YER GÖK DILENCI

Yer gök, dag tas, ova bayir, dere tepe dilenci.
Günlerden cumartesi.
Hafiften çisentili bir hava.
Fatih, Itfaiye duraginda otobüsten indim. Yirmi adim kadar yürüdüm. Üç dört basamakli bir yerden inecegim.
Tahmin ettiginiz kilikta kiyafette, dolgunca, yüzü rolünden dolayi hafif solgunca bir bayan, "Allah rizasi için bir mendil alir misiniz!.." gibi bir seyler mirildaniyor.
Birkaç yil önceleri bunlar hakkinda degisik düsünüyordum, tipki sizin gibi.
"Dilenecegine, bir emek veriyor, bir is yapiyor. Iyisi mi mendil almadan geçmeyeyim!" diyordum içimden. Mutlaka almaya gayret ediyordum.
Zaten dünya benim gibi aptallarin yüzüsuyu hörmetine yankiç yankiç yürüyor.
Sonradan sonraya anladim, bunun, bu hareketin, dilenciligin, olagan dilenciligin degisik bir biçimi oldugunu. Bu da dilenciligin bir çesitlemesiymis meger.
Yutmaz oldum o numarayi. Almaz oldum kagit mendili.
Otuz kirk adim yürüdüm.
Hava çisentili hafiften.
Yolun sol yanina geçtim. Horhor dogrultusunda asagi dogru yürüyorum.
Duvar dibinde bir kadin, sarmis sarmalamis kendini, sirtini duvara vermis, oturuyor.
Kucaginda bir kiz kizani, birbuçuk iki yaslarinda.
Evladin agzina kasikla bir sey veriyor.
Evlat, rolünün bilincinde midir bilmem, öylesine, gözleri bende, kasik agzinda.
Hava usuldan çiseliyor.
Kadin, dikmis gözlerini bana bakiyor.
Yürüyorum.
Onbes yirmi adim kadar gittim gitmedim.
Set üstünde bir adam oturuyor. Sag bacagindaki pantolon paçasi dizden yukari kivrilmis. Bacak morarmis, sismis.
Anladiniz.
Içim acidi, buruldu, burkuldu. Yürüyüp gittim.
Aksaray Yer alti Çarsisi'nin kapisi karsisinda HALKODER-AKEME'ye vardim.
Görüsecegimi görüstüm, alacagimi aldim, verecegimi verdim, aklimdakini dillendirdim, gönlümdekini paylastim. Çiktim. Adini bilemedigim camiyin bahçesine yöneldim, kestirmeden geçmek için.
Kapida bir dilenci. "Allah rizasi için. Allah ne muradin varsa. Allah!.."
Dönüp, "Benim için dua edecegine, o ki Allah senin sözünü tamama aliyor, kendin için dua et te seni bu zulümden, su kötü durumdan kurtarsin!" demek geliyor insanin içinden.
Dilenciyle kötü olmak var. Veya, dilencinin disinda birileriyle.
Cami bahçesine girdim. Yürüyorum.
Cami içinden çikanlar var. Kapiyin iki yaninda iki üç kadin, çikanlara dua ediyorlar.
Oysa adamlar namaz kilmaktan çikiyor. Dualarini ilk agizdan yapmislardir.
Kendileri ve sevdikleri, çoluk çocuklari için Tanridan güzellikler dilemekti zaten isleri ve amaçlari. Yani, Tanri, adamlari ilk agizdan duymazdan geldi de, meramlarini anlamadi da dilencilerin agzina bakip mi is yapacak! Hasa!..
Camiyin öbür kapisindan çikacagim, sol yanimdan bir ses "Allah ne muradin varsa."
Içinden ne söyler, bilemem.
Yürüdüm.
Pertevniyal lisesinin önünden üst geçide dogru.
Üst geçidin ayagina döndüm.
Sag yanimdan bir ses "Allah!..."
Yürüdüm. Merdivenin üst ucuna vardim. Sol yanimdan bir ses. Anladiniz!
Soluma dönüp yürüyüsümü sürdürdüm. Geçidin ortasindayim. Sagimdan bir ses.
Yürüdüm.
Öbür uca vardim. Sag yanimdan bir ses. O, bildik dua.
Merdivene ulastim. Inise geçtim. Sol yanimda yine o bildik dua.
Abartmiyorum.
Kendi kendime bir endise yasadim. Yanimda bir resim makinem olsaydi da, ikiser üçer, birer, yarimsar dakika arayla tebelles oldugum dilencileri resimleyebilseydim. Ve, bunun artik bu ülkede bir sektör oldugunu resimlerle belgeleseydim.
Ya!..

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol