"Katılımcı Kent Yönetimi"
Gerçek işleviyle kent konseyleri, kent meclisleri gibi yönetime katılımı mümkün kılacak mekanizmaların oluşmaması ve yeterince etkin olmaması nedeniyle, halkın kent yönetimine katılımının gerçekleştiği söylenemez. Kentlilerin karar alma süreçlerinde yer almaması, bu süreçlerin yerel yönetim veya merkezi yönetimin bir görevi gibi algılanması, daha da ileri giderek oylarını kendi güncel çıkarları için sadece seçimden seçime kullanabileceği bir silah olarak görmesi ve bu yapının da siyasi erk tarafından teşvik edilmesi katılımcı yaklaşımı ortadan kaldırmaktadır.
Halk, yerel yönetimlerin kendi yönetimi olduğunu benimsemeli ya da benimsetilmelidir. Meclis toplantıları halka açık olmalı ve kararları duyurulmalı, encümen kararları hakkında bilgi verilmeli, plan-proje-program-bütçe konularında halk sürekli bilgilendirilmelidir. Tüm kentsel karar üretme süreçlerinden en yaygın katılım mekanizmalarının sağlanması amaçlanmalıdır. Emek-meslek örgütleri, demokratik toplum örgütleri karar ve yürütme organlarında yer almalıdır. Var olan bu yapıların yanı sıra 'kent konseyleri', 'kent meclisleri' ve 'mahalle komiteleri' gibi halkın yerel yönetim faaliyetlerine ve karar alma süreçlerine doğrudan katılım olanaklarını sağlayacak yeni organlar tanımlanmalı ve oluşturulmalıdır.
Demokratikleşmenin başlangıcı olması gereken yerel yönetimler halkın katılımına, taleplerine, denetimlerine yol gösterici olmalıdır. Bunun için; halkla ilişkiler birimleri, danışma büroları, araçları, e-belediye, yazılı dokümanlar (plan, program, bütçe,kent rehberi vb.) ile bireysel başvuru, katılım hakkı, mahalle toplantıları, danışma kurulları vb. organizasyonları sağlamak yerel yönetimlerin benimseyeceği diğer politikalar olmalıdır.
Alınan kararlar, günlük çözümleri olduğu kadar geleceği de ilgilendirir. Halkın, bu kararların alınmasına ve uygulanmasına doğrudan müdahil olması, yerel yönetimlerle birlikte ülke demokrasisini geliştirecektir.
"Etkin Kentsel Hizmet Üretimi"
5393 ayılı 'Belediye Yasası'na göre belediyeler; 'belediyenin ve belde sakinlerinin yerel ve ortak nitelikteki gereksinimlerini karşılamak üzere' kurulmuşlardır. Bu hizmetlerin hayata geçirilmesinde, "yerellik" ve "yerindelik" temel bir politika olarak algılanmak durumundadır. Kentsel hizmetlerde, kentteki hizmetlerin üretilmesi ve paylaşılmasında; kentte yaşayan insanlara bu hizmetlerin eşit sunulması bir çıkış noktası olmalıdır.
Bütün bu hizmetlerin yerine getirilmesi sürecinde; eylem programlı bir parasal kaynak oluşum ve kullanımını gözetmek, önceliklerin belirlenmesinde kamusal yararı ön planda tutmak, çağdaş tekniklerin kullanıldığı kalıcı alt yapı elemanlarını yeğlemek, özetle; iyi bir yaşam kalitesine sahip olan, katılımcı, dışlanmayan bir kentli yaratmayı hedef almak, ketsel hizmet üretmede temel politika olmalıdır.
'TÜKETİCİ YASASI'IDAKİ GELİŞMELER
Bu günlerde parlamentomuz, tabiri caiz ise bir halk deyimiyle tam bir 'kayıkçı kavgası' niteliğindeki tartışmalarla 'Tüketici Yasası'nı görüşmekle meşgul. Genellikle bankalar ile tüketiciler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi konusunda yapılan bu tartışmalara tanık değiliz ama, diyalogların nasıl cereyan ettiğini tahmin edebiliyoruz.
Örneğin; banka yetkililerinin;
-Başta siyasiler olmak üzere hizmet ve finans kuruluşlarının bu halkı soyup soğana çevirdiği bir vakıa olan bu ülkede, biz bankaların sadece parasal alandaki sömürümüz neden bu kadar dikkati çekiyor?
-Bir kısım politikacılar, üst bürokratlar, sermayedarların ya da onların himayesinde kullanılan batık kredilerin telafisini biz nereden sağlayacağız?
-Neredeyse bir çok devlet kuruluşu kadar personel-finans kapasitesi olan ve gün geçtikçe de büyüyen, büyüdükçe semiren biz bankaların her türlü harcamalarını nereden karşılayacağız? Vb. sorularına karşılık, yasa hazırlayan ve çıkaran parlamentoda grubu bulunan parti yetkililerinin ise;
-Sizi anlıyor, anlamaya çalışıyor hatta, hakta veriyoruz ama, sevgili vatandaşlarımızı fazla incitmeyin, bunalıma sokmayın ve de bıçağı kemiğe kadar dayamayın, yanıtlarını duyar gibiyiz.
Bu kanıya nereden sahip olduğumuzu merak ederseniz eğer, meclis görüşmelerine ilişkin son günlerde ulusal medyaya yansımış tartışmalara bakabilirsiniz.
Örneğin; Yargıtay'ca, yasal olmadığı kararı verilen bankaların onlarca haksız gelir kaleminden kredilerin erken ödenmesi cezası, kart kullanım bedeli, ekspertiz ücreti, dosya masrafı vb. 1-2 puan düşürülmesinin tüketiciye müjde olarak verilmesi bunu göstermiyor mu? Zaten, 60'ın üzerinde olan faiz dışı gelirleri, tüketici lehine değiştirdiğimiz maddeler karşılığında yeni yasa ile 30'dan 60'a yükseltmek zorunda kaldık, derken bize 'kırk katır mı, kırk satır mı' istiyordunuz' demek istemiyorlar mı?
Bu anlayışla çıkarılacak yeni yasadan biz mutlu olmayacağız, ya siz?
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim.
Palmiye yayınları olarak gazeteci yazar şair arkadaşlarımıza bir imkân sunuyoruz. Destekli yayıncılık kapsamında yazılarınızı kitaba dönüştürebiliriz. Siz yazın biz basalım yayınlayalım. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen iletişime geçiniz. İletişim bilgilerimiz: bilgi@palmiyeyayinlari.com https://www.facebook.com/palmiyeyayinlari Tel: 0555 2915061-0539 3602045