"Yeralti sulari çekiliyor"

KIRKLARELI Ziraat Mühendisleri Odasi Baskani Erol Özkan, 22 Mart Dünya Su Günü'nde Kirklareli'nin su varligina dikkat çekti. Özkan, yeralti sularinin git gide azaldigina isaret etti. Istiranca Daglari'ndan gelen sularin da ISKI'nin gündeminde oldugunu animsatan Özkan, buradan Istanbul'a tasinmasi planlanan sular için Kirklareli'nin su durumu düsünülerek hareket edilmesi gerektigini kaydetti.

Özkan, bu yilki asiri yagislar nedeniylede bugdayda ürün kalitesinin düsük olmasinin beklendigini ifade etti.

Ziraat Mühendisleri Odasi Kirklareli Il Temsilcisi Erol Özkan, 22 Mart Dünya Su Günü dolayisiyla yaptigi açiklamada, suyun önemini vurgulayarak, suyun bir meta araci olarak görülmemesi gerektigini vurguladi. Türkiye'de suyun büyük bölümünün tarimsal sulama amaçli kullanildigini kaydeden Özkan, bu nedenle sulama yöntemlerinin hayati önem tasidigini belirtti. Hayati öneme sahip suyun rant ve sermaye çevrelerinin de istahini kabarttigini dile getiren Özkan, açiklamalarinda su görüslere yer verdi;

"Bir dogal varlik ve insan hakki olan su, insanoglunun temel gereksinimlerini karsilamakla birlikte ayni zamanda tarim, enerji üretimi, endüstri, ulasim ve turizmin yani sira gelismenin de kaynagidir. Su, tarim ve endüstri için bir üretim girdisidir. Su ayni zamanda bir enerji kaynagidir. Bu nedenle su, gelismeyi belirleyen stratejik bir özellik tasimaktadir.

Bu özellikleri, suyu, dünyada bir kit kaynak niteligine dönüstürmekte ve suyun ticarilesmesinden dogan veya dogacak olan rant, sermayenin istahini kabartmaktadir.

Böylesine önemli ve herkesin hak sahibi oldugu bir dogal varlik olan suyun, alinip satilan ekonomik bir mal haline gelmesinde dünyada birçok kurum aktif rol oynamis, böylece çok uluslu su sirketlere "çalisma zemini" yaratilmistir. Birlesmis Milletler'in 1977'de Mar del Plata kentinde düzenledigi Su Konferansi'nda, içme suyuna erisimin bir insan hakki oldugu sonucunda birlesilmistir. Ancak yukarida belirtilen "farkindalik", kisa süre içinde BM söylemi ile sirketlerin söyleminin ortaklasmasina neden olmustur.

Bu çerçevede, BM'in 1992'de Dublin'de düzenledigi Su ve Çevre Konferansi'nda, bir önceki yaklasimin tam tersi olarak, "suyun ekonomik bir mal" oldugu karari be-nimsenmistir. Bu karar ile su piyasa kosullarina açilacak ve kamu hizmeti anlayisi disina çikarilabilecekti. Yine ayni yil BM'in Rio de Janerio'da düzenledigi Çevre ve Kalkinma Konferansi'nda da suyun "ekonomik bir mal" olarak çev-reye duyarli bir sekilde yönetilmesine iliskin yaklasimlar benimsenmis, "sürdürülebilirlik" deyiminin içi bosaltilmis, su bir üretim faktörü olan mal konumuna indirgenmistir. Artik tek kaygi, kar araci olan bu mali, üretimi aksatacak bir tükenme - kirlenme çizgisine düsürmeden kullanmaktir. Açikça görülmektedir ki, onlar için su bir metadir, ona ancak parasini ödeyen müsteriler ulasabilir. Yoksul yurttas - emekçi ise, ancak yeni sömürü araci olabilme kapasitesi varsa sermayenin gündemine girebilir.

Suyumuzu tarim için kullaniyoruz

Ülkemizin yenilenebilir yerüstü ve yeralti su potansiyeli ise yilda toplam 112 milyar metreküp civarindadir. Günümüzde bu suyun 43 milyar metreküpü kullanilabilmekle birlikte bunun 31 milyar metreküpü tarimda, 4,9 milyar metreküpü sanayide ve 7,1 milyar metreküpü de içme ve kullanma suyu olarak kullanilmaktadir. Görüldügü üzere kullanilabilir suyumuzun büyük bir kismi tarimsal sulamada kullanilmaktadir.

Yüzey sulama yöntemlerinde sulama randimani kanallardaki kayiplar ve buharlasma dahil verilen sudan bitkinin yararlanma orani yüzde 40 - 45 civarindadir. Yani, bitkinin ihtiyaci olan bin metreküp suyu verebilmek için 2 bin 500 metreküp suya ihtiyaç duyulmaktadir. Yüzey sulama yöntemi, arazide erozyona neden olmakta, fazla su kullaniminin yaninda verimli toprak katinin kaybedilmesine ve derine sizan sularla birlikte bitki besin maddelerinin kök bölgesinden asagiya yikanmasina yol açarak topragi verimsizlestirmektedir.

Damlama sulama tasarruf saglar

Fiili olarak sulanan 5,2 milyon hektarlik arazimizde yagmurlama ya da damla sulama yöntemlerinin kullanilmasi durumunda yaklasik 10 milyar metreküp su tasarrufu saglanacaktir ki bu da su anda kentlerimizde ve sana-yimizde kullanilan su miktarina yakindir. Akdeniz kusaginda yari kurak bir bölgede bulunan ülkemizde öncelikle yapilmasi gereken kullanilan sulama yöntemlerinin yeniden tesis edilmesidir. Oysa görülen o ki günümüzdeki su yönetimi anlayisi kaynaklarin özellestirilmesi, su fiyatlarinin yükseltilmesi gibi yanlis bir anlayistir.

Tarimda kullanilan suyun özellestirilerek, çiftçinin tarlasinin basina kontörlü su saati takilmasi, zaten ürününü maliyetinin altinda satmak zorunda kalan çiftçimizin tarimsal üretimi ve tarlasini terk etmesi, kentlere göç etmesi anlamina gelmektedir. Yeni göçler ise, yeni is-sizler, sömürülenler, istismar edilenler anlamina gelmektedir.

FAO'ya göre bir kisinin bir günlük gidasinin üretiminden islenerek masaya gelmesine kadar 2-5 ton su harcanmaktadir. Çiftçinin suya ulasamamasi, tüketicinin gidaya ulasamamasi anlamina gelmektedir.

Ziraat Mühendisleri Odasi olarak diyoruz ki su dogal kaynaktir ve insan hakkidir, rant araci degildir. Bu baglamda tarim sektöründe uygulanmasi gereken bagimsiz tarim politikalari gibi, en önemli dogal kaynagimiz olan su için çok uluslu firmalara ve suyun ticarilesmesi için çaba gösterenlere karsi bagimsiz su politikalari uygulanarak su kaynaklarimizin korunmasi gerekmektedir. Bu baglamda, demokratik kitle örgütlerinin önümüzdeki süreçte en temel görevi, suyun ticarilesmesine engel olmaktir.

Kentsel ve kirsal alanda yasayan tüm yurttaslarimizin, içme ve kullanma gereksinimlerini karsilayan, yüzyillardir dogada çaglayarak akan su önce bir dogal kaynak, sonra bir insan hakkidir. Suyu piyasaya açan her adim ise, açik bir insan hakki ihlalidir."

Yeralti sulari çekiliyor

Açiklamalarinda Kirklareli'deki su durumuna iliskin bilgilerde veren Kirklareli Ziraat Mühendisleri Odasi Baskani Erol Özkan, Trakya Bölgesi'nde yeralti sularin git gide çekildigini söyledi. Ergene havzasi civarindaki fabrikalarin yeralti sularini yalnizca kirletmekle kalmayip üretim içinde bu yeralti sularini kullandiklarini kaydeden Özkan, "Zaten kit olan kaynaklari kullaniyoruz. Bunlarda fabrikalar tarafindan yok ediliyor" dedi.

Istiranca Daglari'ndan gelen sularinda Istanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi'nin (ISKI) gündeminde oldugunu belirten Özkan, "ISKI, Kirklareli'nin suyunu Istanbul'un su ihtiyacini karsilamak için tasimak istiyor. Bunun için planlar yapiliyor. Istanbul'a su götürmesinler demiyoruz ama bu yapilacaksa Kirklareli'nin de su durumuna bakilarak yapilmali diyoruz" diye konustu.

Bu yilki yogun yagislar nedeniyle su konusunda bir sikinti olmayacagini ancak beklenenden fazla gerçeklesen yagislar nedeniyle yakin tarihlerde sel yasanan bölgeler oldugunu animsatan Özkan, bu yerlerde üretimi yapilan tarimsal ürünlerde verim düsüklügü beklendigini kaydetti.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol