Her ne kadar 1990 yilinda Belediyeye KAKAVA SENLIKLERI’ne sahip çikmasini, bu senliklere KARAGÖZ KÜLTÜRÜ’nü de dahil etmesini önerenlerin içinde ve basinda gelmis isem de Yüksek Okullara konferansim nedeniyle notlarima, arsivime bakmam gerekmistir. Orada görmüsümdür ki baslangiçta Karagöz ile beraber olan bir takim insanlar sonradan Karagöz’e karsi çikmislardir. Neymis efendim, Karagöz Kipti, Karagöz Romanmis. Karagöz ile Kirklareli’ni böyle tanitmak yanlismis. Hadi camin sende. Tarihin yazdigini, tarihin yasadigi olayi kaldiracak halin mi var? Evet, kültürün soyu vardir fakat rengi yoktur. Ve ne yazik ki Kirklareli bu adamlari geçmiste bir takim yerlerde söz sahibi yapmis, onlarin agzina bakmistir. Ne derler, kilavuzu karga olanin bilmem nesi ne olur? Karagöz de bunlarin yaygarasindan sonra yalnizliga itilmistir.
Bir gerçegi iyi bilmek lazimdir. Kendi yörende bir kültürü uyutmak, öldürmek mümkündür. Ama Türk Gölge Oyunu’na adini vereni silip atmak mümkün degildir. Çünkü onu dünya tanimistir. Dünyanin bildigini sen bilmezsen ne olur? Hiçbir sey olmaz. Cehaletinle kalirsin. Cehaletin de kitabi yoktur. Sakalli Celal böyle söylemis, bu sözü ile meshur olmustur. Gerçek degil mi?
Insanin bilgiden kaçmasi, kültüre yabanci kalmasi kadar korkunç bir sey olamaz. Çünkü kültürellesmek, bilgilenmek uygarlik demektir. Atatürk tarikattan söz eden yobaz bir Milletvekiline, “Hocam, nocam dünyada tekbir tarikat vardir o da uygarliktir (Medeniyettir). Ondan kaçilmaz “demistir”.
Hep söylüyor ve yaziyoruz. Kirklareli köfte ekmekle kalkinamaz, bir yere gidemez. Birileri Kirklareli’ni uyutuyor. Kirklareli Karaagaçlar gibi ayakta bitiyor. Kirklareli’ni yönetenlerin bir sey olmaya karar vermeleri gerekir. Bu karari verecek olanlar Kirklareli’nin seçilmisleridir, aydinlaridir. Bu baglamda Kirklareli’ni aklin hükmü altina almak lazimdir.
Kirklareli ne alir, ne satar? Kirklareli’ni ne simgeler? Büyük Salkimli Üzümleri mi? O, geçmisteydi. Bagciligi geçmiste kaldi. Bademleri mahalle adi oldu. Karagözü kenarda birakildi. Hardaliyesi hikaye oldu. Kakava eglenceleri dügün senligine döndü. Oysa Kirklareli geçmiste sarap, raki, sirke, hardaliye yapip satardi. Kepek, kasar peyniri, badem ihraç ederdi. Buraya disardan gelenler kasaplardan et, bakkallardan peynir alip gederlerdi. Yetkililer, ilgililer Kirklareli’nin simdi ne alip ne sattigini bir açiklasalar, ne iyi olur. Bizim gibi disaridan gazel okuyanlar sesini kesmis olurlar.
Yabancilarin “Sahipsiz Kalmis” dedikleri bu yeri, Kirklareli’ni sahiplenmek, Kurtarici’yi disaridan aramamak gerekir. Kirklareli kendini kurtaracak, kendi imkanlari ile kalkinacak potansiyele (gizli güce) sahiptir. Kirklareli’nde beyin, akil vardir, ancak eylem, hareket yoktur. Günlük yasami dedikodu ile geçen bir yerde ekonomik baglamda kurtulmayi, toplumsal çürümeyi konusup tartismak lazimdir. Kirklareli Hareketi Dernegi iyi bir baslangiç yapmistir. Kirklareli‘ni konusmanin, tartismanin yolunu açmistir. Ancak simdilerde AYDINLANMA HAREKETI’ne, kültürel etkinliklere öncelik vermistir.
Anlattiklarimizi, yazdiklarimizi özetlemek gerkirse Kirklareli’ni disarda cazip kilan, ilgi uyandiran, ses getiren neyse onu bulup ortaya koymamiz gerekir. Bilmem anlatabildik mi? Karagöz’e bos verirseniz sonunda Hacivat olursunuz. Karagöz’ün halk, Hacivat’in halkin uzaginda kaval okuyan okuma tipi oldugunu unutmamak gerekir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol