YANLISA DESTEK VERMEMEK

Hortumlari kestik, deyip duruyor ya bas yetkili. Tabi bu bas yetkilinin ayni zamanda bas yürütümcü oldugunu söylemeye gerek yoktur.

Yani, hani, devlet düzeninin yönetim biçimi üç unsurdan olusuyor ya bizlere ögretilene göre: Yasama, yürütme, yargi. O anlamda yürütümün basi… Yoksa odunlukta balta bulmanin alemi yok.

Hortumlari kesmekten söz edenlerin çergelerinin altinda nice gizli hasir altlari bulunmakta.

Örnegin… Günümüz hükümeti sirasinda hortumlar kesilmedi.

Hortumlarin boyutu irilesti ve yönü degisti.

Hortumlar simdilerde bu bahçelerdeki, çayirlardaki yesillikleri sulamaktadir.

Hortumlar hizini o kadar alamamistir ki, ATV ihalesi, özellestirmelerdeki kapkaçlar, vurkaçlar… Kuyumcu Cihan Kamer, Fettah Tanince, dünürler, ahbaplar gibi iç yandaslarin ötesinde…

Dista bile çok sayida yandas edinilmistir.

Bunlardan bir kaçi, Dubai Seyhi Seyh Mahdum, Ofer, Oger, hatta Barzani, hatta Talabani… Simdi tüm bunlar, AKP"nin hiç degilse bir dönem daha hükümet kurmasini, yürütümün basinda olmasini arzulamaktadirlar.

Mazotun normal ederi 3 YTL oldugu halde…

Yürütümün basinin oglu denizcilik meslegine atildigi için denizcilik alaninda kullanilan mazotun ederi 70 kurus olarak belirlenmistir.

Nedir bunun açiklamasi? Göz göre göre kayiricilik.

Üstüne üstlük, akaryakit kaçakçiligi deniz yoluyla yapiliyor ve hükümetin gözetimi, denetimi, bilgisi içinde gerçeklesmektedir.

Tipki Maliye sahinin oglunun bugday ticaretine atilmadan önce disaridan getirilecek bugdayin ederindeki ayrimcilik gibi.

Böylesi bir sistemi yürüten insanlarin…

Bazi illerde temsilcileri olmamali diye düsünüyorum.

Hangi tür illerde?

Namuslu insanlarin çogunlukta oldugu illerde. Namuslu yasamaya yatkin illerde.

Kirklareli gibi illerin insanlari o nedenle veya bu nedenle namuslu yasamayi sürdürmeyi basarabilmislerdir.

Beceriksizlikten, korkakliktan, himbilliktan, kapkaçi becerememekten, hirsizlik duygusunun yeterli olmayisindan veya hiç bulunmayisindan…

Neden dersek diyelim.

Iste, böylesi illerde…

Baba, ogluna nasihatte bulunmus: "Oglum! Mahallede kasaplik yapma."

"Neden baba?"

"Kasaplik, can almaktir oglum. Her daima can aliyorsun."

"Iyi de, mahalleye bir kasap gerekli baba."

"Olsun be oglum. Mahalleye kasap gerekliyse nasil olsa biri yapar. Sen yapma."

Hirsizligi, hortumlari, çikmazlari, yolsuzluklari savunan bir zihniyetin temsilcisi olmak ne kadar uyusabilir, bagdasabilir temiz bir vicdanla?

Bir frikik pozisyonu yasiyoruz. Hakem, frikigi atmamizi emrediyor. Rakibin kurdugu baraj dokuz metre on santim olmasi gerekiyor. Oysa bes alti metre var yok.

Hakem emrediyor vurusu yapmamiz için. Biz, barajin yakin oldugunu göstererek vurus yapmiyoruz.

Hakem, çikarip sari kartini gösteriyor.

Yine vurusu yapmiyoruz.

Hakem, ikinci sariyi gösterip saha disini gösteriyor bize.

Yerimize gelen arkadasimiz, atilmak korkusuyla vurusu derhal yapiyor.

O an, arkadasinin atilisini dogru, hakemin hatasini yok gösteriyor.

Oysa o da vurus yapmasaydi… Atilirdi en çok.

Yerine bir yenisi gelecekti. O da vurus yapmazsa ne olur? Öteki de…

Bir yerde hakem kendine gelmez miydi?

Bugün olumsuz politikalari yürüten partilerin il temsilcileri ellerini vicdanlarina götürüp, "bu ilde, bu ülkede yasanan bunca zararli olay dev gibi karsimiza dikilmis saltanat yürütürken, ben bu olumsuzluklarin burada temsilcisi olmam!" demek yürekliligini ve onurlu durusunu gösterseler…

Diye düsünüyorum…

Çok mu abuk?

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol