"Vakiflar Kanunu'ndaki degisiklik ülkede kargasa ortami yaratacak"

Atatürkçü Düsünce Dernegi Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Dedeoglu, TBMMden çikan Vakiflar Kanununda yapilan degisikligin, ülkeyi kontrolün mümkün olmayacagi bir kargasa ortaminin içine sürükleyecegini söyledi.
Avrupa ülkelerinde vakiflarin mal-mülk edinme tasarruflarinin tümüyle hükümetin yönetiminde oldugunu kaydeden Hakan Dedeoglu, "Ülkemize dayatilan ve bu kanunla Gayri Müslim azinlik vakiflarinin denetim disinda tutulmasi egemenligimizi tehdit ve haysiyetimizi zedeleyecek konuma tasiyacaktir" dedi.
5555 Sayili TBMMden çikan Vakiflar Kanununda yapilan degisikligin, ülkeyi kontrolün mümkün olmayacagi bir kargasa ortaminin içine sürükleyecegini belirten Hakan Dedeoglu, yaptigi açiklamada sunlari kaydetti.
"Bu yeni yasanin 5, 11, 12, 14, 16, 25, 26, 41, 68. maddesi 10. Cumhurbaskani Sayin Ahmet Necdet Sezer tarafindan Anayasanin 89 ve 104. maddeleri geregi tekrar görüsülmek üzere TBMMye geri gönderilmistir. Yasa, Medeni Kanunun kabulünden önceki vakiflarla, Medeni Kanuna göre kurulmus vakiflari ayni statüye getirmistir. Vakiflara yurtiçi ve yurtdisinda sinirsiz bir örgütlenme ve bagis alma özgürlügü saglanmistir. Yasa, Lozan Antlasmasina aykiridir. Bilindigi gibi uluslararasi antlasmalar Anayasanin da üstünde uyulmasi zorunlu kurallardir. Mütekabiliyet esasina uyulmamistir. Örnegin Yunanistandaki Türklerin bu kadar genis içerikli vakif kurma özellikleri yoktur. Azinlik Vakiflarinin kendilerine ait olduklarini öne sürdükleri tasinmaz mülkler idari bir kararla geri iade edilmistir. Buna göre AB ve Fener Rum Patrigi Bartholomeos 2500 ün üstünde mülkün iadesini istemektedirler. Yasaya göre vakif kurmada sermaye sinirlamasi kaldirilmis, sinirsiz mal edinme ve vakiflar arasi mal degisimine imkân saglanmistir. Uluslararasi kurulus ve vakiflardan yardim alip verilebilecek bir sirket de kurulabilecektir. Türk Kuruluslari sayildiklarindan sinirsiz mülk edinebileceklerdir.
Bu durum Türkiye Cumhuriyeti Devletini Lozanda üstlendiklerinin ötesinde yükümlülükler altina sokmaktadir. Lozan Antlasmasindaki sinirlama anlamsizlastirilmaktadir. Sinirsiz Sube ve yabancilarin da vakif kurabilmelerinin saglanmasi, gerek siyasi ve ideolojik gerekse dini örgütlenmeler (tarikat, misyonerlik örgütü seklinde) vakif tüzel kisiliginin hoyratça kullanilmasina olanak saglayacaktir. Cemaat esasina dayali bu tip örgütlenme, sinirsiz bagis ve yardim alabilme imkâni, Türkiyenin milli güvenligi ve milli çikarlari açisindan büyük tehlike olusturacaktir.
Bu konuda ADD GYK olarak, Kamuoyunu duyarli olmaya çagiriyoruz."

Paylaş

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol