık açık. Bunu bir de yolsuzluk ve rüşvetle harmanlayıp, yargı bağımsızlığı, demokrasi, insan haklarıyla ambalajlayınca... Başbakan bir yandan kendi aile bireylerinin dolayısıyla, kendisinin bile etiketlendiği rüşvet ve yolsuzluk iddialarının soruşturulmasının kayıtsız şartsız önünü açacak, bir anlamda kendi kellesini isteyen adalete güvenecek, yargı bağımsızlığından, insan hakları ve demokrasiden de ödün vermeyecek...
Devlet adamlığı, yöneticiliği zor iştir ikilik kabul etmez. Osmanlı Padişahları kendileri ve devletin varlığını Din-i İslâma hizmete adamış, devlete zeval gelmesini dine zeval gelir bilmiş, çıkması muhtemel fitne ve ikilikleri önlemek için (Taht değil din, devlet uğruna) kardeş ve öz evlatlarını öldürtme yanlışına düşmüş. Dedim ya; zor iştir ''Devlet Adamlığı'', nasıl olur bilmem ama Sayın Başbakan yapılan saldırıları bertaraf edip önce kendini korumalı, ona inananların güvenini boşa çıkarmayacak formülü bulmalı. Bu onun görevi, onlar onun için büyük onun için tek.
En karmaşık cinayetler, gizemli olaylar küçük ipuçları birbirine eklenerek çözülür. Asıl hedef benim; oğlum ve kızım üzerinden bana ulaşmak istiyorlar. Bir şema çizmişler ve en üstte örgüt liderliğinde beni göstermişler, bir diğer oluşumun başına bakanım Binali beyi koymuşlar diyen Başbakan'dan başka türlü davranması nasıl beklenebilirdi ki. Başbakanın önünde iki seçenek vardı: Ya kırk katır, ya kırk satır... Ve usul olarak yanlış ta olsa kendince doğru olanı, yapması gerekeni yaptı. İçinden geçtiğimiz dönem olağan üstü bir dönemse???
Kimilerine göre yaşadıklarımız Türkiye'nin bağırsaklarını boşaltmasıymış; inşallah öyledir. Ben arıcıyım iyi bilirim: Arılar kış boyunca dış uçuşlara çıkmadıkları için dışkıları içlerinde birikir. Bahara yakın güzel havalar olup ta dışarı ilk çıktıklarında o sarımsı sıvıyı öyle bir boşaltırlar ki; etrafta bulunan özellikle beyaz renkliler çok kirlenir. Ama ondan sonra baharla birlikte elbirliği ile çalışmaya başlayan arılar bal denen o mucize benzeri nimeti bize sunarlar. Gerilim had safhaya ulaşıp 17 Aralıkta düğmeye basılması ile birlikte her iki taraftan da kılıçlar çekilip; artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak denmişti. Geçen zaman içinde her şey katmerlendi ve artık tam anlamıyla ''takke düştü kel göründü'' durumuna geldik, artık asla hiç bir şey eskisi gibi olamayacak gibi. Yargı ve emniyet merkezli paralel devlet oluşumu ile ilgili Başbakanın önünde iki bin kişilik istihbarat raporu olduğu bilgisi doğrulanmasa da artık gereği yapılıyor gibi, yapılmalı da. Önce kendimizle yüzleşmeliyiz. Bizim kültürümüzde; Türk'ün ekmeğini yiyip Moskof'a dua etmek tabiri vardır. Özgür olması gereken Türk adalet ve emniyet sisteminin bazı mensupları birilerinin talimatıyla ya da kendine yakışmayan tarzda hareket ediyorsa gereği geç te olsa yapılmalı. Güçlü devlet olmanın gereği de budur. Zira Sayın Davutoğlu'nun deyimiyle: Devletle bilek güreşi olmaz. Olmamalı ama inşallah devletle bilek güreşine kalkışanların arkasında hain güçler yoktur. Herkes sağduyulu olmalı ve bu kriz aşılmalı. Yoksa Amerikalının dediği doğruysa; onlar büyük imparatorluğun çöküşünü zevkle izlerken, biz onları acı, acizlik içinde izleyemeyiz.
sairmehmet39@hotmail.com
 0 539 839 75 78

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol