"Yeni anayasa ve müfredat değişikliğine öncelik verilmelidir"

Eğitim Bir Sen ve Memur Sen Başkanı Selahattin Karanfiler 2015-2016 Eğitim Öğretim yılının 1. Kanaat Dönemi sonu dolayısıyla basın açıklamasında bulundu.
Karanfiler açıklamasında şunları kaydetti; ''2015-2016 eğitim-öğretim yılı birinci kanaat dönemi, angaryaya son verilerek nöbete ücret ödenmesi, sınav ücretlerindeki adaletsizliğin ortadan kaldırılması, 159 TL ek ödemeyle 4/C'li personele ilave artış sağlanması, YURTKUR'da fazla çalışma ücretinin yüzde 100 artırılması, akademisyenlere yükseköğretim tazminatının kazandırılması, takviye kurslarında görevlendirilen memur ve hizmetlilere fazla çalışma ücreti ödenmesi, 2005 yılından sonra göreve başlayan kamu görevlilerine 'ilave bir derece' verilmesi, Cuma namazı konusunda yaşanan mağduriyetin giderilmesi gibi sorunların çözüme kavuşturulması dolayısıyla eğitim çalışanları açısından ümit verici gelişmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur.
2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin sonuçlarıyla yüzleri gülen eğitim çalışanlarının ve eğitimin çözüm bekleyen diğer sorunlarının da bir an evvel gündeme alınması beklentilerine karşılık verilmelidir.
Yeni anayasa tartışmalarının belli bir olgunluk düzeyinde sürmesi, yarının hak ve özgürlüklere dayanarak güçlenen Türkiyesi adına bizi ümitlendirmektedir. Eş zamanlı olarak müfredat meselesinin de çözüme kavuşturulması, ümidimizi gerçekliğe dönüştürecektir.
Bu nedenle, sadece temel eğitimde değil, yükseköğretim de dahil, eğitim ve öğretimin her kademesinde demokrasilerde ve çoğulcu bir yapıda olmaması gereken ve gerçekte herhangi bir etki de oluşturmayan ideolojik endoktrinasyonun sona erdirilmesini amaçlayan çoğulcu düşünmeyi ve farklılıklara saygıyı, empatiyi hedefleyen bir müfredat değişikliği zorunludur.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbelerinin izlerini ve darbecilerin zihniyetini taşıyan hukuk sistemimiz ve mevzuatımız yeniden ele alınarak, darbe hukukuna ilişkin bütün izler silinmelidir. Antidemokratik süreçlerde ortaya çıkan mevzuatın ayıklanması işine bin an önce başlanmalıdır. Anayasadan başlanarak, bütün mevzuat insan onuru merkezli, demokratik ilkeleri önceleyen bir anlayışla yeniden düzenlenmeli, Türkiye, darbe anayasasıyla yönetilme ve darbeci zihniyetin sinsi hükümlerinin yer aldığı mevzuatla yol alma ayıbından ivedilikle kurtarılmalıdır.
Ülkemizde yıllardır kamusal alan yalanıyla kadınlara ve kız öğrencilere yönelik uygulanan kılık ve kıyafet dayatmaları, Eğitim-Bir-Sen'in çeşitli eylem ve etkinlikleri neticesinde kamuda çalışan kadınlara yönelik 'başı açık' dayatmasına son verilerek, kadının kamu hizmetine katılımında önemli bir eşik aşılmıştı.
Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik'te de yapılan değişiklikle öğrencilere kılık ve kıyafet dayatmasının kaldırılması son derece önemli bir adım olmuş ve bir yasak daha tarihe karışmıştır. Kamu personelini ilgilendiren çerçeve yönetmelikte de acilen değişiklikler yapılarak, sivil itaatsizlik gerekçelerimizden olan erkek kamu çalışanlarına da kılık ve kıyafet dayatmalarından vazgeçilmelidir.
Sendikamızın bu husustaki eylem kararına rağmen bazı vali ve kaymakamlarca eylem kararının hiçe sayılarak, serbest kıyafet eylemine uyan sendika üyelerinin, haklarında soruşturma boyutunu da aşan hakaretamiz uygulamalara maruz bırakılmalarını bir kez daha kınıyor; hukuk sınırları içinde sendikal hak ihlallerine gereken cevabı vereceğimizi ifade ediyoruz.
Şubat ayında 30 bin öğretmen ataması yapılması beklenmektedir. Ara dönemde 30 bin öğretmen ataması azımsanacak bir rakam olmamakla birlikte, öğretmen ihtiyacı dikkate alındığında bunun yeterli olmayacağı açıktır. Eğitim sistemindeki reformları kalıcı kılacak olan, okullarda boş ders kalmaması ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin olmasıdır. Bunun nedenle, öğretmen ataması, imkânlar zorlanarak ihtiyaç kalmayacak şekilde yapılmalıdır.
2010 yılında yapılan 18. Milli Eğitim Şûrası'nda sendikamızın teklifleri doğrultusunda yeni eğitim sistemine geçiş, Milli Güvenlik Dersi'nin kaldırılması, Kur'an-ı Kerim, Siyer ve Temel Dini Bilgiler derslerinin müfredata girmesi gibi önemli kararlar alınmış ve kısa sürede yapılan düzenlemelerle hayata geçirilmişti.
19. Milli Eğitim Şûrası'nda, alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması, ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin konulması, ortaokulda hafızlık eğitimi alacak öğrenciler için ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması ve ara verilen sürelerde öğrencilere dışarıdan sınav hakkı verilmesi, değerler eğitimine öğretim programlarında etkin bir şekilde sarmallık anlayışla yer verilmesi, öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi, öğretmenlere 4 yıla bir yıpranma payı verilmesi, Osmanlı Türkçesinin Anadolu İmam Hatip Liseleri ve Sosyal Bilimler Liselerinde zorunlu, diğerler liselerde ise seçmeli ders olarak okutulması, ortaokullarda 5, 6 ve 7. sınıflarda birer saat rehberlik dersinin konulması gibi önemli kararlar alınmıştır. Bu ve diğer kararlar bir an evvel hayata geçirilmelidir.
Ek ders esaslarında ücret dengesizliğine ve mağduriyete neden olan hükümler, daha fazla zaman yitirilmeden değiştirilmelidir.
Milli Eğitim Şûrası'nda sendikamızın sunduğu tekliflerden olan ve şûra genel kurulunca da kabul edilen okullara bütçe verilmesi kararı zaman kaybetmeksizin hayata geçirilmelidir.
2004 yılında kariyer basamaklarında yapılan yasal düzenleme, hedeflenen sonucu vermemiştir. Özellikle Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal kararının gereğinin yapılmaması, kariyer basamakları uygulamasındaki belirsizliğin sürmesine neden olmuştur.
Tezli yüksek lisans yapanların açtıkları on binlerce dava yerel mahkemelerde öğretmenlerin lehine sonuçlanmış, daha sonra ise Danıştay kararıyla öğretmenlerin aleyhine olacak şekilde reddedilmiştir. Yüz binlerce öğretmen mağdur olmuş ve bu durum hâlâ devam etmektedir. Bu sorun acilen çözüme kavuşturulmalıdır.
Avrupa'da sorgulanan ve bilimsel araştırma sonuçlarıyla da yüzyılın pedagojik yanlışı olarak nitelendirilen karma eğitim mecburiyetine son verilmelidir. 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu'nda yer alan, "Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır' ibaresi değiştirilmeli, karma eğitim dayatması yerine, demokratik, veliye ve öğrenciye seçme hakkı tanıyan bir düzenleme yapılmalıdır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde devam eden çatışmalar sebebiyle ara verilmek zorunda kalınan eğitim-öğretim faaliyetlerine bir an önce başlanmalıdır.
Güven ortamı tesis edilerek, öğretmenlerin görevlerinin başına dönmesi sağlanmalı, çatışmalar nedeniyle eğitim-öğretim hakkından mahrum kalan öğrenciler için telafi eğitimi verilmelidir. Özellikle 8 ve 12. sınıf öğrencilerine yönelik kapsamlı eğitimlere, süre gözetilmeksizin derhal başlanmalıdır.
Tatil, bilme, öğrenme sürecinin kesintiye uğraması değildir. Tatil sürecinde öğrenilenler, okulda kazanılanları tamamlayıcı nitelikte olur. Tatil yapmak, zihni, tembelliğin rehavetine bırakmak şeklinde anlaşılmamalıdır.
Özellikle genç dimağlar, zihnin yorulmayacağını, çalıştıkça genişleyeceğini, genişledikçe çalışacağını ve rahatlayacağını bilmelidir. Bu dinlenme aralıkları, yeni atılımların hazırlık aşamasına dönüştürülmelidir.
Başta öğretmenlerimiz olmak üzere, bütün eğitim çalışanlarını emeklerinden dolayı tebrik ediyor, 2015-2016 eğitim-öğretim yılının ikinci dönemine sorunsuz başlamak için, mevcut sorunların acilen çözülmesi gerektiğinin altını bir kere daha çiziyoruz.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol