Türkiye'de üçüncü nükleer santralin nereye kurulacagi yönünde kesin bir karara varilmamis olsa da Kirklareli'nin de adinin geçtigi bir gerçek. Uzmanlar Kara-deniz'de deniz suyu sicakliginin nükleer santral için ideal oldugunu söylüyor. Durum böyle olunca da "tarim, turizm" diyen dünyada sayilari giderek azalan Longoz Ormanlari gibi ekosistemleri içinde barindiran Kirklareli (Igneada) bir çikmazi yasiyor.
Türkiye'nin ilk nükleer santralinin Mersin, ikincisinin ise Sinop'ta kurulacagi neredeyse kesinlik kazandi ancak, üçüncü santralin nereye kurulacagi hala muamma olarak duruyor. Kurulacak bölgeler arasinda "kriterlere uygunlugu" nedeniyle Kirklareli, Tekirdag ve Edirne'nin adinin da geçiyor olmasi, tarimin hatiri sayilir bir ölçüde yapildigi bölgede sikinti olusturuyor. Bakan Güney ise son karari bilimin verecegini söylese de Akkuyu'nun Ecemis fay hattina olan yakinligi ve ögretim görevlilerinin tsunami olabilecegi uyarisi düsünüldügünde "hangi bilim" diye sorulmadan edilemiyor. Zira bilim adamlari Akkuyu konusunda ikiye bölünmüs durumunda. 1975 yilinda Akkuyu'ya lisans verilirken Ecemis Fay Hatti'nin varligi bilinmiyordu ancak aradan geçen zamanda 90'li yillarda Ecemis Fay Hatti'nin varligi ortaya çikti. Bölgeye yaklasik 25 kilometre uzakliktaki bu fay hatti nükleer santral kriterlerinden fay hattinin geçtigi yere kurulmayacak maddesini ihlal ediyor. Bu durum bölgedeki nükleer karsitlari tarafindan da dile getiriyor. Yine Mersin Üniversitesi'ndeki birçok ögretim üyesi de Dogu Akdeniz'in tsunami riski tasidigini ve deprem yönünden aktif oldugunu söylüyor. Deprem Dede Ahmet Mete Isikara ise Akdeniz'in kapali bir deniz olmasi nedeniyle tsunami olusmayacagini savunanlardan. Isikara, Türkiye'nin bu enerjiye ihtiyaci oldugunu da söylüyor. Bilim adamlari Akkuyu konusunda ikiye bölünüp tartisa dursun Igneada'nin da adinin geçtigi nükleer santral konusunda bölgenin deniz suyu sicakliginin nükleer santral için belirlenen kriterlere uyuyor olmasi uzmanlarinda buranin uygunluguna isaret etmesi dogasi, tarihi ve gelecek vaat eden turizm potansiyeli ile Igneada için büyük bir sorun yaratiyor. Üçüncü nükleer santral konusunda su anda tespit edilmis bir yer olmadigini söyleyen Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakani Taner Yildiz, son karari bilimin verecegini söylüyor. Teknik zorunluluklar ve güvenlik açisindan deniz kenarinda kurulmasi gereken nükleer santral için Ege Bölgesi'nin düsünüldügü yönündeki iddialar da bulunuyor. Ancak bu iddialar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakani Taner Yildiz tarafindan yalanlandi. Üçüncü santralin yeri konusunda bir açiklama yapmamasina ragmen bazi internet sitelerinde çikan "Yeni santral Ege'ye kurulacak" seklindeki haberleri üzülerek takip ettigini belirten Yildiz, "Benim agzimdan üçüncü santral Ege Bölgesi'ne kurulacak diye bir söz çikmadi. Åzu anda tespit edilmis bir yer ya da bölge yok. Bu konuda bilim ne derse ona uygun bir karar verecegimizden kimsenin süphesi olmasin" diye konustu. Yer seçiminde tamamen teknik verilerin dikkate alinacagini, siyasi etki olmayacagini vurgulayan Yildiz, 11 ayri baslikta 88 kritere bakilarak bir karar verileceginin altini çizdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi, Japonya'daki Fukusima nükleer santralinda meydana gelen radyasyon sizintisindan sonra yogun bir sekilde tartisilan üçüncü nükleer santralle ilgili çalismalara devam ediyor. Bakanlik santralin kurulacagi yere iliskin kriterleri belirledi. Buna göre üçüncü nükleer santralin kurulacagi yerin öncelikle cografya, nüfus dagilimi, ulasim, arazi kullanimi, meteoroloji, yakin çevresindeki endüstriyel ve askeri tesisler, sismik durumu ve zemin, tasma gibi jeoteknik özelliklerine bakilacak. 88 kriterden olusan yer seçme sartlarinda rüzgârin hizindan atmosferin basincina kadar pek çok ayrinti dikkate alinacak.
Fay hattina bakiliyor
Nükleer santralin yeriyle ilgili en önemli belirleyicilerden biri de fay hatlari olacak. Santral, fay hattinin geçtigi bir bölgede kurulmayacak. Bu nedenle uzmanlar yer tespitinde bulunurken, üst ve alt zemin incelemesi yapacak. Santralin kurulacagi lokasyonun deniz suyu sicakliginin nükleer enerji üretimine uygun olmasi, sanayi bölgeleri ve büyüksehirleri elektrik açisindan besleyecek konumda bulunmasi gerekiyor. Ayrica yeralti sulari, maksimum yeralti suyu seviyesi, bölgenin rüzgâr yogunlugu ve yönü, simsek, dolu, sis, kuraklik, tipi, çig, hortum gibi dogal atmosfer olaylarinin yogunlugu da kriterler arasinda bulunuyor.
Adaylar arasinda Kirklareli'de var
Türkiye'de nükleer santralle ilgili çalismalara 1960'li yillarda baslandi. O dönemde Akkuyu, Sinop ve Igneada olmak üzere 3 ayri bölge belirlendi. Soguk savas döneminin güvenlik endiseleri nedeniyle öncelikle güneydeki Akkuyu üzerinde duruldu. Sovyetler Birligi'nin yikilmasi ve soguk savasin sone ermesiyle Sinop ve Igneada alternatifleri 1990'li yillardan itibaren yeniden gündeme geldi. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) 2006 yilinda Türkiye'de nükleer santral kurulmasina uygun 8 ayri bölge tespit etti. Bu bölgeler arasinda Sinop, Mersin- Akkuyu, Kirklareli-Igneada, Beysehir-Seydisehir, Nallihan-Beypazari, Akçakoca- Eregli, Kirikkale-Nevsehir (Kizilirmak hatti) ve Trakya (Tekirdag- Edirne) yer aliyor.
Uzmanlara göre Sinop ve Igneada nükleer santral için Akkuyu'ya göre daha uygun özellikler tasiyor. Her iki bölgedeki deniz suyu sicakligi nükleer santral için ideal kabul ediliyor. Mersin- Akkuyu bölgesindeki deniz suyu sicakliginin yüksek olmasi elektrik üretim kapasitesini Sinop'a göre yüzde 3 düsürecek nitelikte. Uzmanlar üçüncü nükleer santral için Türkiye'nin kuzey bölgelerinin daha uygun özellikler tasidigi görüsünü savunuyor. Üçüncü bölgenin Kirklareli olup olmayacagi henüz kesinlik kazanmasa da uzmanlar Igneada'nin adini verirken bölgenin essiz yapisini da göz önüne aldilar mi bilinmiyor.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol