Her yurttaşımızın, birer tüketici niteliği ile eseri ölçüde de olsa sorumluluklarından söz ettik. Gönül isterdi ki, yaşamla ilgili doğrudan ya da dolaylı olarak tüm ilişkilerin, tam demokratik bir ülkeye özgü nesnel koşullar altında bilinçli bir tüketici olarak haklarımızın sahibi olalım. Böyle bir ütopyada, ne tüketici haklarını ihlal edenler, ne de adaleti sağlamaktan sorumlu kamusal güçlere gereksinim olacaktır. Şimdilik kaydıyla, hayal ettiğimiz toplumsal düzene kavuşmak için daha çok çalışmalıyız çoook…
Ama, düzen değişikliği kolay olmuyor. Hatta, bu konuda bir devlet büyüğünün söylediği gibi, 'kanlı mı, kansız mı?) vb. sorularla karşılaşılabiliyor.
'Hem kansız olsun, hem de hemen olsun' beklentisi bir hayalden ibaret. Hiçbir kimse, zümre, oligarşinin gönül rızası ile tekelinde bulundurduğu hakları sahiplerine devretmesi görülmemiş ve de düşünülmemiştir.
'Kanlı da olsa, hemen olsun' talebi, kabul edilemeyecek kadar 'insanlık dışı' bence. Vücudumuzdaki parazitler bile, bulup etkisiz hale getirinceye kadar kanımızı emmiyorlar mı? Onun için, özlemini duyduğumuz, çağımızın modern ve demokratik bir toplumu haline gelinceye kadar ama, bu yoldaki mücadeleye ara vermeden çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.
Esasen, barış içinde mutlu bir toplum olma yolundaki adalet, hem de 4 alandaki adalet gereksinimi ve kazanımı, bize çok şey kazandıracaktır. Çalışmalara, demokratik talepler olarak buralardan başlasak hiç fena olmaz.
Örneğin; insanlığın geleceğini yakından ilgilendiren 'iklim ve ekolojik adalet', üretimden eşit pay alma konusunda 'iktisadi adalet', bizimle ilgili konularda söz, yetki ve karar süreçlerine 'katılım adaleti' ve de en önemlisi ülkemizde, hatta dünyada barış içinde ve kardeşçe yaşam için herkesin anayasal yurttaşlık haklarına sahip olabileceği 'kimlik adaleti' üzerine biraz empati yapsak ne güzel olurdu.
Bu konular, gerçekten konuşulması, düşünülmesi, hatta artık tartışılması gereken yaşamsal öneme sahip konular olarak önümüzde duruyor.
Ama, ben yine çoğu zaman, insan hakları ile birbiri içinde değerlendirilen tüketici hakları konusuna dönerek, bu konudaki kamusal sorumluluklardan bahsedeceğim.
Dedik ya; nasıl ki, ezen yoksa ezilenin de, sömüren yoksa sömürülenin de, aldatan-kandıran-soyan yoksa mağdurların da, dünyada sınırlar yoksa ulusların savaşları da olmayacağı gibi, hak-adalet ve barış öncelikli tam demokratik yönetimler varsa, bütün bu olumsuzlukların hiç biri olmayacağı bir realitedir.
Büyük açıdan bakıldığında hal böyle iken; basit, çok basit bir tüketici hakkının öyle veya böyle, şahıs, şirket, firma, kurum ya da kuruluş her kimse tarafından gasp edilmesine karşın, iadesine yönelik o kadar çok dolambaçlı, engebeli, dikenli, mayınlı yollar vardır ki bazen aklımız almıyor.
Küresel ve ulusal hak gasplarının yanında mini minnacık boyuta sahip bu hak ve adalet talebi önündeki, neredeyse aşılması oldukça zorlu engellerin ne yazık ki büyük bir bölümü kamusal yetki ve sorumluluk bölgesi içinde yer almaktadır.
Bunlara birkaç örnek vererek bugünlük yazıyı tamamlayacağım.
" Üç kuruşluk bir hak gaspınızın iadesi için hukuk mücadelesi karşısında kaç para, kaç gün-ay-yıl, ne kadar emek-moral-saygınlık kaybedeceğinizi biliyor musunuz?
" 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' ya da, yerel ve genel seçimleri düşünerek, 'oy kaybına uğrar mıyım acaba' anlayışlarıyla 'organize işler bunlar' türündeki soygun çetelerine göz yuman yerel ve genel yönetim davranışlarına tanık oldunuz mu?
" Şikayet üzerine, suçüstü yakalanmalarına karşın, mahkemeye bile çıkarılmadan hemen ilk sorgulama sonrası salıverilen bazı şirket elemanlarını gördünüz mü?
" Vatandaşın aldatılmasına, kandırılmasına, soyulmasına aracılık yapan, vesile olan ya da ortak olan etkili ve yetkili bazı kamu görevlilerini biliyor musunuz?
Hani, insanın aklına 'baklava çalan çocuklar', 'parasız ve kaliteli eğitim isteyen öğrenciler', 'sosyal güvence, insanca bir yaşam için ekonomik talepleri olan emekçiler', 'mesleğine, onuruna ve geleceğine sahip çıkan mühendis ve mimarlar' için kapı duvar olan devletin nerede olduğu sorusu ve bunu da herkesin bildiği geliyor.
Saygılarımla… İyi haftalar…
Karaumur Caddesi Coştur İş Merkezi Kat: 3 No: 68 KIRKLARELİ
Tel: 0288 2141182 Faks: 0288 2147006
GSM: 0532 4752460
e-mail: huseyinkahraman@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol