Hep genç kalacagimizi zannetmeyelim. Ömür denen sey hiç anlamadan gelip geçiyor.
Öyle bir an geliyor ki gözlerimiz eskisi görmez oluyor. Ayaklar, eller zayifliyor. Ölüm korkusu ile bas basa kaliyoruz.
Hele yasliligimizda tek kalirsak özellikle geceler kabusa bürünüyor. Gençler,birak be adam.
Gençligimizi yasayalim, bize böyle günleri hatirlatma diyebileceklerdir.
Ancak gerçek öyle degil iste..
Bir gün gelip mutlak surette yaslanacagiz. Bu nedenle yaslilik ve yaslanma kavramlarini zihnimize yerlestirmek zorundayiz. Hayata taptaze bir bedenle basliyoruz.
Yillar anlamadan geçiyor ve eskimis bir vücutla teslimiyete giriyoruz. Yaslilik hayatin çeliski ve çatismalarla dolu bir devresi haline geliyor. Dertler, sorunlar artiyor. Hastaliklar kroniklesiyor. Yaslilik dogal bir süreç.
Ancak yaslilarimiz gereken destegi görebiliyorlar mi?..
Onlarin külfet ve zahmetlerine ne kadar katlanabiliyoruz.. Öyle görünüyor ki yasliligin getirdigi olumsuz durumlarda gereken ihtimam yok.
Yaslilari ölüm kanalina ugurlarken her zamankinden fazla insancil olmaliyiz. Ne yazik ki yasli insanlara tahammül etmek bir çogumuza zor geliyor.
Oysa kisiler bazi seylere direnip sabir gösterdikleri müddetçe olgunluk mertebesine yükselmiyorlar mi?..
Ülkemizde 65 yasin üzerinde 4 milyon insan yasiyor.
Onlarin yasam kalitesini yükseltmek en büyük görevlerimizden biri olmali..
Çünkü yaslilar idam mahkumu degildirler.
Sözün kisasi yaslilara verilen deger kendimize verilen deger demektir.
Herkes bir gün gelip yaslanacagini düsünerek ihtiyar kisilere sahip çikmalidir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol