“Yıllar geçtikçe İstanbul, bana sade coğrafya olarak değil tarih olarak da çok derin göründü. Düşündüm ki Türklük, İstanbul'u, Anadolu'nun en tenha bir yerinde bina etmiş olsaydı, yine bir şaheser vücuda getirecekti. Halbuki bu binayı İstanbul gibi, Kurun-ı Vusta'nın en şaşaalı, en büyük ve en güzel bir şehri olan Kostantiniyye de, kadim bir sur çerçevesi içinde inşa etmiş ve Kostantiniyye'yi tamamiyle unutturan, Türk çizgilerle işleyerek bu şehri Türkleştirmiş ve muazzam bir temsil kudreti göstermiştir.
Böyle düşünür ve İstanbul'u bu yolla idrake çalışırken bir de baktım ki İstanbul sadece padişahlar ve İstanbullular tarafından bina edilmiş değildir: vatanın dört bucağından, Konya'dan, Bursa'dan, Edirne'den, Sivas'tan, Tokat'tan, Erzurum'dan, Hicaz'dan, Bağdat'tan, Tunus, Trablus, Cezayir gibi mağrip topraklarından buralara gidip gelen yahud buralardan gelip İstanbul'da kalan, burada yerleşen nice Müslüman Türkler; kadınları, ihtiyarlarıyla; el sanatları, musikileri, halk ve divan şiirleriyle; şehir, sokak, ev ve oda mimarisiyle hâsılı vatanın ve tarihin her bucağıyla her asrından getirdikleri hünerler ve hatıralarla bu şehri hep birden binâ etmişlerdir.
O kadar ki İstanbul, bütün Türk tarihinin, Türk coğrafyasının bir terkibi, hulasası, tecellisi olmuştur.
Bu idrak beni gün geçtikçe sarmaya ve İstanbul’a bağlamaya başladı. Anladım ki bütün Türk vatanının ruhunu teşkil eden bu şehri sevmek, hakikatte bütün vatanı ve bütün Türklüğü sevmektir.
Bu satırlar, Yahya Kemal'in, İstanbul sözüyle, neyi ve neleri hulasa ettiğinin açık ifadesidir.
İşte Aziz İstanbul kitabı, baştan sona, bu gerçeği belirtiyor. Bu kitap her şeyden önce derin bir kültür, bir ilmi araştırma ve tefekkür eseridir. İçindeki yazıların umumi vasıfları bunlardır. Aynı eser, şairinin milli ve dini iman dünyasını, çok sevdiği Türk Müslümanlığını, bize, bizim vicdanımızın kuvvetli akisleri halinde sunar.
Kitaba isim olan Aziz İstanbul adı, şairin "Bir Başka Tepeden" şiirindeki:
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer
Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Mısralarından alınmıştır. Aziz kelimesini çok seven Yahya Kemal, bu sıfatı, kadın, erkek, en sevdiği insanlar için içten gelen bir sevgiyle kullanır fakat İstanbul için daha derin bir hazla söylerdi.
Aziz İstanbul'da İstanbul ufuklarını aşan tarih tetkikleri de vardır.
Bilindiği gibi, Osmanlı Devleti, XIII. Asır sonunda kurulan Anadolu Beyliklerinin en küçüğü idi. Böyle olduğu halde diğer büyük hızla ve kudretle ortadan kaldırarak, iki asır içinde tarihin en büyük imparatorluklarından birini bu küçük devlet kurdu.
Buna: Osmanlı mucizesi diyoruz.
Bu mucize nasıl olmuş, nasıl gerçekleşmiştir? Bunun sırları arasında Osmanlı Devleti'nin mensup olduğu Kayıhanlı kabilesinin Karakeçili aşiretinin devlet kurma kabiliyeti birinci planda gelir. Kurulan devleti Ahi Teşkilattı'na ve onun ordusunu Bektaşi Tarikatına bağlayarak sağlanan siyasi, askeri, iktisadi imkanlarla orduya ve millete verilen büyük manevi terbiyede bu mucizenin sırlarındandır."
Kaynak: Nihat Sami Banarlı (Bir Dağdan Bir Dağa)
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol