ULUSAL KURTULUS SAVASINDA TRAKYA

Tahripçi Çeteden bir grup bu bölgede kalirken, bir baska grup da Babaeski-Kirklareli-Pehlivanköy demiryolunu çevreleyen bölgede faaliyet gösteren Mehmet (Köylü), Bnb. Faik, Bnb. Sabri Çetelerine katildilar. Çetelerin bu bölgedeki görevi, düsmanin soygun ve yagma yoluyla Trakya halkindan zorla aldigi hayvan, tahil ve ev esyalari ile önde gelen kisilerin tutuklanip götürülmelerini önlemek, bu maksatla köprüleri atmakti.
Tahripçi Çeteden birinci grup, büyük bir gizlilik içinde Çorlu yöresine geldi. Çorlunun Yunanlilar için stratejik bir önemi vardi. Bu yüzden Çorlu ve çevresinde önemli bir askerî güç bulunduruyorlardi. O zaman Yunanlilar Çorlu Demiryolu Istasyonuna önemli bir ulasim ve ikmal merkezi gözüyle bakiyorlardi. Özellikle, Trakya halkindan zorla aldiklari esya, tahil ve hayvanlari buradan vagonlara yükleyip Yunanistana gönderiyorlardi. Çetenin asil görevi bunu önlemekti. Trakya köylüsünün alinteri karsiligi olan mal ve mülkünün bu biçimde yagmalanmasi Türk çeteler arasinda tepkiyle karsilanmis, bunun hesabini sormak için ant içmislerdi. Trakya halkini fakirlestiren bu hareketin önlenmesi, olanak verdigince az zararla geçistirilmesi gerekiyordu.
Tahripçi Çete, halktan zorla alinan mallarin vagonlara yükletilmesini uzaktan, gizlendigi bir sütre arkasindan hüzünle, ama dikkatle izledikten sonra aksamin karanligindan yararlanarak hedefe daha da yaklasti. Silâhli Yunan devriyeleri, istasyonun öbür ucunda birbirleriyle konusup sakalasirken çeteden biri atesledigi tahrip kalibini yigin halindeki esyalarin ortasina hizla firlatti ve sürünerek süratle olay yerinden uzaklasti. Biraz sonra istasyonda siddetli bir patlama oldu. Yangin çikti. Ancak bu, fazla bir zarara yol açmadi. Gerçekte asil amaç tahrip degil, düsmani korkutmakti. Düsmanda panik yaratmakti.
Çetenin bundan sonraki hedefi, Muratli Kasabasi yakininda bir köprünün atilmasiydi. Yunanlilar Çorlu, Muratli ve Tekirdag yöresinde de büyük soygun yapiyor, halka iskencede bulunuyorlardi. Çete bu yörede birkaç köprüyü atmakla Yunanlilarin soygununa engel olunacagini, hiç degilse soygunun geciktirilebilecegini düsünmüstü. Köprü yanina kadar geldiler, fakat köprüyü havaya uçurma olanagini bulamadilar. Çünkü Yunan devriyelerince görüldükleri kuskusuna kapilmislardi. Oysa Yunan devriyeleri çeteyi görmemisti. Çete buradan Dumbaslar üzerinden Hayraboluya geçti. Hayrabolu-Malkara, Uzunköprü-Lüleburgaz-Babaeski yerlesim merkezleri Trakya ekonomisinin tahil ambarlariydi. Düsman ve yerli Rumlar isgal döneminde bu bölgenin sömürülmesine ayri bir özen göstermislerdir. Bu maksatla bölgede mühimce askerî birlik bulunduruyorlardi. Türk Çetelerin Yunan soygunu sirasinda bu yerlesim merkezlerinde daha çok görünmelerinin nedeni buydu.
Tahripçi Çete, Malkara ve Hayraboluda bir dizi baskinda bulundu. Ele geçirdigi yerli Rumlari, Yunan jandarma erlerini zararsiz duruma getirdikten sonra Ergene boyundaki Lüleburgazin Kayabelli Köyü yöresine hareket etti. Giderken Eskibedir Köyünün güneyinde dinlendiler ve istihbarat yaptilar. Köydeki Trakya-Pasaeli Müdafaa-i Hukuk temsilcisiyle gizli temas kurarak yiyecek-içecek sagladilar. Ergene boyuna inerek, demiryoluna yaklasmaya alistilar. Fakat Çorlu Baskini nedeniyle Yunan jandarmasi burada siki güvenlik önlemi almisti. Onun için sabotaj yapamadilar. Fakat çetenin bu yörede faaliyet sürerken Ulusal Kurtulus Savasina katilmis Ahlatli Köyünden Ahmet (Yakar), Ertugrul Köyünden Halil (Arda), Karaagaç Köyünden Mehmet (Kizmaz) adli yurtseverlerle iliski kurulmasi yarar sagladi.
DEVAM EDECEK
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol