Vatan aşığı, Murat Hersek

1929 yılında dünyaya gelen ve 1952 yılında Dünya Güreş Şampiyonu olan Murat Hersek, Mütevazi kişiliği ile kendi hayatını bakın nasıl anlatmış sevdiklerine, ailesine, dostlarına ve Kırklareli halkına…

Eski Milli güreşçilerimizden olan ve AY YILDIZLI milli forma altında dünya şampiyonluğuna uzanan, Şampiyon Hersekli Turizmin kurucusu, Kırklareli'nin en saygın iş adamlarından ve sözü dinlenen AHİ kişilerinden olan, geçtiğimiz günlerde toprağa vererek ebediyete yolcu ettiğimiz Murat Hersek'in hayatından kesitlereilk olarak kendi cümleleri ile başlayalım istedik.
Murat Hersek, ülkenin  fakirlik    yıllarında Kırklareli'ni anlatıyor
"31.12.1945 yılına kadar at arabası koştum. Arabanın üzerindeki unları Edirne'den getiriyordum. Sebebi Kırklareli'nde un fabrikası yoktu. Edirne'ye gidebilmemiz için üç gün sürüyordu. Bir günde Has köyüne gidiyorduk. O gece Has köyünde atlar ile bir yerde gecemizi geçiriyorduk- Ertesi gün sabah 05:00 te atlarımızı arabaya koşup, Edirne'ye Trakya Un Fabrikası 'na gidiyorduk. Unları arabaya yükleyerek tekrar Has köyüne hana geliyorduk. Geceyi handa geçiriyorduk. Üçüncü günü akşamı ancak Kırklareli'ne geliyorduk."
Başpehlivan Hüseyin Tosun ile bir anısını anlatıyor
"Yaşım 17 olmuştu. 1946 yılında şimdilik benzincilik yapan Rifat Haleva'nın kamyonuna muavin oldum. Netice 1946 yılında Kırkpınar güreşlerine seyirci olarak gitmek istedim. Ve otobüse bindim. Yanımda Başpehlivan Hüseyin Tosun oturuyordu. Kendisi bana sordu; "Delikanlı dedi, güreşlere katılmak için mi gidiyorsun" Hayır dedim. Meraklıyım seyredeceğim. Sen kimin oğlusun diye sordu. Ben dedimki Arabacı Adem pehlivanın oğluyum dedim. Öylemi dedi, babanı tanıyorum. Kırklareli'nde sizin sülaleyi çok kuvvetli dîye met ederler. Ben seni güreştireceğim, bak ben Başpehlivanım. Şimdi Edirne'ye gidince ve ben güreşmeye geldim deyince 250 kuruş veriyorlar, sanada aynı parayı vercekler dedi. Seni ben güreştireceğim, siz çok kuvvetli insansınız dedi. Beni güreşlere girmem için yazdırdı. Destenin büyük boyuna yazdırdı. Hakikatte çok kuvvetliydim. Güreşi bilmiyordum fakat kamyonda muavin iken çok ağır ağaçları kaldırıyordum."
Güreşten ilk parasını kazanıyor
"Neticede birinci gün 4 kişi ile güreştim. Her-birini birer dakikada 4 kişiyi yendim. Boyumda ikinci oldum. Bana 50 lira verdiler. Büyük para, o zaman san lira yedi liraydı. Kırklareli'ne geldim. Abdi ağabeyim askerdi ve izine gelmişti. Kırkpı-narda aldığım paranın 45 lirasını Abdi ağabeyime verdim. Ağabeyim hemen bana döndü. "Sen bu parayı nereden aldın" diye bana kızdı. Ben kendisine Kırkpınarda güreşlere girdiğimi söyledim. Oradan kazandım dedim, çok sevindi. Beni öptü sevindi.Getirdiğim 45 lira bizim için çok büyük paraydı. Bir yıl önce resimdeki beyaz beygiri 25 liraya almıştık. Neticeyi devam ediyorum; 1947 sonlarında Kırklareli nde yağlı güreş tertip etmişler. Benim hayatta ikinci güreşimdi. Kırklareli'ndeki güreşlere meşhur 1948 olimpiyatlarında Dünya ve olimpiyat şampiyonu olan Mersinli Ahmet ağır sıklette idi. Beni güreşte gördü. Yanına çağırdı. Bana; "Sen ne iş yapıyorsun" dedi. Ben kamyonda muavinlik yaptığımı söyledim. Seni istanbul'a Kasımpaşa güreş kulübüne götüreceğim dedi. Neticede bir yıl yanında kaldım. 1948 yılında askerliğim geldi. Aynldım, asker oldum. Balıkesir de güreşlere çalışmaya başladım.
    Meşhur Antanson'u nakavt    
"Seneler 1949 oldu. Benim güreşlerimi gören rahmetli Ağa Cemal diye anılan Cemal Gürsel ve Dünya Şampiyonu olan Muharrem Candas benim ile çok ilgilendiler. Cemal Gürsel 1960 ta Genel Kurmay Başkanlığı'na yükselmişti. Paşanın ve Muharrem Candas'tan güreşi öğrendim. Ve ordular arası 87 kiloda birinci oldum. Tehriz oldum. Kırklareli'nde şöför olarak çalışıyordum, 1950 ve 1951 yıllarında dördüncü Türkiye Şampiyonalarına katıldım. Derece alamadım. 1951 yılında Türkiye Şampiyonasında Eskişehir'den gelen ŞekerTabrikası müdürü beni Şeker Fabrikası'na davet etti. Ben sana iyi maaş vereceğim dedi ve ben Eskişehir'e gittim. Takımda ağır siklette şampiyon oldum. Ve 1952 yılı Türkiye şampiyonu oldum. Milli takım ile İsveç'e grekoromen sitilde, ağır siklette Türkiye'yi tem-silen yaptığım milli müsabakalarda rakiplerimi ve aynca Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu olan ağır siklette Antanson isimli meşhur Antanson'u itifakla yenmek nasip oldu. Türkiyemize döndük."
3 sene arka arkaya Türkiye şampiyonluğu
"1952 yılı olmpiyata gitmek üzere kampa girdik. Tam olimpiyatlara katılacağım anda antraman yaparken kolum incindi. İştirak edemedim, benim yerim boş gitti. 1952    yılında Dünya ve Olimpiyat ağır sıklette şampiyon olan Ditrih Alman milli takım olarak Türkiye'ye müsabakaya geldiler. Bu milli müsabakada Ditrih isimli 126 kilo ağırlığındaki olismpiyat Şampiyonunu 7 dakikada tuşla yendim. Bilahare 1953, 1954, 1955 yıllanndada Türkiye Şampiyonasında birinci oldum. Ağabeyim Abdi Hersekli beni Eskişehir'den geriye getirdi. Ve iş sahalanna girdim. Bugünkü varlığımızı berberce kazandık."
"Allah vatanımızı korusun diye dua ediyorum."
"Şampiyon Hersekli Turizm otobüs firmasını, zahirecilik gibi, yapak deri, kamyonculuk, nakliye, tahüt işlerinde 03.07.1952 yılında ağbeyim Abdi Hersekli ile ortak 8 yıl çalıştık ve ikimizde kendimizi kurtardık. 1960 yılında ben zahirecilik ve kamyon işini terk ettim. Ve tamamen otobüs işletmesine döndüm. Otobüsçülük ve turizm işini kendi başıma bu güne kadar yürüttüm. Alışverişlerde kimseyi ağlatmadım. Verdiğim sözümü, taahhütümü yerine getirdim. 40 küsür senedir mesleğimde, Türkiye'nin en güzel vasıtalarını ben Trakya'ya getirdim. Hizmetlerimi tam layiki ile yerine getirdiğime inanıyorum. 01.01.2000 yılından sonra 4 erkek oğlumu işimden ayırdım. Hali hazırda çocuklarım aynı tempoda kendi başlarına ayrı ayrı çalışıyorlar, tahmin ediyorum benim evlatlarım beni ve ailemizi, dostlarımızı utandırmayacaktır. Dürüst çalıştık, kazandık. Kendimize ve devletimize faydalı olduk. Allah vatanımızı korusun diye dua ediyorum." diyor kendi cümleleri ile anlattığı başarılarla dolu hayatında, Murat Hersek.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol