İktidar ve muhalefete mensup (istisnalar hariç) birçok yerel yönetim anlayışı, seçimler arifesinde verdiği sözler ile uygulamaları ne yazık ki aynı olmuyor. Bu nedenle, (muhalefet biraz daha haklı görünse de) seçimi kaybedenlerin ‘biz olsaydık böyle yapmazdık’ ile başlayan eleştirileri hiçbir anlam taşımıyor.
Bu tür ikileme düşen belediye yönetimlerine çağrımızdır; elbette, çoğunluğun oyu ile geldiniz ama, halkın beklentilerine kulak vererek ya, adaylık durumunuzda verilen sözlerle yaptıklarınızı karşılaştırarak ‘nerede yanlış yaptığınızı’ düşününüz, ya da, bir sonraki seçim döneminde özeleştiri yaparak siyaseti bırakınız.
Haktan, adaletten, eşitlikten, demokrasiden nasibini almamış ya da, bütün bunları bireysel ve yandaş gruplar lehine kullanan genel yönetimlerin tek panzehiri vardır ve de bu ‘yerel yönetimlerdir. İbni Haldun’un söylediği gibi, ‘Bir Toplumun Çöküş Alametleri’ndeki şu söylenenler;
“1. Dayanışmanın yok olması,
2. Üretimin zayıflaması,
3. Tüketim çılgınlığı,
4. Vergilerin artması,
5. Liyakatın dikkate alınmaması,
6. Adaletsizliğin yaygınlaşması,
7. Umutların kırılması,
8. Göçün hızlanması,
9. İblisane bir gurur ve kibir,
10. Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık.
Ve, en kötüsü de, her şey normalmiş gibi, bütün bunları görmezden gelen ve kabullenen bir topluluğun olması.”
Söylenmiş bütün bu niteliklerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Yoksa, toplumları içten içe çürüten olumsuzluklarla baş edemeyiz.
Asli konularımıza dönersek; kamu yararına hizmet veren derneğimiz Tüketici Hakları Derneği genel merkezimiz, insan sağlığını yakından ilgilendiren ve yaşamımızda sıkça kullanılan kimyasal maddelerin insan ve çevre sağlığına etkilerini inceleyen bir tebliğ yayınlamıştır. Bilgilenmeniz ve yararlanmanız amacıyla sizlerle paylaşıyorum.
1. İNSAN YAŞAMINDA KULLANILAN
KİMYASALLARIN İNSAN VE ÇEVRE
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Günümüzde, insan yaşamının hemen her alanında yeri olan kimyasal ürünler, bir taraftan yaşamı kolaylaştırırken, diğer taraftan da çevre ve sağlık için büyük tehlikeler oluşturmaktadır.
Tarımsal ürünlerde, gıdada, giysi ve diğer tekstil ürünlerinde, mobilyada, çocuk oyuncaklarında, kırtasiye malzemelerinde, kişisel bakım ve temizlik ürünlerinde kullanılan kimyasalların sağlık ve çevre üzerindeki etkilerine ilişkin bir çok araştırma yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda söz konusu ürünlerde kullanılan kimyasalların sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin birçok bulgu görülmüştür.
Kimyasal maddelerin ağız, deri ve solunum yoluyla insan yaşamı üzerinde akut (ani) ve kronik ( yavaş) etkilere neden olduğu görülmüş ve saptanmıştır.
Kimyasal maddelerin doğrudan ürünlerde kullanımının yarattığı sağlık etkilerinin yanı sıra, gıdalardaki ve sulardaki bulaşanlar ile de dolaylı olarak sağlık üzerinde olumsuz etkileri görülmektedir.
Bildiride, gıdalar, tekstil ürünleri, kozmetikler ve kişisel bakım ürünlerinde, deterjanlar ve evlerde kullanılan kimyasalların tehlikeleri anlatıldı. Deterjanların yarattığı tehlikeler ile sağlık üzerindeki etkileri anlatıldı. Ayrıca, kırtasiye ürünleri, çocuk oyuncakları, çocuk kullanım ve bakım ürünleri, ayakkabılar ve mobilyalarda kullanılan kimyasallara ve etkilerine değinildi.
Kimyasal ürünler alanında AB ve Türkiye’de uygulanan yasal mevzuata değinildi ve karşılaştırma yapıldı. AB ülkelerinde kimyasal maddelerin kaydı, değerlendirilmesi, izni ve kısıtlanmalarını öngören ve kısa adı REACH olan Tüzüğün hangi hükümleri içerdiği vurgulandı. Türkiye’de ise kimyasal maddelerin kullanıldığı alanlarla ilgili olarak görevli olan kamu kuruluşlarının yaptığı yasal düzenlemeler sıralandı.
Bildiride, kimyasal maddelerin yarattığı sorunlar ve tehlikelere karşı çözüm önerileri ortaya konuldu.
(Not: Detaylı bilgi, KMO ve THD web sitelerinden alınabilir)
GIDALARIMIZDAKİ KİMYASALLAR
VE TEHLİKELERİ TARIM İLAÇLARI
(PESTİSİTLER)
Tarım ilaçları, diğer adıyla pestisitler; insektisid (böcek öldürücüler), akarasid (Kene öldürücü), apisid (yaprak biti öldürücü), herbisid ( yabani ot öldürücü), fungusid (küf-mantar öldürücü), rodentisid (fare ve kemirgen öldürücü) şeklinde sınıflandırılan kimyasal maddelerdir. Pestisitler insanlar ve hayvanlar için potansiyel toksik (zehirli) maddelerdir. Pestisitler sadece hedef organizmaları öldürmez, omurgalı ve omurgasız diğer canlıları da etkiler. Pestisitlerin zararlı etkileri pestisitin çeşidine, formülasyonun tipine, uygulama şekline ve tarımsal arazinin çeşidine bağlı olarak değişir [1].
Pestisitler arsenikli, civalı, boratlı, florürlü, kükürtlü, azotlu, fosforlu bileşiklerden ve kimyasallardan oluşmaktadır. Pestisitlerin tarımsal ürünler üzerindeki kalıntıları nedeniyle insan sağlığı tehlike altındadır. Bununla birlikte, pestisitlerin toprak, su ve hava yoluyla başta insanlar olmak üzere çiftlik hayvanlarına, bal arılarına, kuşlara, balıklara, yaban hayvanlarına ve yararlı böceklere olumsuz etkileri bulunmaktadır. Pestisitlerin sulara karışması nedeniyle de içtiğimiz sulardan dolayı sağlığımızın risk altında bulunması olasılığı vardır.Diğer taraftan, etini yediğimiz, sütünü içtiğimiz hayvanların yedikleri yem ve içtikleri sular nedeniyle hem doğrudan çiftlik hayvanlarının hem de dolaylı olarak insanların sağlığı risk altındadır [1],[2]. Kısaca, tarımsal ilaçlar (pestisitler) insan yaşamı üzerinde ağız, deri ve solunum yoluyla olumsuz etkilere neden olmaktadır [1],[2].
Zirai mücadele ilaçları (tarım ilaçları-pestisitler) içerisindeki zehirli kimyasallar insan vücuduna deri, ağız ve solunum yolu ile girerler. Bu zehirli maddelerin miktarı, vücuda giriş şekli, etkiledikleri organ ve etkileyiş biçimleri ile ilacın kullanım dozuna bağlı olarak zehirlenme yaparlar. İnsan vücuduna giren tarımsal ilaçlar akut (ani) ve kronik (yavaş) zehirlenmelere, alerjik ve kanserojenik etkilere neden olmaktadır [6].
Amerikan Ulusal Bilim Akademisinin verilerine göre, laboratuar hayvanları üzerinde yapılan testlerde böcek ilaçlarının yüzde 30’unun, yabani ot ilaçlarının yüzde 50’sinin ve mantar ilaçlarının yüzde 90’nının kanser oluşumuna yol açtığı gösterilmiştir [2].
Yapılan araştırmalarda, doğumdan önce, ev ve bahçede yoğun miktarda böcek ilacı kullanılan evlerde doğan çocuklarda lösemi hastalığının 7-8 kat daha fazla olduğu görülmüştür [2].
Uçan böceklerin imhası için kullanılan DDVP (dichlorvos) buharlarının kanser riskini 10 kat artırdığı ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından açıklanmıştır [2].
Hayvan yemlerinde bulunabilecek DDT, dieldrin, heptaklor vb. ilaç kalıntıları, tereyağı, dondurma tam yağlı süt ve peynir gibi ürünlerde rastlanabilmektedir. Örneğin, süt hayvanlarına verilen sülfatlı ilaçların kalıntısı olan sulfamethazino adlı kanserojen maddeye bazı süt örneklerinde rastlanmıştır [2].
1993 yılında kadınlar üzerinde yapılan bir çalışmada, kadınların kanlarında görülen DDT kalıntılarının,
1970 yılında yapılan çalışmaya göre 4 kat daha fazla meme kanseri riski taşıdığı ortaya çıkmıştır [2].
Amerikan Kanser Derneği tarafından beyin, böbrek, mesane, prostat, kan ve non-hodpkin Lenf kanseri gibi kanser türlerinde 1950 yılında dört kişiden birinde rastlanırken, bu rakamın 2010’lu yıllarda her üç kişiden bir kişiye yükselmiş olduğu belirtilmektedir [2].
Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre, her yıl 30 milyondan fazla insan tarım kimyasallarından zehirleniyor. Yalnızca, tarımla uğraşan 80 bin dolayında çiftçi yaşamını akut (ani zehirlenmeler) etkiyle kaybediyor. Kronik etkiye maruz kalan tüketici sayısının da 1 milyar dolayında olabileceği belirtiliyor [5].
Tarım ilaçlarının (pestisitler) neden olabileceği diğer olumsuz etkiler şunlardır: sinir ve bağışıklık sistemi bozuklukları, karaciğer zedelenmesi, davranış bozuklukları, kansızlık. Uzun dönemlerde ise insanlarda alerji, migren, astım, egzema, erken doğum, doğuştan şekil bozuklukları.
(Not: Detaylı bilgi, KMO ve THD web sitelerinden alınabilir)
Sorunsuz ve sağlıklı bir
yaşam dilerim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol