DTK'nin "Çözüm Projesi" taslaginda anaokulundan üniversiteye kadar Kürtçe egitime geçilmesi talebine gerekçeler siralanirken yapilan bir durum saptamasi son derece çarpicidir ve PKK'nin (DTK) soruna gerçek bakisini gözler önüne sermektedir.
"Öyle bir duruma gelinmistir ki Kürdistan'da artik otoasimilasyon süreci baslamistir."
Proje taslaginda sözü edilen "otoasimilasyon"un devrimci literatürdeki adi gönüllü asimilasyondur. (Gönüllü özümleme). Insanlik tarihi boyunca yan yana yasayan halklar veya çesitli yollarla kültür alisverisinde bulunan halklar ve milletler birbirlerini etkilemislerdir. Süreç içinde ortak yanlari çogalmistir. Giderek birbirlerine benzemislerdir. Elbette bu benzesme esit bir sekilde gerçeklesmemis, daha ileri ve daha avantajli durumda olan toplumlar, daha geri ve daha olumsuz kosullar içindeki toplumlari daha fazla etkilemislerdir.
Kabile toplumu, neredeyse her kabilenin kendine özgü bir dilinin oldugu bir asamayi temsil ederken; devletlesme, imparatorluklara dönüsme ve nihayet kapitalizme ilerleme, çok büyük topluluklar tarafindan ortak bir dilin kullanilmasi anlamina gelmistir.
Örnegin bu topraklarda Türkçe, bin yildan bu yana devletin dilidir. Edebiyat, bilim ve siyaset dili olarak ise geçmisi binlerce yil öncesine dayanmaktadir. Günümüzde oldukça gelismis bir piyasanin dilidir. Bütün bu özelliklerinden dolayi Türkçe etnik kökeni ne olursa olsun ülkemizde yasayan herkesin ortak dili haline gelmistir.
Kürtçenin Kurmançça lehçesi hiçbir zaman devlet dili olmadi ama en azindan 500 yila yaklasan bir yazi dili geçmisi vardir. Geçmiste medreselerde egitim dili olarak kullanilmistir. Ekonomik bakimdan görece daha gelismis bir bölgenin dili olarak aralarindaki belli farkliliklara ragmen oldukça genis bir cografyada Kürtler arasinda kullanilmaktadir. Zazaca, hem ekonomik olarak daha geri, hem de toplumsal olarak asiret iliskilerinin daha baskin oldugu topluluklar tarafindan konusuldugu için, bu lehçenin yöreden yöreye kullanilan biçimi arasinda bile büyük farkliliklar vardir. Kisacasi bir toplum gelistigi ölçüde, dili daha genis topluluklar tarafindan konusulur. Böyle bir toplumun dili, baska dillerden etkilenmistir ve ayni zamanda onlari etkilemistir. Yaygin ve zengin diller, her türlü özümlemeden yararlanmis dillerdir. Toplumsal gelisme açisindan gerilik ise, hem dilin daha fakir olmasi ve hem de özümlemeden uzak olmak anlamina gelir. Onun için, isin içine zor ve baski girmedigi müddetçe "gönüllü özümleme" (otoasimilasyon) olumludur, ilericidir. Insanligin daha ileriye dogru gitmesi, toplumsal gelisme basamaklarinda daha yükseklere çikmasi anlamina gelir.
Onun için gönüllü özümlemeye (otoasimilasyona) karsi çikmak toplumun daha geri sosyoekonomik ve siyasal kosullara mahkûm olmasini savunmaktan baska bir anlama gelmez.
GERILIK VE DÜÅzMANLIKTA HAYAT BULMAK
Türkler ve Kürtler bin yildir bir arada yasiyorlar. Son yüzyil içinde ise büyük bir antiemperyalist ve anti feodal devrime birlikte katildilar. Dünya ölçegindeki büyük basarilari hep birlikte elde ettiler. 1960'lardan bu yana süren büyük toplumsal mücadelelerde hep omuz omuza oldular. Ayrilikçi mücadelenin güçlendigi 1990 ve 2000'lerde bile Kürt ve Türk emekçiler alanlarda hep birlikteydiler. Ayrica Türkiye'deki kapitalistlesme sürecinde iç içe geçmislik artti. Piyasanin ihtiyaçlari, ortak dilin herkes tarafindan ögrenilmesini bir zorunluluk haline getirdi. Cumhuriyetin ilk 70 yillik döneminde Kürtçenin yasaklanmasi, zorla asimilasyon politikasinin dayatilmasi bir yanlisti ve buna karsi en basta bu ülkenin devrimcileri mücadele etmistir. Ama öte yandan son 20 yil içinde bu yanlis politikadan adim adim vazgeçilmis ve bugün Kürtçe, hayatin her alaninda özgürce kullanilmaktadir. Bununla birlikte piyasanin dili, devletin dili, iç içe geçmis iki toplumun biricik ortak iletisim dili ve daha gelismis bir dil olarak Türkçe, Kürtlerin kullandigi birinci dildir. Hatta "Çözüm Taslagi"nin da itiraf ettigi üzere Kürtler, iletisim dili olarak Türkçenin kullanimini artik gönüllü olarak sahiplenmektedirler. Bu durum; "ortak dil Türkçe"nin önemli bir ihtiyaci karsilamasindan kaynaklanmaktadir.
AYRILIK ZEMINI
Iste PKK'yi rahatsiz eden budur. Çünkü PKK veya BDP ancak farkliliklar ve düsmanliklar zemininde hayat bulmaktadir. Türklerin ve Kürtlerin gönüllü de olsa birbirine benzemesi, iç içe geçmesi; etnik temelde politika yama zemininde hayat bulan olusumlar için ölüm anlamina gelmemektedir.Abdullah Öcalan'in Avukatlari vasitasi ile yaptigi bir açiklamada; "Bati'ya göçen Kürtler artik yurtlarina geri dönsünler" demesi de ayni anlayisin sonucudur. Kürtler ve Türkler ayni dili konusmasin, hatta bir arada da yasamasinlar ki PKK hayat bulabilsin. Gönüllü özümlemeye karsi çikmak; etnik duvarlarla insanimizi birbirinden ayirmak ve onlari gerilige mahkûm etmek anlamina gelir.
En basta Kürt yurttaslarimizin bundan zarar görecegi açiktir. Bütün okuyucularin yeni yilini en iyi dileklerimle kutluyorum.
BITTI
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol