Pazar günü Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Kırklareli İl Temsilcisi Öğretim Görevlisi Münür Saygın ile Geçitağızı Köyünün düzenlediği YAĞMUR DUASI'nda idik. Oraya davetli olarak gitmiştik. İyi bir organizasyon, kalabalık bir davetli ve başarılı bir Yağmur Duası gördük. CHP Milletvekili Turgut Dibek, Kırklareli İl Genel Meclis Başkanı Av. Cavit Çağlayan, İl Başkanı Recep Zengin de Yağmur Duası'ndaydılar. Demek istediğim hemen hemen herkes oradaydı. Sanıyorum mevsimin son yağmur duası bu oluyordu.
Yıllar önce köyümde bir Yağmur Duası'na gitmiştim. Daha sonra bir iki Yağmur Duası'na daha katıldığımı hatırlıyorum. Bu süreçte Yağmur Duası ile ilgili Refik Erduran'ın yazdığı "YAĞMUR DUASI" adlı kitabını okudum. Dualar hep aynı fakat organizasyonlar, Dualara katılanlar değişmiş.
Dualar Tanrı'ya yakarıştır, dilektir. Tanrı kabul eder etmez onun bileceği iştir. Tanrı'ya inananların görevi inandıklarına dilekte, yakarışta bulunmak, onun yardımını, ihsanını istemektir.
Yağmur Duaları sadece bir duanın yerine getirilmesinden ibaret değildir. Dua için gelenler bir inanç birliği, bir dayanışma, yardımlaşma örneği sergilemesi olayı vardır. Kalabalığın yardımlaşmasını, işbirliğini, iş bölümünü dikkatle izledim. Her şey planlanmış, ÇEVRE dahi düşünülmüş. Belli ki Yağmur Duası topluluğun gerekleri dikkate alınmış. Sanırsınız ki yüzlerce kişinin katıldığı bir KIR SOFRASI'ndasınız ve hiçbir şeye ihtiyaç duymuyorsunuz. Bunu Köylü Halkın belli bir düzeye, bilgiye geldiği şeklinde düşünüp yorumladım. Bu değişime sevindim elbet.
Bir kez kabul etmek ve görmek gerekir ki köyler, köylüler artık eskisi gibi değildir. Halka klasik biçimde ziyaretler, konuşmalar geride kalmıştır. UYANIŞ, YENİLİK köylere girmiştir. Köylü bunları aşmış durumda. Baksanızı görüştüğüm Kuzulu(Koyvalı) Köyünden Davut Çetin artık kalemin kılıçtan ve sabandan üstün olduğunu anladık diyor. Köylerin, köylülerin yaşlandığını söylüyor. Bu dünya gerçeği belki tüm halk tarafından biliniyor değildir ama görülüyor ki FİKİR, DÜŞÜNCE köyü tetikler, ateşi yakar hale gelmiştir. Davut Çetin köylerde genç nüfusun kalmadığını, köyden çıkıp gittiklerini söylüyor. Günümüzde önem kazanan okuryazar olmaktır demek istiyor. Açıkça bir değişimi işaret ediyor.
Ancak köylüdeki bilgilerin KİTAP BİLGİSİ olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira okumuyor. Kim okuyor ki… Köyün ve köylünün bilgisi ŞİFAİ'dir yani sözlü, görsel ve işitseldir. Şu anlaşılıyor ki köylü olayları, televizyonları dikkatle izleyip dinlemektedir. Algılama yeteneği artmıştır. Bu bir DEĞİŞİM'dir. Bunun sosyolojik değerlendirilmesini, yorumunu yapacak olan Toplumbilimcilerdir. Ancak devletin, partilerin köye gidenlerinin de KÖY ve KÖYLÜ'deki değişimi iyi görmeleri, iyi anlayıp değerlendirmeleri gerekir. Diyaloğun dili ve söylemi değişmelidir.
Kuzulu Köyünden Davut Çetin ülkemizin bir gerçeğini daha söyledi ve dedi ki "Gençler iyi yetişmiyor. Bilgi bakımından zayıf yetişiyorlar."
Köyden bir insan araştırmacıların Türk gençlerinde tespit ettikleri bilgi ve algılama zafiyetini, anlama yetersizliğini kendince tespit ve ifade etmişse artık bu sorunun yeni eğitim sistemindeki sorunun gizlenecek tarafı kalmadığını göstermektedir. Öyle anlaşılıyor ki gün gelecek insanlarımız daha kaliteli bir eğitimi yüksek seste söyleyeceklerdir. Eğitime de köyün bakışı değişmiştir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol