YEREL YÖNETİMLER

"Kamu Yararı Odaklı Demokratik Kent Planlaması"
Kent planlaması, fiziksel çevreyi olduğu kadar sosyal ve ekonomik ilişkileri de şekillendirmektedir.
Planlama; her türlü fiziksel yapı, doğal engel ve eşik bilgilerini inceleyen, kültürel ve doğal değerlerin korunarak sonraki nesillere aktarılmasını amaçlamalıdır. Nüfus gelişiminin ve demografik kestirimlerin ışığında, kentteki tüm sosyal yapıları dikkate alan, iktisadi faaliyetleri inceleyen ve istihdam olanaklarının arttırılmasını hedeflemesi gerekir. Her türlü afet riskine karşı sakıncalı alanlarda gerekli önlemlerin alınmasını hedefleyen ve kamu yararını her daim merkeze alan ilkeler doğrultusunda yapılmalıdır.
Bu doğrultuda; planlama başta olmak üzere, kentleşme, konut, çevre ve uygulama alanlarına ilişkin düzenleyici yasal ve hukuksal sistem tümüyle gözden geçirilerek yeniden düzenlenmelidir. Planlama mevzuatındaki dağınıklığa ve yetki karmaşasına son verilmelidir. Özelleştirme ve rant odaklı parçacı planlama anlayışı yerine katılımcı, şeffaf, bütüncül planlama anlayışını geliştirecek yasal düzenleme ve kurumsal yapılanma gecikmeksizin hayata geçirilmelidir.
Yol, otopark, okul, elektrik, su, sağlık ocağı, park, yeşil alan, oyun alanı, spor tesisleri vb. sosyal donatı ve teknik alt yapı alanlarının, mevcut durum ve nüfus tahminleri göz önüne alınarak planlanması esas alınmalıdır.
Kentlerimiz için yapılan imar planlarında yalnız rant amaçlı, binlerce noktasal ve bölgesel ölçekte imar planı değişikliği yapıldığı için düzensiz kentsel alanlar yapılmıştır. Kamu yararı dışında özellikle kişisel ranta dönük plan değişiklikleri yapılmamalı, plan bütünlüğünün korunmasına özen gösterilmelidir. Sağlıklı ve uyumlu gelişen, kültürel ve doğal değerleri korunan kentlerin yaratılması için toplumun ve ilgili meslek odalarının da görüşü alınmalı, sonuçları tartışmaya açılmalıdır.
Planlamada kararlar birbirini tamamlayıcı olmalıdır. Amaçlar, hedefler ve kaynaklar arasında bağ kurulup, değişen gereksinme, hizmet ve kaynaklarla stratejilerin yeniden belirlenmesi sağlanmalıdır. Uzun erimli ve kapsamlı planlama anlayışına yeniden dönülmelidir.
"Sağlıklı Çevre"
Doğal çevrenin korunması ve kamu yararına değerlendirilmesi, yerel yönetimlerin görev ve sorumlulukları arasındadır. Yerel yönetimler, kent ortamında oluşan katı ve sıvı atıkları sadece başka alanlara taşıyarak, çevre sorunlarına köklü çözümler üretemezler.
Katı ve sıvı atıkların göl ve nehirlere boşaltılması, atıkların yakılması gibi geçici, kısa dönemli önlemler ve yaklaşımlar terk edilmelidir.
Kent ve kırsalın doğal kaynaklarını ve biyolojik çeşitliliklerini korumak, zenginleştirmek ve herkes için erişilebilir kılmak temel politika olmalıdır.
Su potansiyeli, toprak veri tabanı ve haritaları esas alınarak, çevre öncelikli kalkınma ilkesi doğrultusunda toprağın niteliği, arazinin yeteneği ve diğer arazi özellikleri gözetilerek uygun kullanım şekilleri belirlenmelidir. Bu doğrultuda mutlak tarım arazileri ile diğer verimli araziler asla tarımsal amaç dışında kullanılmamalıdır.
Suyun her türlü kirlenmeden arındırılarak kaynağından çıktığı gibi en sağlıklı ve ekonomik biçimde insanlara ulaştırılması için; sonraki yılların ihtiyacı da hesaplanarak plan ve projeler geliştirilmeli, büyük kentlerde olduğu gibi, kentte yaşayanlar paketlenmiş sulara mahkum edilmemelidir.
Su kirliliği yanında, hava kirliliği, gürültü kirliliği, görsel kirlilik gibi sorunların çözüldüğü ve toplumsal yaşamı kolaylaştırmak amacıyla kentsel altyapı çalışmalarının etkili ve verimli yapıldığı bir çevre yönetimi oluşturulmalıdır.
NUR TOPU GİBİ BİR TÜKETİCİ YASAMIZ DOĞMAK ÜZERE
Birçok konuda ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalan, yeni ekonomik, sosyal ve siyasal yapılanmalar için zorunlu hale geldiği halde; haftalardır, aylardır hatta birkaç yıldır değiştirilmesi gereken 'Tüketici Yasası' nihayet çıkmak üzere.
Ama, biz tüketiciler ve onların örgütleri böyle olsun istememiştik!.. Başka konularda muhataplarına sorulmuyor, danışılmıyor ya da düşünceleri alınmıyor ama, herkesin birer tüketici olduğunu düşünürsek hiç olmazsa 'bu konuda bir mutabakat aranır' diye umuyorduk. Olmadı, olamadı. Sayın Cumhurbaşkanı imzaladıktan sonra, 'yandı gülüm keten helva'. Tüketici dernekleri olarak ve son bir umut için, sayın Cumhurbaşkanı'ndan yasayı bu haliyle imzalamaması için talepte bulunduk.
Sanıyorum haftaya kadar birer tüketici olarak kaderimiz belli olur. Bekleyeceğiz, göreceğiz.    
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol