Trakya Platformu Hukuk Kurulu üyesi Av. Bülent Kaçar, yaptığı basın açıklamasında Ergene nehrinin kirliliğine ve çevreye verdiği zarara değindi.
Ergene’yi kirletenlere yönelik uygulanan politikaların yetersiz olduğunu vurgulayan Kaçar açıklamasında şunları kaydetti; “Çevre Yasasının 29.maddesine göre “Çevre kirliliğinin önlenmesi ve giderilmesine ilişkin faaliyetler teşvik tedbirlerinden yararlandırılır... Arıtma tesisi kuran, işleten ve yönetmeliklerde belirtilen yükümlülükleri yerine getiren kuruluşların arıtma tesislerinde kullandıkları elektrik enerjisi tarifesinin, sanayi tesislerinde kullanılan enerji tarifesinin yüzde ellisine kadar indirim uygulamaya Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.” Bakanlık tarafından hazırlanan “Çevre Kanununun 29 uncu Maddesi Uyarınca Atıksu Arıtma Tesislerinin Teşvik Tedbirlerinden Faydalanmasında Uyulacak Usul Ve Esaslara Dair Yönetmelik” 2010 yılında yürürlüğe girdi.
Yeni düzenlemeyle arıtma tesisi işletme maliyetlerini hafifletileceği ve arıtma tesislerinin çalıştırılmasının teşvik edileceği; atıksu arıtma tesislerinde kullanılan ve ödemesi yapılan bir önceki yıla ait elektrik enerjisi giderinin, Bakanlar Kurulu tarafından her yıl belirlenecek olan kısmının atıksu altyapı tesisi yönetimlerine geri ödeneceği; geri ödemenin üst sınırının en fazla yüzde 50 olacağı bildirilmiştir. Yani sanayicinin arıtma tesisinin elektrik faturasının yarısını devlet halkın cebinden ödüyor. Halka ait bütçe ile sanayiciye her tür teşvik, kredi verildiği gibi bizi kansere boğanların arıtmalarının elektrik parasını ödediğimiz halde Ergene'de kirlilik hala devam ediyor.
Çevre istismarcılığının daniskası Ergene nehrini kirletenlerdir. Sermaye seviciliğinin doruk yaşadığı ülkemiz ekonomik ve siyasal düzeninde Ergene'yi kirletenlerin güya kurdukları ve çalıştırdıkları iddia olunan arıtma tesisleri ileri arıtma sistemleri değildirler. Yeni kurulmakta olan OSB ortak arıtma sistemlerinin de var olan kirliliği kaynağında engellemekten uzak biyolojik arıtma olduğu ÇED raporlarında açıkça yazılıdır.
Ergene nehrinden akan sıvıda FOSFOR, KROM (Cr+6) KURŞUN (Pb) TOPLAM SİYANÜR (Cn?) KADMİYUM (Cd) DEMİR (Fe) FLORÜR (F?) BAKIR (Cu) ÇİNKO (Zn) SÜLFAT (SO4 ) AZOT bulunduğu Uzunköprü Belediyesinin 2016 Mart ayı Ergene suyu analizlerinde görülmektedir. Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirliliğin Kontrolü Yönetmeliği'ne göre Tehlikeli Maddeler, Su çevresi için önemli risk teşkil eden zehirlilik, kalıcılık ve biyolojik birikme özelliğinde olan madde ve madde gruplarıdır. Tehlikeli madde içeren atıksuların alıcı ortama doğrudan deşarjı yasaktır. 4.Sınıf kıta içi çok kirli su niteliğindeki Ergene nehri içinde bulunan Kadmiyum bir ağır metal olup yönetmeliğe göre Çok Tehlikeli Maddelerdendir. Nehirde sürekli tespit edilen diğer ağır metaller; Kurşun, Krom, Demir, Çinko, Arsenik, Sülfat, Bakır da tehlikeli maddelerdendir.
Çevre Yasasının 8. maddesine göre “Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.” 15.maddede ise “Çevre ve insan sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler süre verilmeksizin durdurulur.” hükmünü görüyoruz. Kanun ve yönetmelik hükümleri var ama kirletenlere etkin yaptırımlar ve cezalar uygulandığını niye görmüyoruz? Oysa Su ve Toprak Yönetimi Dairesi Başkanlığının görevi yer üstü ve yer altı sularına ve toprağa olumsuz etkileri olan her türlü faaliyeti belirlemek, denetlemek, tehlikeli hallerde veya gerekli durumlarda faaliyetleri durdurmaktır.
Yaşam alanlarının sermaye birikimine teslim edilmesine, doğal varlıklarımızın metalaştırılmasına; eğitimden sağlığa, ulaşımdan barınmaya tüm yaşamsal hakların piyasa konusu haline getirilmesine; derelerin doğal yaşamdan koparılmasına ve RES'lerin ormanları, HES‘lerin vadileri yok etmesine, enerji arz fazlalığına rağmen termik santral projelerine verilen siyasi ve idari desteğin yanı sıra “havza planlaması” adı altında havzaların sermaye tarafından ortak kullanıma açıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Ergene Havzası'nın sahip olduğu çok özel doğal değerler ve ülke içindeki önemli konumuna ve üst düzeyde çevre sorunları ile karşı karşıya kalmış olmasına rağmen, alt bölge bütünlüğünde öncelikli teknik altyapı tesislerinin, niteliklerinin ve hangi yerleşimlere yönelik olacağının belirlenmemiş olması, kirliliği giderecek ve oluşmasını önleyecek ayrıntılı ve somut planların yapılmamasının hukuksuzluğunu Danıştay 6.Dairesi bir çok kararında vurgulamıştır.
Siyasi iktidarlar kirleten öder prensibi dışında vahşi sermayeyi ve ona yuman yetkilileri yargı önüne çıkarmadıkça, meclisteki muhalefet partilerinin İl Genel Meclisi üyeleri, Belediye Meclis üyeleri Ergene kirliliğine karşı kararlar alıp Valilikler ve Adliyeler nezdinde etkili girişimlerde bulunmadıkça Ergene kapkara akmaya devam eder.
Günümüzde Trakya ekolojisi bir çok yıkım tehdidi altındadır. 40 yıldır kirletilen ve sermayeye karşı siyasi irade gösterilemediği için hayata dönemeyen Ergene'nin yanı sıra kurulan ve sürekli genişletilen Organize Sanayi Bölgeleri ve Enerji Üretim Bölgeleri ile artık sanayi havzasına dönüştürülmek istenmektedir. Trakya'da yaşamımıza kasteden her tür projeye karşı Trakya Platformu açtığı davalar, yaptığı bilimsel çalışmalarla, toplumsal mücadeleye önemli nitelikler ve deneyimler kazandırmaya çalışıyor.
Ergene nehri bırakılan atıklar ile çevreye zarar verecek şekilde, su, toprak ve hava kasten kirletilmektedir. Atık ve artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi sonucu cezai sorumluluk iki katına çıkmaktadır. Türk Ceza Kanununa göre nehri kasten kirletmenin, insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla ilgili olarak işlenmesi hâlinde, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilmesi söz konusudur. Ayrıca bu fiillerden dolayı sanayi şirketlerinin tüzel kişilikleri hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine dair hüküm verilebilmektedir. Sorun Ergene nehrini kirleten kişi veya şirketlere karşı Bakanlık ve Valiliklerin savcılık şikayetlerini yapıp yapmadığı ve ne ölçüde yaptığıdır. Aksi halde ceza kanunu anız yakan çiftçiye uygulanabilir, nehirleri kirletenlere uygulanamaz hale gelebilir.
Nehrin hayata dönüşünün başlaması için acilen yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz.
On-line tesis atık su deşarj izlemeleri ve tesis denetlemeleri sonucu Ergene nehrini kirlettiği tespit edilen tesis ve işletmeler hakkında idari para cezaları kesilmesinin yanı sıra idari olarak geçici veya sürekli faaliyet durdurma cezası, çalışma izin ve ruhsat iptali yaptırımları uygulanmalıdır. Çevreyi kirletmekten hakkında tutanak tutulan her tesis ve işletmenin yetkilileri ve sorumlu müdürleri hakkında Türk Ceza Kanununun 181.maddesi, gereğince Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmalıdır.
Organize Sanayi Bölgeleri başta olmak üzere Trakya bölgesinde çevreyi kirletici faaliyet yürütebilecek hiçbir sanayi kuruluşuna izin, ruhsat ve olumlu görüş verilmemelidir.
Ergene nehrini kirletenlere karşı denetim ve yasal yaptırım görevlerini yerine getirmeyerek kirliliğe göz yuman merkezi ve yerel tüm yetkililer hakkında adli ve idari hukuki mücadele yürütülmesi için adli ve idari başvurular ve disiplin şikayetleri yapılmalıdır.
Bölgemizdeki tüm çiftçilerin, üreticilerin kirlilik nedeniyle gördükleri zararların geçmişe dönük olarak tazmin edilmesi konusunda bakanlıklar düzeyinde çalışmaların yürütülmesinin sağlanmalıdır. Ergene nehri kirliliği nedeniyle verimli toprakları zarar gören ve büyük tarımsal kayıplar yaşayarak köyünden göçmek zorunda kalmış yurttaşların mağduriyetleri giderilmelidir.
Tarım arazileri, su havzaları ve ormanlık alanlar üzerinde sanayi tesislerinin ve hiçbir işletmenin kurulmasına izin ve ruhsat verilmemesi bu ekolojik yıkımın devamını engelleyecektir.
Trakya bölgesi tarım toprakları Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yürüttüğü Büyükova Projesine kapsamına alınarak Tarımsal SİT Alanı dokunulmazlığına kavuşturulmadır. Bölgemizin en önemli ekolojik sorunu olan Ergene nehri ve havzasının kirletilmesinin önlenmesi ve çevremizin korunması için çalışmalar yapmak üzere Edirne, Kırklareli İl Genel Meclislerinde ve Tekirdağ Büyükşehir Belediye Meclisinde Ergene Nehri İzleme ve İnceleme Komisyonlarının kurulması gerekmektedir.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol