Trakya ve Kırklareli son altı aylık zaman dilimi içerisinde Devlet erkânından sayısız isim için hedef bölge olurken anlatılanlar ile gelecek adına planların aynı payda da toplandığı görüldü. Özellikle Türkiye'nin ekonomik büyümesinin tamamlanması ve tek başına büyük bir Cumhuriyet içerisinde kanun önünde aynı haklar çevresinde toplanmış değişik ırklardan insanların huzur içinde, kavga etmeden yaşayabilmeleri için gerekli olan hamlelerin de vurgusunun yapıldığı ziyaretler sırasında, Siyasi partilere paylaştırılmış yerel yönetimlerin Büyük Türkiye'nin önünde bir kambur olduğu gerçeğinin de altı defalarca çizildi.
Bu değişim ve büyüme döneminin ardından patlak veren Taksim olaylarının iç yüzünü, sosyal medyanın durumunu ve dış basını bir pencereden değerlendiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan, bu süreçte dış basına nota gönderirken yerel ve ulusal yayın organlarının bu süreçte zaten oldukça şeffaf olduğunu belirtti
Cumhuriyet Tarihimizin 11'nci Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığı 2007 yılından bu güne kadar dengeli ve adil görüntüsü ile Türkiye'de herkesin takdirini kazanmış olan Abdullah Gül'ün, Gezi Parkı ile ilgili uluslararası basının yaptığı yayınlara dikkat çektiği sağduyu mesajında ülkenin belli bir büyüme ve gelişim döneminden geçtiğini bunun bu türlü olumsuz izleri olabileceğini fakat bunların doğru medya bilgilendirmeleri ile kısa sürede bertaraf edileceğini söylediği konuşmasında yerel ve ulusal yayın Organlarına büyük görevler düştüğünü belirterek dış basına üstü kapalı olarak çeşitli notalar gönderdi, "Uluslararası basına da tabii ki seslenmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz yıllarda çevre ülkelerde, komşularımızda, Ortadoğu ülkelerinde birçok olaylar oldu. Bunlar çok heyecanlandırdı. Türkiye'deki olayları, Taksim'deki olayları seyredenler, birdenbire olaylarda benzerlik kurmaya kalktı. Tamamen yanlış bir şey. Türkiye açık bir toplum. Biz başka ülkelerde olup bitenleri nasıl seyrediyorsak Türkiye'de olup bitenleri de başkalarının seyretmesi aynı şeydir. Biz başkalarında olup bitenleri nasıl seyrediyorsak onlar da bizde olup bitenleri seyrederler. Şuna tekrar dikkat çekmek isterim ki olaylar anlatılırken bunların çevresi, bunların nitelikleri de güzel bir şekilde anlatılırsa yanlış imajlar, yanlış bilgiler verilmemiş olur. O açıdan Türkiye'de olup bitenler gayet açık, şeffaf" diyerek bu süreci nasıl atlatılacak olduğunun da bir nevi reçetesini herkesin önüne koyan Gül'ün bu açıklamasından sonra "Milli İradeye Saygı Mitingi" adı altında Ankara-Sincan ve İstanbul-Kazlıçeşme'de toplam 3,5 milyon yani Türkiye nüfusunun 20/1 ile buluşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'da iç ve dış basının nasıl tezatlar oluşturduğunu, bu çelişkilerin insanın aklını nedenli karıştırdığını belirttiği konuşmasında halk olarak ihtiyacımız olan şeyin sadece biraz sağduyu ve güven ortamı diye konuştu.
Dış basın ve sosyal medyada yanlı olarak gösterilmek istenilen
Yerel basın cevap bekliyor
"Gezi Parkı'nın arkasında saklanan faiz lobisini biliyoruz, kaymak tabakasını biliyoruz. Milli irade hırsızlarına asla fırsat tanımayacağız. Çetelerin örgütlerin milletin huzurunu bozmalarına izin vermeyeceğiz. Bugün tüm Türkiye tek yürek halindeyiz. Ulusal ve uluslararası medya bunu görün. Ne diyoruz tek millet tek devlet tek varan tek bayrak. Duydunuz mu inşallah duymuşlardır. Bu konuda spekülasyona yer yok. 76 milyon beraber olacağız. Bu ülkede Edirne. Kırklareli'nden, Kars ve Hakkari'ye kadar kardeşliği pekiştireceğiz."diyerek başladığı konuşmasında etnik ve siyasi ayrımcılığa hiçbir zaman izin vermediklerini ve bu ayrımcılığa zemin hazırlamak isteyen herkesi de karşılarına aldıklarını belirttiği konuşmasında tam olarak siyasi muhalefet yanlı vatandaşların sosyal medya ve dış basın vasıtası ile kullanıldığını ve doldurulduğunu belirttiği konuşmasında şunları söylkedi, "Şu hali görmüyor musunuz? Nasıl buna siyasi rant dersin? Mayıs ayında ne oldu? 46 milyar dolarlık üçüncü havalimanı ihalesi yaptık. Devletin kasasından tek kuruş çıkmadan yap-işlet-devret anlayışıyla ihalesini yaptık. 46 milyar dolar. 2017'de hizmete giriyor. Atatürk Havalimanı ihtiyaca cevap vermiyor. Havada dolaşıp inemiyorsunuz. Yılda 100 milyon yolcu kapasiteli havalimanı yapıyoruz. Ankara'da Japonya başbakanını ağırladık. 22 milyar dolarlık nükleer enerji santrali adımlarını yaptık. Japonlar bunu Fransızlarla yapacak. Biz bunu Türk mühendislerle yapacağız. İstanbul boğazına 3,5 milyar dolarlık yatırımla üçüncü köprü. İstanbul Borsası 93 binin üstüne çıkarak rekor kaydetti. Merkez Bankası rezervi biz geldiğimizde 27,5 milyar dolardı şimdi ne oldu. 135 milyar dolara çıktı. Rekor kırdı. Gösterge faizi yüzde 63'tü. Devlet yüzde 63 ile borçlanıyordu. Mayıs içerisinde 4,61 oldu. Ve bizim bu arada kazancımız 10 yılda 642 milyar. Tabi faiz lobisi çıldırıyor. Niye bu para onların cebinde kalacaktı. Onların cebinde kalmadı, yol oldu, okul oldu, hastane oldu, enerji santralleri oldu, emniyet binaları oldu. Türkiye'nin her yerinde 2 milyar 800 milyon ağaç ve fidan oldu."
Sağduyulu olmanın Türkiye'ye çok şey kazandıracağının farkında olup, bu istikamette hareket eden; yinede yanlı medya olarak lanse edilen YEREL BASIN Erdoğan'ın "açıklayacağız" demesinin ardından beklemeye geçti.
Recep Tayyip Erdoğan'ın ülke nüfusunun 20/1'ine seslendiği "Milli irade Mitingi" sırasında söylediği, "Sosyal medyada provokasyon yapanları da araştıracağız. Bu olaylara arkadan her türlü lojistik destek verenleri de araştırıp ve deşifre edeceğiz. Ben merak ediyorum dünyanın çeşitli yerlerinden bu olaylara karışanlar nasıl geldi? Sanatçılara mahalle baskısı uygulayanları milletim bilsin. Şimdi ben buradan bazı okul müdürlerine öğretmenlere sesleniyorum. Ben bu tür okul müdürlerini okullarımın başında görmeyi asla müsaade edemem. Çünkü biz bu yavrularımızı size teslim ettik, anarşist olsun diye teslim etmedik. İyi okutun diye gönderdik, birilerinin mitinglerine gönderin diye değil. Aynı şekilde üniversiteler. İmtihan var ama sınav iptal ediliyor miting için. Tencere tava çalanlar. Hava mı görmek istiyorsunuz. Buyrun size hava. Bak burada başı açığıyla baş örtüsüyle burada birlik var beraberlik var. Burada vatanseverlik var. Burada kavga yok gürültü yok yakma yıkma yok şefkat var. Ben size inanıyorum sizler de bize inanın. Bu dönen dolaplara aldanmayın. Medyaya şiddet uygulayanları milletim görsün. Türk ekonomisine zarar vermek için açıklama yapanları kendi ülkesine kastedenleri milletim anlasın. 18 gün boyunca sokak sokak terör estirenlere, başörtülü kardeşime el uzatanlara yanında bebeği olduğu halde hem anneye hem bebeğe el uzatanlara. Dolmabahçe camisine ayakkabılarıyla giren alkol kullananlara gereken hesabı mutlaka soracağız. Hiç kimsenin tuzağı bize sökmez, kardeşliği bozamaz. Türkiye uluslararası medya kuruluşlarının ameliyat yapabileceği bir ülke değildir. Utanmadan Arap Baharı'nı gördük Türkiye baharını gördük diyorlar. Dışarıda ve içerdeki kendini bilmezler. Be hey cahil Türk Baharı 3 Kasım 2002'de oldu. Onlar bunun farkında değil. Bunların gözü var görmez, kulağı var duymaz, dili var gerçeği söyleyemez. Eğer Türkiye fotoğrafı görmek isteyen varsa, uluslararası medyaya rağmen görmek isteyen varsa fotoğraf burada. Uluslararası medya bunu da gizleyin. BBC CNN Reuters bunu da gizle. Günlerdir yalan haberler ürettiniz. Türkiye'yi dünyaya farklı gösterdiniz. Yalanlarınızla baş başa kaldınız." cümlelerinin ardından, Özellikle yerel basın; Taksim Olayları sırasında sosyal medya ve dış basın tarafından pompalanarak şişirilen ve Tüm Ülkeye; ülke içi basının ve yerel basının yanlı basın olarak gösteren herkesin açıklanarak sağduyunun gerekliliğinin yanında olan yerel basının ne kadar haklı bir mücadelenin içinde olduğunun Tüm Kırklareli ve Tüm Türkiye Tarafından görülmesini istiyoruz.
yalakalığın da bu kadarı! pes ya hu! yuh ya hu! Allah tan korkun önce bu yazıları yazmadan önce. ne 3 kasımı sanki 29 ekim gibi lanse ediyorsun? sizin gibilere kırklarelinde yer yok yeriniz arap çölleridir.