ULUSAL KURTULUS SAVASINDA TRAKYA

Arkadaslarimizla bu çeteyi izlemede bulunan Jandarma Bnb. Faik ve Ütgm. Osman Nuri (Atabay) birliklerine nizami kosullar altinda yardimci olmak üzere bu bölgeye intikal ettik. Dimitri, Malkara köylerinden yerli bir Rum'du. Birlikte yasadigi Türklere düsmanca duygular içinde büyümüstü. Çevresinde de bu havayi yaratmis. böyle bir izlenim birakmisti. Balkan Savasi sirasinda Bulgarlara hizmet ettigi söylentisi vardi. Birinci Dünya Savasi'ndan sonraki yillarda Trakya'da Rumlari örgütle yen cemiyetlerin faal üyeleri arasinda bulunmustu. Trakya Demiryolunu kontrol etmekle görevlendirilen Yunan taburu Dimitri'nin cesaretlenmesine neden olmustu. Di mitri, kosullari elverisli, ortami uygun bulunca çevre Rum larindan olusturdugu, amaci eskiyalik, çapulculuk, adami öldürmek, adam kaçirmak olan «Karabiyik Çetesi»ni kur du. Çete ilk zamanlar Malkara ve çevresinde yasayan Türklere baskinlar düzenler, halki döver, iskenceye tâbi tutarken, daha sonralari faaliyet alanini genisletti. Yol kesmeye, yolda giden Türkleri kursunlamaya, agaçlara baglayip öldürmeye, Türk jandarma karakollarini basmaya basladi. Zalimligi kisa sürede Trakya genelinde korku ve dehset havasi yaratti. Bunun üzerine Uzunköprü, Kesan, Malkara, Babaeski ve diger kasaba karakollarindan olusturulan jandarma birlikleri Dimitri'nin «Karabiyik Çetesi»ni izlemeye basladi. Biz, bazi arkadaslarla bu çetenin izlenmesi çalismalarina gönüllü katildik. Sonunda Dimitri Karabiyik Cetesi'ni Malkara, Uzunköprü, Kesan bölgesinde çesitli zamanlarda pusuya düsürerek yok ettik. Çeteye dahil bir kisim Rumlarin diger Rum çeteler ne katildiklarini saptadik. Ancak o zaman Trakya'da bizim degil, Rum azinliklarin sesi duyuluyor, onlarin sözü geçiyordu.»
Dimitri Rum Karabiyik Cetesi'nin Malkara-Uzunköprrü ve hattâ Trakya'da dehset ve korku yarattigi siralarda Trakya-Pasaeli Cemiyeti'nin Edirne toplantisina katilan delegeler çetenin zulmünden, korkusundan yakinmislar, karsi önlemler alinmasini istemislerdir. Tevfik Biyik-lioglu, «Trakya'da Millî Mücadele» adli kitabinda «Rum çeteleri Uzunköprü içinde ve civarinda devlet memurlarini, polis ve jandarmalari, Kesan'dan Ipsala'ya gitmekte olan Türk savcisini esiyle birlikte sehit etmisler ve bir bucak müdürünü tasla, halktan bazilarini da baltalarla öldürmüslerdi» diye yaziyor ve bu açiklamalari Bati Trakya Kuvay-i Milliye Kumandani Kur. Bnb. Filibeli Rüstü Bey'in (Korg. Rüstü Akin) açiklamalarina dayandiriyor.
Gerçekten bu siralarda faaliyete geçen tüm Rum çetelerin gizli-açik amaçlarindan biri Trakya'da, Yunan istilâsini kolaylastiracak kosullari yaratmakti. Çeteler, yildirma ve korkutma yoluyla Trakyalilara karsi koyma azmini kirmaya, moral bir çöküntü yaratmaya çalisiyorlardi. «Güçlü Rum çeteleri, Edirne'den Çatalca ya, Demirköy'den Gelibolu'ya kadar tüm yerlesim birimlerinde 'Trakya Türklerinin varligini tehlikeye düsürecek' bir tutumun içine girmislerdi. Gerçi Rum çetelerin saldirilarini, eskiyaliklarini etkisiz duruma getirmeye çalisan Türk jandarma birlikleri vardi. Fakat silâhsizlandirilmis Trakya kosullari içinde etkili olmalari mümkün degildi. Onlara yardimci olmak isteyen halkin da elinde silâh yoktu. Gerçekte halk elindeki silâhlari saklamisti. Halk genel bir silâhli mücadele talimati almadigi için olaylara ilgisiz gibi duruyordu. Fakat, bununla beraber Trakya halki bir takim olanaklar yaratarak, mücadele yollari bularak Kirklareli Babaeski, Lüleburgaz, Kesan, Uzunköprü, Çorlu gibi kentlerde jandarma birliklerimize destek sagliyordu. Zaman zaman iyi de sonuçlar aliniyordu. Ancak Rum çetelerin kökü kazinamiyordu. Çünkü, Rum çeteler gerek Yunan taburundan, gerekse Yunanistan'dan silâh yardimi görüyorlardi.