Uçuk Mu, Kaçik mi?

Ipek onbes yasinda kültürlü, piril piril bir genç kiz. Edebiyata merakli...
Günlerden Pazar. Babasindan okulda yapilacak bir siir söylesisine gitmek için izin istiyor.
Baba soruyor
-Kimmis bu söylesiyi yapacak olan?
-Valla babacagim, pek iyi anlayamadim ama Lalemiymis, Halemiymis ne...
-Kizim, Hale, Lale diye bir siir tanimiyorum.
Git ama iyi incele. Gelince bana anlatirsin. Ben de ögreneyim bakayim. Kimmis bu kadin...
Ipek arkadaslariyla düser yollara.
Söylesinin yapilacagi salonda bes on kisi var.
Saçlari takma mi, boya mi belli olmayan bir bayan belirir kapida. Koltugunun altinda kitaplar. Yaninda ciliz bir bayan ve de kirpi saçli bir çocuk. Kitaplar masanin üzerine dizilir.
Ablak suratli, yanaklarinda ve dudaklarinda rengarenk boyalar olan kadin baslar konusmaya... Omuzlariyla kalçasi doksan santimetreye ulasan alli pullu bir bayan.
Bu da kimdir diye herkes sasiriyor.
Masallah Akrep Nalan gibi...
Acaba bize palyaçoluk mu yapacak diye gülüsmeler basliyor. Kapkalin parmaklar, mor bantli kivir kivir saçlar. Ve de ciliz bir ses.
Hos geldiniz demeden kitaplarinin tanitimina geçiyor. Herkesin gözü Çingene pembeli giyisilerinde.
Yüzünden anlasiliyor ki söylesiyi dinlemeye gelenlerin az sayida olusu moralini bozmus sair geçinen hanimin.
Ben yazarim, ben ressamim diye söze basliyor. Ses yok, dogru dürüst bir konusma teknigi yok, fizik yok. Velhasil hiçbir albenisi yok.
Ipek ve arkadaslari sikiliyor. Yahu, bu da nereden çikti, kimdir bu, kariyeri nedir diye fisildasiyorlar.
Keske zamanimizi bosuna harcamasaydik diye kendi kendilerine de kiziyorlar.
Devami Yarin
g.gorkemli@gmail.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol