Ziraat Mühensileri Odasi Kirklareli Il Temsilcisi Erol Özkan Tapu kanununda yapilmak istenen ve bakanlar kurulunda imzaya açildigi belirtilen yasa degisikligi ile ilgili olarak, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odasi Genel Merkezi tarafindan yapilan basin açiklamasini kamuoyu ile paylasti.
Açiklamada sunlar kaydedildi;
“Yazili basindan edinilen bilgiye göre 2644 sayili Tapu Kanunu`nda degisiklik yapacak yasa tasarisi Bakanlar Kurulu`nda imzaya açilmistir. Buna göre yabancilarin edinebilecekleri tasinmaz miktari 2,5 hektardan 30 hektara çikarilmakta, Bakanlar Kurulu`na ise bu miktari 60 hektara çikarma yetkisi taninmaktadir. Satista, Bakanlar Kurulu`nun belirleyecegi ülke vatandaslari için karsiliklilik ilkesi dahi aranmayacaktir! Çokuluslu sirketler de tasinmaz edinebilecektir.
Tarih, sadece akillilar için tekerrürden ibaret degildir!
Osmanli ilk imtiyazini (kapitülasyonlar) 1536`da Fransizlara verdi. Sonraki süreçte ülke sayisi ve imtiyazlarin içerigi genisletildi. Bu imtiyazlar zaman içinde Anadolu halkinin gittikçe yoksullasmasina yol açti. Savaslarla ekonomisi iyice bozulan Osmanli, 1860`da Ingiltere`ye basvurdugunda, yabancilara tasinmaz satisi ve kiralanmasi dayatmasini önünde buldu. 1868`de çikarilan Istimlak Nizamnamesi ile karsiliklilik ilkesi çerçevesinde yabancilarin tasinmaz edinmelerinin önü açildi. Ingilizler Izmir`deki tarim arazilerinin 1/3`ünü kisa sürede ellerine geçirdi. 10 yil içinde Ege`deki tüm tarim arazileri Ingiliz tüccarlarin oldu. Ayrica Ingiliz, Fransiz ve Italyanlar hizla Akdeniz bölgemizde tasinmaz edinimine basladi. 1913`te yapilan bir düzenleme ile yabanci sirketlerin de tasinmaz edinimi saglandi. Ancak topraklarini satmak Osmanliyi kurtaramadi, tam tersine yok etti!
Emperyalist ülkelerin sömürgelerini genisletmek ve açik denizlere hakim olma amaci tasiyan I. Dünya Savasi sirasinda Anadolu topraklari isgal edildi. 1920`de imzalanan Sevr Antlasmasi ile Osmanli Devleti sona erdirilmek istendi. Ancak Kurtulus Savasi ile ülke topraklari isgalden kurtarildi. Kapitülasyonlara, 1923`te imzalanan Lozan Antlasmasi çerçevesinde son verildi. Buna karsin I. Dünya Savasi`nda yenildigimiz ülkelerin yurttaslarina karsiliklilik ilkesi çerçevesinde tasinmaz edinme hakki tanindi.
Mustafa Kemal Atatürk, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin basina gelen Bati kaynakli felaketlerden aldigi dersle yabancilara tasinmaz satisini zorlastirmak amaciyla 1924`te Köy Kanunu`nun çikarilmasini sagladi. Bu kanunun 87. maddesi çerçevesinde nüfusu 2 binden az olan köylerde yabancilarin tasinmaz almalari yasaklandi. 1934`te çikarilan Tapu Kanunu`nun 35. maddesi ile karsilikli olmak ve yasalarla konulmus kisitlamalara uymak kosuluyla yabancilara tasinmaz edinme hakki verildi.
Köy Kanunu ve Tapu Kanunu, ülkemizde neoliberal politikalarin hayata geçirildigi 80`li yillara degin degistirilmeden uygulamada kaldi. 1984 yilinda Köy Kanunu ve Tapu Kanunu`nda yapilan degisiklikle yabancilarin tasinmaz ediniminde aranan karsiliklilik ilkesinde kimi Arap ülkelerine imtiyazlar saglandi. Anayasa Mahkemesi bu degisikligi iptal etti. Ancak iptale kadar geçen sürede Istanbul Bogazi`ndaki Sevda tepesi Araplara satildi. 1986`da ayni imtiyaz, yabanci sirketlerin ve ülkelerin de tasinmaz edinimlerine olanak verecek sekilde genisletilerek yeniden getirildi. Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi de iptal etti.
2003`te yabancilarin köylerde tasinmaz edinimlerini sinirlayan Köy Kanunu`nun 87. maddesi AKP hükümeti tarafindan iptal edildi. Tapu Kanunu`nun 35. Maddesinde yapilan degisiklikle tasinmaz aliminda aranan karsiliklilik ilkesi kaldirildi ve 30 hektarin üzerindeki tasinmaz satislari Bakanlar Kurulu kararina birakildi. Anayasa Mahkemesi bu degisikligi iptal etti. Tapu Kanunu`nda 2005`te yapilan degisiklikle yabancilarin edinebilecekleri tasinmaz miktari 2,5 hektar ile sinirlandirildi ve Bakanlar Kurulu`na bu miktari 30 hektara kadar yükseltme yetkisi tanindi. Anayasa Mahkemesi Bakanlar Kurulu`na birakilan yetkiyi de iptal etti.
Yabanciya toprak satisi ne zaman gündeme gelse karsiliklilik ilkesi öne sürülerek bizim de o ülkelerde tasinmaz aldigimiz öne sürülür. Ancak ülkemizle karsiliklilik ilkesi bulunmayan ya da sinirli olan pek çok ülke vatandasi ülkemizden tasinmaz edinebilmektedir. Örnegin diger ülkelerde toprak kapatan Ingiltere, asla kendi topragini satmamakta, sadece üzerindeki mülkün kullanim iznini vermektedir.
Toprak, ekonomik açidan degerlendirildiginde hem bir üretim faktörü hem de milli servettir. Bu açidan bakildiginda yabanciya toprak satisi ülkenin üretim faktörünün ve milli servetinin satisidir. Ülkemizin üretim faktörü açisindan fakirlesmesi, milli servetin yabancilarin refahina sunulmasidir. Sonuçta halkimizin yoksullasmasi ve ülkenin tapusunun yabancilara geçmesidir.
Anayasa Mahkemesi`nin deyimiyle, toprak, devletin vazgeçilmesi olanaksiz temel unsuru, egemenlik ve bagimsizlik simgesidir. Bu nedenle toprak satisi sadece bir mülkiyet devri degildir; devleti satmak, egemenlik ve bagimsizliktan vazgeçmektir.
Satilan her bir toprak parçasi ülkemizde yabanci azinliklarin olusmasi, ekonomik ve siyasi taleplerin ortaya çikmasi, azinliklarin mensup olduklari ülkelerin iç islerimize karismasi demektir. Bu yöntem Bati`nin son derece etkili kullandigi silahlardan biridir.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odasi olarak AKP hükümetini, ülkemiz yararina olmayan bu düzenlemeden vazgeçmeye çagirirken, topraklarimiz ve tüm dogal varliklarimizin ülkemiz ve insanimizin hizmetinde dogru biçimde kullanilmasi için mücadelemize kararlilikla devam edecegimizi kamuoyuna duyururuz.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol