"Üretici para kazanamiyor, tüketici pahali yiyor"

Türkiye Ziraat Odalari Birligi Genel Baskani Semsi Bayraktar yaptigi basin açiklamasinda, ramazan öncesi ve ramazan sonrasinda üretici, hal, pazar ve market fiyatlarindaki son durumu degerlendirdi. Bayraktar açiklamasinda sunlari kaydetti; “Bilindigi gibi bazi önemli ürün ve gidalardaki aylik fiyat degisimleri ve spekülatif hareketler konusunda kamuoyunu dogru bilgilendirmek üzere her ay bu konuda yaptigimiz tespitlerle ilgili açiklamalar yapiyoruz.

Ramazandan önce yapilan açiklamalarla spekülatif fiyat atislarinin önlenmesi, Ramazan firsatçiligi yapilmamasi yönünde pazarlama sisteminde yer alan tüm taraflara gerekli uyarilar yapilmistir. Bu açiklamamizin ardindan konu Bakanlar Kurulu gündemine alinmis, basta Tarim ve Köyisleri Bakanligi, Maliye Bakanligi, Sanayi ve Ticaret Bakanligi olmak üzere konuyla ilgili kurumlar görevlendirilmis, denetimlerin artirilacagi açiklanmistir.

Birligimizin bu uyarilari belirli ölçüde etkili olmus, alinan tedbirler netice vermis, halkimizin da bilinçli davranmasi sonucu özellikle basta baklagiller olmak üzere pirinç gibi fiyat artisindan endise edilen ürünlerde tüketici fiyatlarinin asiri derecede artmasi engellenmistir. Fiyatlar hortlamamis, spekülatörlerin oyunu bozulmustur. Bundan sonraki süreçte de spekülatif fiyat arislarinin önüne geçmek için gerekli tedbirleri almaya devam edilmelidir.

Bu sonuç, STK'larin önemini ve bu konudaki etkilerini ortaya koymustur. Ancak üretici ve market fiyatlari arasindaki makas hala çok yüksek seviyede seyretmeye devam etmektedir.  Birligimizce Ramazan ayinin sonunda yapilan tespitlere göre, Üretici ve tüketici fiyatlari arasindaki farklara baktigimizda; yas sebze ve meyvede %429,5, kurutulmus ürünlerde %330,6, baklagillerde %337,8 pirinçte %303,6'lara ve hayvansal ürünlerde %210'lara kadar çiktigi görülmektedir.

Üretici ve tüketici fiyat farkinin en fazla oldugu ilk bes üründeki farklar: salatalikta %429,5, patlicanda %371,4, domateste %355,7, nohutta % 337,8, kuru üzümde % 330,6 dir.

Mevcut durumda, üretici ve market fiyatlari arasindaki makas, daha önceki açiklamalarimizda da ifade ettigimiz gibi yine çok yüksektir. Rasyonel bir pazarlama sisteminin kurulamamis olmasi üretici ve tüketiciyi magdur etmektedir. Üretici ve perakende fiyatlari arasindaki bu fark tüketicilerimiz açisindan da sürdürülebilir bir durum degildir. Tedbir alindigi takdirde tüketicilerimiz bu ürünleri daha uygun fiyatla tüketebilir.

TÜIK'in açikladigi enflasyon halkimizin enflasyonundan farklidir. Halen TÜIK'in enflasyonu Agustos ayi itibariyle % 11,77 iken halkimiz %70 hissettigini ifade etmektedir. Çiftçimizin ucuz ürettigi ürünler tüketicilere 5-6 kat fiyatla daha pahali satilmaktadir. Bunun nedeni, bu çarpik sistemdir. Üreticimize de tüketicimize de yazik olmaktadir. Bu ürünlerin büyük bir kismi halkimizin temel gida maddeleridir. Halkimiz bütçesinin önemli bir kismini bu ürünlere ayirmaktadir. Halkimizin enflasyonu yüksek hissetmesinin nedenlerinin basinda bu durum gelmektedir.

Üretici ve tüketici fiyatlari arasindaki farka bakildiginda, tüketici fiyat seviyelerindeki yüksekligin üreticiden kaynaklanmadigi görülmektedir. Tüketicilerimizin gida ürünlerini pahaliya tüketmesinin sorumlusu üretici degildir. Bilakis ürünün üreticiden tüketiciye ulasincaya kadar geçtigi hal, pazar ve market zinciri halkalarinin, fiyat artislarinda önemli rol oynadigi anlasilmaktadir.

Ramazan ayinin sonunda perakende seviyesinde genelde bazi ürünlerde artis görülürken bazi ürünlerde de azalma meydana gelmistir.

Bu dönemde market raflarindaki fiyatlara bakildiginda salatalikta %28,7, patlicanda %27,7, sivri biberde ve seftalide 19,2,karpuzda %17,6, domateste %16,3, yesil fasulyede %15,5, kuru üzümde %13,5, havuçta %8,4, armutta %5,8, kuru incirde %4,2, kuru kayisida %3,4, yesil mercimekte %2,5, ette%1,4, nohutta %0,4, kirmizi mercimekte %0,1 artislar görülmektedir. Market raflarinda findik ve sütte fiyat degisimi görülmezken, pirinçte %2,1, kuru fasulyede %3, yumurtada %6,1, elmada %10,2 fiyat düsüsleri görülmüstür.

Baklagillerden market raflarinda kuru fasulyenin fiyatinda %3 düsüs gerçeklesmistir. Fiyati düsen bir diger düsüs ürün ise %2,1 ile pirinç olmustur. Ramazan öncesine göre yesil mercimek, kirmizi mercimek ve nohutta önemli fiyat artislarinin olmamasinin yani sira kuru fasulye ile pirinçte meydana gelen fiyat düsüsleri uyarilarimizin etkili oldugunun bir göstergesidir. Açiklamalarimiz fiyat artislarini frenlemistir. Beklentimiz, Bayram alisverisi öncesinde tüketici fiyatlarinin artirilmamasidir.

Üretici fiyatlarindaki degisim ise su sekilde olmustur: Üretici fiyatlarinda Ramazan öncesine göre domates, elma, kuru incir, findik, süt ve ette bu dönemde bir fiyat degisimi olmazken, yesil fasulyede %31,2, patlicanda %26, salatalikta %22,4, seftalide %19,4, armutta %17,6, pirinçte %16, karpuzda %8,8, sivri biberde %5,6, havuçta %2,4 fiyat artisi görülmüstür.

Kirmizi mercimekte geçen yila göre görülen fiyat artisinin nedeni Ülkemizde bu yilda görülen kurakliktir. Nitekim kirmizi mercimekte rekolte geçen yila göre %78,3 oraninda azalisla 508.378 tondan 110.170 tona düsmüstür. Bu durumda ihracatçi oldugumuz kirmizi mercimekte bu yil ülke içi tüketim ithalatla  karsilanmaya çalisilmaktadir. Kirmizi mercimek basta olmak üzere diger baklagillerde geçen yila göre yüksek gibi gözüken fiyat, bekledigi verimi alamayan üreticilerin masraflarini karsilamakta yetersiz kalmaktadir. Pirinçte yeni ürününde fiyatin belirlenmesi ile birlikte %16'lik bir artis görülmüstür. Bu artis üreticilerimizin yeterli gelir elde etmesini saglayacak düzeyde degildir.  Rekoltesi düsük olan basta kirmizi mercimek olmak üzere nohut, kuru fasulye gibi baklagiller yaninda ayrica pirinçte bayram öncesinde market raflarinda fiyat artislarinin önüne geçilmelidir. 

Üretici fiyatlarina baktigimizda Ramazan ayinin sonunda nohutta %4,6, kuru kayisida %10, yesil mercimekte %11,1, kuru fasulyede %14,3, kuru üzümde %16,7, yumurtada %22,8 düsüs görülmüstür.

Tarimda planlama yoktur, pazarlama yönetimi ve sistemi iflas etmistir. AB'de oldugu gibi Türkiye'de de pazarlama ve yönetim sistemlerini acilen kurmaliyiz. Müdahale kurumlarini ve çiftçi örgütlerini güçlü hale getirerek çiftçimizi magdur olmaktan kurtarmaliyiz. Aksi halde tarim arazilerimiz yabancilarin eline geçebilir. Tarim önemli ve öncelikli bir sektördür. Küresel gida krizi bu önemi artirmis bulunmaktadir. Hükümet bu durumu da dikkate alarak gereken tedbirleri almalidir. Ülkemizde etkin bir pazarlama organizasyonunun kurulamamis olmasi, mevcut sistemin ise aracilar tarafindan kontrol ediliyor olmasi, hem ürün kayiplarina neden olmakta, hem de üretici-tüketici fiyatlari arasindaki makasin açilmasina neden olmaktadir.

Bunun yaninda, hasadin yogun oldugu dönemde pazara talebin üzerinde ürün sunuldugu durumlarda üretici fiyatlari düserken, arzin yetersiz oldugu durumlarda üretici fiyatlarinda bir miktar iyilesme görülebilmektedir. Düsen fiyatlar üreticiyi magdur ederken, ürün azligi nedeniyle birlikte bir miktar artan fiyatlar ise üreticinin yeterli gelir elde etmesini saglayacak düzeyde degildir. Çünkü son bir yilda tarimsal üretimde en önemli maliyet unsurlari olan mazot fiyatlari %40, tarimsal sulama elektrik fiyatlari %50, gübre fiyatlari %180 artmis bulunmaktadir. Çiftçilerimizin gelirlerin artirilmasi, üretim ve verim artisi yaninda ürünlerini daha iyi degerlendirmeleriyle de çok yakindan ilgilidir.

Daha iyi degerlendirme bir yönüyle tüketicinin ödedigi fiyattan daha fazla pay alinmasi anlamina gelmektedir. Çiftçilerimiz, tarimda gelismis ülkelerde oldugu gibi ürünlerini kendi organizasyonlari ile pazarlamayi basarmak zorundadirlar. Ancak bu sayede pazara ve sanayiye entegrasyon saglanabilecektir. Örnegin süt ve süt mamulleri sanayinde kooperatiflerin payi Almanya da %98, Italya da %65, Fransa da %62, Irlanda ve Hollanda da %100 iken Türkiye de %3 civarindadir.

 Ayni sekilde yem sanayinde kooperatiflerin payi Almanya da %50, Hollanda da %55' tir. Yas sebze ve meyvede duruma baktigimizda AB'de tüm meyve ve sebze üretiminin yaklasik %40'i 1400 civarinda üretici örgütü kanaliyla pazarlanmaktadir. Belçika ve Hollanda'da tüm meyve sebze üretiminin yaklasik %70'i üretici örgütleri kanaliyla pazarlanirken bu oran Italya'da %30, ispanya'da %50, Fransa'da % 55'dir.

Mevcut sistemde tüketicinin ödedigi fiyat üreticiye yansimadigi gibi bu durumdan ne üretici ne de tüketici karli çikmaktadir. Bu sistem böyle devam ettigi sürece enflasyon artisi körüklenmekte; dar gelirli insanlarimizin bu ürünlere ulasmasi giderek zorlasmaktadir. Halkimizin alim gücüde dikkate alinarak sagduyulu davranilmalidir. Aksi takdirde tüketicilerimiz daha da zorlanacaktir.

Bayraktar; “Yapilan zamlar çiftçilerimizi üretemez hale getirmistir”

Basinimizda yer aldigi üzere Enerji Piyasasi Düzenleme Kurulu (EPDK) elektrik fiyatlarina 1 Ekim'den geçerli olmak üzere zam yapilmasina onay vermistir. Abone gruplarina göre degismekle birlikte 1 Ekimden itibaren geçerli olmak üzere elektrige geçen yila göre %49,5-%58,3 oraninda zam yapilmistir. Bitkisel ve hayvansal üretimde kullanilan girdilerden biri de elektrik enerjisidir. Üreticilerimiz maliyet içinde önemli bir girdi kalemini teskil eden elektrik bedellerini ödemede büyük sikintilar yasamaktadir. Tarimda kullanilan elektrikte destekleme 2003 yili Ocak ayinda kaldirilmis ve fiyatlar %34,4 oraninda artmistir. Zaten elektrik fiyatlarinin altindan kalkamayan üreticilerimizin durumu yapilan artis sonrasi içinden çikilmaz bir hal almistir. Bu büyük artisin ardindan, 2008 yilinin Ocak ve Temmuz aylarinda yapilan zamlarin ardindan, Ekim ayindan geçerli olmak üzere üçüncü zamda yapilmistir.  Maliyet bazli fiyatlandirma mekanizmasina geçis ile birlikte tarimsal sulamada kullanilan elektrigin birim fiyati 2007 yilina göre % 50,2 artmistir. Artis orani tarimsal amaçli soguk hava depolarinda %57,9, kültür balikçiligi ve kümes hayvanlari çiftliginde %57,8, seralarda ve hayvancilik isletmelerinde ise %58,3'e ulasmistir.

Küresel isinmaya bagli olarak meydana gelen iklim degisiklikleri her geçen gün kendini daha fazla hissettirmekte, sulamanin önemi her geçen gün daha da artmaktadir. Nitekim 2007 yilinda yasanan kurakligin tüm ülkeyi etkilemis Bilançosu 5 milyar YTL olmustur. Bu yil ise kuraklik Iç Anadolu ve Güneydogu Anadolu Bölgelerimizi etkilemis ve çiftçilerimizin verimleri düsmüstür. 2008 yilinin da kurak geçmesi durumun ciddiyetini ortaya koymaktadir. Bu sartlar altinda dahi üretime devam etmek isteyen üreticilerimizin elektrikleri ödenemeyen borçlar nedeniyle kesilmis ve icralik olmuslardir. Basina da yansidigi üzere TEDAS tarafindan ödenemeyen elektrik borçlari nedeniyle bayram sonrasi elektriklerin kesilmesi karari alindigi ifade edilmektedir.

Görüldügü üzere elektrikte uygulanan desteklemenin kaldirildigi, borçlarin yeniden yapilandirmasindan beklenen faydanin saglanamadigi, üreticinin borcunu ödeyemedigi ve icralik oldugu, tarimda kullanilan elektrigin birim fiyatinin %50-60 arttigi bir ortamda üreticilerimiz çok zor bir durumda kalmislardir.  Son bir yilda Tarimsal üretimde kullanilan temel girdilerden gübrede %180, mazotta %40'lara varan fiyat artislariyla beli bükülen çiftçi, elektrik fiyatlarindaki bu artisla birlikte üretimden kopma noktasina gelmis, artik tahammülü kalmamistir. Kaldi ki, bu sene piyasalarda olusan hububat, yagli tohumlar, meyve ve sebze fiyatlari üreticimizi memnun etmemistir. Üreticilerimizin borçlarinin ödeyebilmeleri, üretime devaminin saglanmasi bakimindan bu artis kabul edilebilir bir artis degildir.

Artan gida fiyatlari ile birlikte tarimin ne denli önemli ve vazgeçilmez bir sektör oldugu bir kez daha ortaya çikmistir. Bu yapilan zamlar çiftçilerimizi üretemez hale getirmistir. Elbette para kazanan çiftçi borcunu ödeyecektir. Ancak Türkiye'de Türk tarimi ve çiftçimiz olaganüstü durumla karsilasmislardir.

Gida güvencesini tehlikeye atmak istemeyen bütün ülkeler böyle durumlarda üreticilerini koruyarak üretimlerinin devamini saglarlar. Halkimizin gida güvencesini korumak istiyorsak üreticinin elektrigini kesemeyiz. Ayrica Türk çiftçisi vergilerini pesin KDV ve ÖTV olarak ödemektedir. Tüccar gibi sattigi maldan KDV'sini mahsup edememektedir. Zarar etmesine ragmen sattigi maldan stopaj vergisini ödemektedir.  Çiftçimizden vergisini pesin alan devlet bu gibi olaganüstü kosullar yasayan çiftçinin elektrik ve banka borçlarinin yapilanmasinda yardimci olmalidir.

Üreticinin içinde bulundugu bu darbogazdan çikabilmeleri borçlarini ödeyebilmeli bakimindan icralar durdurulmali, hali hazirda kesik olan elektrikler açilmali, yeni bir elektrik kesintisi yapilmamali, Bagkur borçlarinda oldugu gibi faiz affi yapilmak suretiyle elektrik borçlari yeniden yapilandirilmalidir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol