YAZAR AYDIN BOYSAN, "NE HOS ZAMANLARDI"

Yazar Aydin Boysan’in “Ne Hos Zamanlardi” kitabinin onuncu bölümünün adi “gider ayak” olup konu basligi Sevginin Sonu yazisindan bazi alintilar: “Insani insan yapan (bazilarini da yapamayan) en önemli duygu: Sevgi...

Ya sevgi dedigimiz müstesna duygunun kaynaklari nedir ki? Belirtelim: 1- Cosku, 2- Sabir, 3- Özveri (Fedakarlik)

Cosku duygusu sevginin dogurgan anasidir.

Sevgi-sevda oyunun ikinci perdesi “sabir” temasini isler. Sevgi merdiveni genelde hep daglara tirmanir. Sabri olmayan sevdalinin bu dik ve göklere yükselen merdiveni çikmaya, takati yetmez... Bu merdiveni ancak yüreklerinde sabir hazinesi tasiyanlar çikabilir.

Özveri (fedakarlik) agirliklidir. Minyatür biçiminde de olsa karsilik hesabi yapanlar bu perde de lanetlenir. Katlanilmasi mümkün tek hesap sevenin baskalarinda yaratacagi mutluluklari düsünmesidir.

Bir düsünme ustasi Vergil; “Sevgi her seyi yener” demistir. Sevgi konusunda sözünü etmeyi atladigimiz konu: Sevilenlerdir.

Bu kisiler sevenin coskusu ve özverisine diyelim ki birazda kolaylikla muhatap olurlar. Seneca’nin yargisi iki bin yildir geçerliligini korur; “Sev ki Sevilesin!”

Sevgi gezi bavulu gibi tasinmaz. Güler yüzle, onurla tasinir. Tanri sevgisine gelince her kisi hazinesinin tek kisilik sahibidir.

Hayat konusunda da her konuda da çok hos gözüken aforizmalar bulunuyor. Aforizmalar dogru yasama formülleri degildir.

Ögrenmek

Biz 1930’lu yillarin Pertevniyal Lisesi ögrencileri ögretmenlerimizden (o zaman hepsi aydin kisiydi) kitap okuma dersi aldik. Ders kitabi degil, kitap... Ya ögretmenler de kimler miydi? Nurullah Ataç, Reset Ekrem Koçu, Ihsan Kongar, Keyise Ida ve onlara benzeyen ötekiler.

Kitap için para harcamamizda sart degildi. Cennetimiz Eminönü Halkevi Kitapligi’ydi...

Konfüçyus’un yüzyillar unutulmamasinin nedeni, insanlari ögrenmeye yönetmesidir...

Diyor ki: “En yüksek degerde insanlar, çabuk ögrenir, bilge olur.

Rütbesi sonra gelen çaliskanlarda bilge olur ama, geç ögrenir. Insan çesitinin sonuna kalanlar ise, olsa olsa sözcükleri ögrenirler ve yasadikça aptal kalirlar.”

Konfüçyus’un bunca yil unutulmamis olmasi, ömür boyu ögretmekten vazgeçmemis olusundan elbet... Ögretmekten de hiç bikmadan vazgeçmeyesinden. Hepsinin temelinde dogru düsünebilme yetenegi yer aliyor.

Tarih dogru düsünebilen kafalari inci dizer gibi önümüzde siraliyor. Örnegin, Goethe diyorki:

“Insan önce ögrenmeyi kendi kendine ögrenir. Sonra baskalarinin ögrendigini kavrar.”

Petrarca’da ekliyor: “Ögretmekten baska zevk mi?.. Benim için geçerli degil.”

Eeshenbach: “Durmadan ögrenmek zorundayiz... Sonunda ölmeyi de ögrenmeliyiz.”

Bir Rus atasözünü ekliyorum:

“Dans edecek ayi yavru iken ögrenmeye baslamalidir.”

Narlikapi Tiyatrosu

Neden övündügümüzü açiklamaliyim:

“Biz Narlikapi’da tiyatro yasatan bir semt idik.”

Hem de bir kenar mahallenin (o zaman) kenarinda. Biz 1930’lu yillarda kahramanca geçim mücadelesi veren onurlu ailelerin çocuklariydik. Komsularimizin hepsi, ne olursa olsun, isini gururla ve namusla yapan insanlardi. Hepsi dürüsttü, hepsi karekter sahibiydi.

Narlikapi Tiyatrosu’na gidebilmek için çirpinirdik. Yürüyerek Tahtakale’ye gidip, 500’lük bir torba zipzip alip, yine yürüyerek döner zipzip satardim. Ön program bitince asil oyun baslardi. Muhlis Sabahattin, Kinar Hanim- Karakas, Dümbüllü Ismail veya Nasit Tiyatrolari sahneye çikardi. Arada Darülbedayi yani Sehir Tiyatrosu oyunlari seyredilirdi. Yillarca unutamadigim bir oyun Aynaroz Kadisi temsilidir.

Ayda yilda bir Narlikapi’ya gitmeden duramam hâlâ... Narlikapi Tiyatrosu tümüyle ortadan kaldirildi. Yüregim burkuluyor. Narlikapi Çikmazi’na dokunulmamis... “Yazar Aydin Boysan Agabey’e sevgilerimi gönderiyorum. Kirklareli Il Halk Kütüphanesi’nden... Sagolsun...

selahattindemiraco@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol