Halk Sağlığı Müdürü Uzm. Dr. Nihat Kutluay 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü dolayısıyla, bilgilendirici bir basın açıklaması yayımladı.
Kutluay açıklamasında şunları kaydetti; “Özürlülük; doğuştan ya da kaza veya uzun süren bir hastalık sonucunda oluşan bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerin kaybı olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde tam olarak sayısı bilinmemekle birlikte yaklaşık 8.5 milyon (ülke nüfusunun yaklaşık % 13 ü) özürlü vatandaşımızın olduğu tahmin edilmektedir. Bu sayı dikkate alındığında özürlü insanların yaşadıkları sorunların sadece kendilerinin değil; ailelerinin, çevrenin, toplumun, kısacası tüm insanların ortak sorunu olduğu görülmektedir. İnsanların özürlü olmaları çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan bir sonuç olmakla birlikte, özürlülerin normal bir hayat sürmeleri ancak toplumsal duyarlılığın oluşturulmasıyla mümkündür. Bu anlamda, özürlü vatandaşlara acıma duyguları ile yaklaşmak yerine, kurumsal hizmetlerin geliştirilmesi esas alınmalıdır.
Bu nedenle özürlülere hizmet götüren kamu, özel sektör ve gönüllü sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesine önem verilmelidir. Otobüs, hastane, kaldırım, okullar, iş ortamları gibi hayat alanları engelli vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olmalı, bu konuda her kurum ve kuruluş, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
Bilindiği gibi; özürlülük nedenleri:
- Doğumsal ve genetik bozukluklar,
- Annenin fetüsü etkileyebilecek sağlık sorunlarının olması,
- Doğum sırasında ortaya çıkabilecek sorunlar veya doğumdan sonra geçirilen hastalıklar ve kazalardır.
Engelli olmak insanın kendi elinde değildir, hiç kimse engelli doğmak istemez. Unutulmamalıdır ki her insan potansiyel bir engelli adayıdır. Engellilerin, engellere takılıp kalmadan yaşama sıkı sıkı sarılmaları, hayattan kopmamaları, yaşamlarını kolaylaştırmak ve gündelik yaşam içerisinde yaşamlarını devam ettirmelerini sağlamak için hepimize büyük görevler düşmektedir. Tıbbi açıdan; koruyucu önlemler konusunda ailelerin bilgilendirilmesi, sağlık personelinin hizmet içi eğitimlerinin düzenlenmesi, yeni doğan çocuğun gelişiminin incelenmesi, genetik ve psikolojik danışmanlık verilmesi, genetik tanı merkezlerinde konuya hakim personelin istihdamı için düzenlemeler yapılması, evde bakım ile ilgili olarak gerekli personelin sağlanması, rehabilitasyon hizmetlerinin özürlü bireylerin yaşam boyu gereksinimlerini karşılamaya yönelik olarak planlanması, tam teşekküllü hastanelerde rehabilitasyon hizmetlerinin tıbbi, mesleki ve psikososyal boyutu ile uygulanabilmesinin sağlanması gerekmektedir. Bütün bu süreçlerde hekimlerin, gerek özürlülüğün önlenmesi ve gerekse özürlü kişilerin sağlık sorunlarına çözüm üretilmesi ve rehabilitasyon programlarının başarı ile gerçekleştirilmesi noktasında son derece önemli bir görev üstlendikleri yadsınamaz.
Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının özürlülüğün önlenmesi konusunda başarılı olabilmeleri açısından; erken tanı amacı ile sağlık taramaları için gerekli koşulların sağlanması, eğitim programlarının geliştirilmesi, güvenilir, sağlıklı veriler elde edilebilmesi için kayıt sistemlerinin iyileştirilmesi, alt yapı hizmeti veren kuruluşlar ile koordinasyonun sağlanması, sağlıklı çevre bilincinin ve koşullarının oluşturulması, sürekli tıp eğitimi kapsamında özürlülükten korunma ve rehabilitasyon konularına yer verilmesi gerekmektedir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol