"Yasada cambazlik yapildi"

TEMA Lüleburgaz gönüllüsü Hakan Dedeoglu, bir basin açiklamasi yayimlayarak Lüleburgaz-Çorlu ve Çerkezköy ekseninde yüzlercesi tekstil olmak üzere 1500 civarinda fabrika oldugunu ve bunlarin yeraltindan çekilen sularla üretim yaparak, atiklari da bir iç nehir olan Ergene ve kollarina biraktiklarini söyledi. Dedeoglu, su taskinlarini iyi anlayabilmek için Trakya Bölgesi'ni cografi olarak iyi tanimak gerektigini ifade ederek su cümlelere imza atti: Taskinlar sebebiyle tarim alanlarina kimyasallar karismaktadir
“Meriç, Tunca ve Arda nehirleri de Bulgaristan'dan doguyor. Özellikle Meriç, Türkiye-Yunanistan sinirini olusturarak, Ipsala bölgesinde birlestigi Ergene ile birlikte Ege'ye yani Saroz körfezine dökülüyor. Bölgede son üç gündür yagan yagmurlar sonucunda basta Lüleburgaz bölgesi olmak üzere Pehlivanköy, Ipsala ve Uzunköprü kesimlerindeki araziler su altinda kaldi. Bu gidisle kalmaya da devam edecek. Tam bu noktada Lüleburgaz'in Evrensekiz Beldesi’nden geçmekte olan Sogucak deresi tekrar tasti ve sonucunda beldede büyük zararlar yasandi! Tedbir alinmazsa verimli topraklar erozyon sebebiyle yok olacak! Ayni sorunu Karamusul ve Ovacik köylerimizin topraklari da yasamakta ve bundan zarar görmektedir. Bölgede her yil yasanan taskinlar sonucu binlerce dönüm tarim alani kimyasallarin da karistigi sularin altinda kalmakta ve tüm canlilar bundan zarar görmektedir. Trakya tarim topraklarinin verimliligi Türkiye ortalamasinin üstünde bir gelir kaynagi olusturmaktadir. Bu isin en kötüsü de olusmasi için binlerce yil gereken verimli üst tabaka topragimiz sel sulari ile tasinarak erozyona maruz kalmaktadir. Bölgede her yil ekilen bugday ilk zarari gören ürünümüz olup, ayçiçegi ve çeltik gibi ürünlerin ekimi için hazirlanan tarlalar ise en az yarim metre su altinda kalmaktadir. Tarim kesimindeki zarari ne yazik ki kimse hesaplayamiyor; bunun için en az iki üç hafta geçmesi gerekiyor, o da yeni bir yagmur yada kar yagmazsa!”
DSI’nin yillardir Ergene Havzasi’nda sürdürdügü çalismalarin yararinin çok oldugunu düsündügünü ifade eden Hakan Dedeoglu, bu çalismalarin genel planlama içinde daha yararli olabilmesi için hükümetin bu konudaki destegini arttirmasi ve sonucu itibariyla denetlenmesi gerekmektigini dile getirerek söyle devam etti:
Çevre suçu cezasi, yasaya girdi ama, yürürlüge girmedi
“Özellikle dikkat çekmek istedigim konu, bölgemizde bulunan yüzlerce fabrikanin kimyasal atiklarinin sel sularina karisacak olmasi ise yüksek bir olasiliktir. Trakya bölgesindeki 3 il valimizin gerekli mercileri görevlendirerek (Il Tarim- Çevre - Saglik müdürlükleri ) ortaya çikabilecek tehlikeyi önlemeye yönelik kararlar alinmasini saglamasi, bölgemiz açisindan çok yararli olacaktir. Aksi taktirde kimyasallar toprakta birikecek ve daha sonra yedigimiz sebze, meyve ve diger ürünlerle vücudumuza girecektir. Sonuç olarak; Yeni Türk Ceza Yasasi ile ilk kez ‘çevreye karsi suçlar’ ceza yasamiza girdi. Girdi girmesine de bir türlü yürürlüge giremedi. Yasanin 181. maddesinde ‘çevrenin çevreye zarar verecek sekilde, atik veya artiklari topraga, suya veya havaya kasten verilmesi’, 182. maddesinde de ‘Çevreye zarar verecek sekilde, atik veya artiklarin topraga, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olunmasi’ suç sayildi. Ancak; ardindan yasanin yürürlük maddesinde yapilan bir cambazlikla, yürürlüge girmesi de ertelendi. Topragina Sahip Çik!”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol