“Suni gündemlerin olusturulmaya çalisildigi, at izinin it izine karistigi, söylemlerin politize edildigi bu günlerde, BBP Kurmaylari ülkemizin gelecegine dair adimlar atmaya devam ediyor. Bu kapsamda, Dogu ve Güneydogu Anadolu Bölgesine yönelik egitim kültür çalismalari ve ziyaretlerin yapildigi organizasyonlara bir yenisini daha ekliyor BBP…
Ilk ziyaret Van ilimize. Coskulu bir karsilamanin ardindan, Genel Baskanimiz Sayin Muhsin Yazicioglu ve genel merkez yöneticilerimiz Van'da bölgenin sorunlari ile ilgili bir basin toplantisi düzenliyor. Genel Baskanimiz israrla Türkiye'nin öncelikli sorunlarina dikkat çekiyor. Ortada seçim yokken böyle bir ziyarete neden ihtiyaç duyuldu diyen bir gazetecinin sorusuna, en güzel cevabi ziyaretler sirasinda halk veriyor. Çünkü gündem maddesi hep vatanin bölünmez bütünlügü, bölgenin sorunlari oluyor. Maalesef halkimiz hep sömürülmüs. Onlardan seçim zamani sadece oy istenilmis. Bir parti genel baskanina hiç bu kadar yakin olamamis, dertlerini anlatamamislar. Evet, ortada sadece milletin acilari ve milletin gündemi duruyor. Sayin Genel Baskanimiz, gezi boyunca yalnizca bu konuyla ilgileniyor.
Bitlis'e girdigimizde sehrin afislerle donatildigini görüyoruz. Miting alanina kadar sevgi seli ile karsilaniyoruz. Beklenen an geldiginde kürsüye çikan genel baskanimiz uzun süre alkislaniyor. Duygulaniyoruz… "Muhsin Baskan" sloganlari ile inliyor meydan. Nefesler kesilmis, umutla gözler genel baskanimizin gözünde. Bu arada Genel Baskanimiz, "Ey sevgili Bitlis'li kardeslerim; bin yildir gözümüz gözümüze degdi, ayni kaderi paylastik, kiz alip kiz verdik, ayni kibleye döndük, ayni Allah'a yöneldik, bizi bizden kimse ayiramaz. Allah bizleri ezansiz, bayraksiz, vatansiz birakmasin" dediginde tatli bir burukluk olustu. Bu bulusma neden bugüne kalmisti? Anlamli anlamli gözlerin bize kizarak baktigini hissettim.
Kervan tekrar yola çikti. Kartopunun büyümesi misali, her ilde konvoyumuz artiyor, uzun kuyruklar olusuyordu. Çevre illerden gelen cefakâr il ve ilçe baskanlarimizla uyumlu bir orkestra kurmus, adim adim notlar alarak ilerliyordu,. Acil eylem plani hazirlarken reçetenin ne oldugunu biliyorduk. Bölgemizin inanç degerlerine aykiri hiçbir ilaci halkimiza tavsiye edemezdik. 1400 yillik bir ilaç tasiyorduk kalbimizde. Doktor ise hastanin tam karsisindaydi. Tedavi için hasta Ankara'ya çagrilmiyor, Ankara hastanin ayagina gelmisti. Tespitler yerinde yapiliyordu. Liderimiz bu ise inanmis, bizleri de inandirmisti. Halkimizla kucaklasirken, bölgemizin huzurunu saglayan güvenlik kuvvetlerimizi de ziyaret ediyor, onlardan da kardesligimiz adina hassasiyet bekliyorduk. Evlerimizde rahat uyumamiza vesile olduklari için sükranlarimizi bildiriyorduk. Çünkü biz asker millettik.
Mus'a girerken yasadigimiz cosku artik siradan gelmisti bize. Öyle alismistik ki ilgiye. Mus Alperen Ocaklarimizin düzenledigi ''Gözyasi Geceleri”ne on dakika geç gitmenin bedelini dört buçuk saat ayakta izleyerek ödedim. Koskoca spor salonu dolmus, sahnede Genel Baskanimiz konusma yapiyordu.. Terörün dis kaynakli oldugunu ve dininin, dilinin olmadigini, bize aci ve gözyasindan baska bir sey yasatmadigini söylüyordu. Vatana sahip çikilmaz ise Irak'ta yasanilanlarin cennet vatanimizda da yasanacagini, ülkemizi bölmek isteyenlere karsi ve sahte kurtaricilara karsi milli birligimizi muhafaza etmemiz gerektigini söylüyordu. En önemlisi de; ''bizim derdimizi yalniz biz çözeriz'' diyordu. Haci Bektas Veli'nin, Mevlâna'nin, Bediüzzaman'in, Haci Bayram'in, Atatürk'ün çocuklari ne olur Çanakkale'ye gidin de görün'' diyordu. Salon inliyordu. Mus, liderini dinlerken tansiyon artmis, Mehmet Akif ruhu salona hakim oluvermisti.
En son sözü ise; Bedelini ödeyin alin! oldu. Evet, tipki cennet mekân Abdul Hamit Han gibi. Bedelini ödeyin alin!
Bingöl'de ziyaretlerimizi yaptiktan sonra, genel merkez yöneticilerimizin yani sira, Dogu ve Güney Dogu Anadolu bölgesinde bulunan teskilat baskanlarimiz ile istisare toplantisi yapiyoruz. Bölgedeki güçlü teskilat yapisinin kurulmasinin yani sira, bölgenin öncelikli ihtiyaç ve sorunlari ele aliniyor. Genel baskanimiz konuyu TBMM çatisi altinda gündeme getirmek üzere, en ince ayrintisina kadar notlarini aliyor. Karsimda kararli bir lider görüyorum. Görev verdikten sonra neticesini isteyen bir üslupla, bu is ya olacak ya da olacak diyor. GÖR (Güvenlik - Özgürlük - Refah) projemiz kapsaminda, tekrar bölgeye gelecegimizin sinyallerini veriyor.
Bingöl'de de aksam kapali spor salonunda program var. Genci yaslisi, erkegi bayani ile ses veriyor Bingöl. O ses Ankara'dan duyuluyor. Aslinda tüm Türkiye ses veriyor. Nereye giderseniz ayni manzara. Gece saat 1:30'lara kadar disarilardayiz. Halk terör istemiyor. Çocuklari için gelecek istiyor. Egitim istiyor. Güvenli bir Türkiye istiyor.
Tekrar yola devam ediyoruz. Durmak yok. Bizden öncekiler ne der sonra bize? Bir medeniyet projesi olan Büyük Birlik Hareketinin kiymetli yöneticilerini, bir medeniyet sehrinde karsiliyorlar. Elbette Diyarbakir. Genel Baskanimiz namazi Ulu Cami'de kilalim diyor. Birlikte Mardin Kapidan Ulu Cami'ye esnafimizi ziyaret ederek gidiyoruz.
Ankara'da farkli, Diyarbakir'da farkli konusan liderler de halkin gözünden kaçmiyor. Genel Baskanimiz, batida yaptigi konusmalarin ve kullandigi terminolojinin aynisini gittigi tüm illerde kullanmistir. Hatirlarsak, geçen ay Ingiltere'de Lordlar Kamarasi'nda da net bir sekilde, Islam'i terör ifadelerini kullanmanin yanlisligina vurgu yapmisti.
Ayrilmak vakti gelmisti. Hiç birimiz Ankara'ya dönmek istemiyorduk. Bize mihmandarlik yapan dostlarimiz, partili ve Alperen ocaklari mensuplarimiz, bölgeye hizmet eden memurlarimiz, asli unsur olarak kabul ettigimiz sevgili vatandaslarimizla ne kadar güzel bir hafta geçirmistik. Vatan topraklari kaderine birakilamayacak kadar kutsaldir. Allah(c.c.) birligimizi, dirligimizi bozmasin. Bedel ödemeyi göze alanlara selam olsun”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol