ULUSAL KURTULUS SAVASINDA TRAKYA

Fakat sabahleyin uyandigimizda çete komutanimiz Yzb. Mazhar Bey ortalikta yoktu. Büyük bir telâsa kapildik. Kaçirilmis olabilecegi aklimiza geldi. Kuskuya düstük. Gözcüleri denetlemeye çiktiginda bilmedigimiz bir nedenle yok edilmis olabilecegini düsündük. Hüseyin Çavus, Rasim Çavus ve ben durumu kendi aramizda kisaca görüstükten, bir degerlendirme yaptiktan sonra Ütgm. Sakir Bey'e haber ver mek üzere Hüseyin Çavus'u Sirkeci'de Gizli Teskilât'taki-lerin bulusma yerlerine gönderdik. O zamanlar MahmufcB pasa Yokusu'ndaki is hanlari, Sirkeci'deki kiraathaneler teskilât elemanlarinin ve Trakyalilarin bulusma, haberles- i me yerleriydi. Hüseyin Çavus, Ütgm. Sakir Bey'i önce Si- j livri Kiraathanesi'nde ariyor. Bulamayinca Viyana Kiraat-hanesi'ne (simdiki Yapi ve Kredi Bankasi Subesi'nin bulundugu yer) gidiyor. Sakir Bey'i orada Trakya-Pasaeli Cemiyeti yöneticileriyle görüsürken buluyor. Durumu heyecanli biçimde anlatiyor. O günün aksami geç saatlerde Hüseyin Çavus Kâgithane'ye, çetenin gizlendigi tugla harmanlari yöresine geldi. Ütgm. Sakir'in gelecegini bildirdi Çeteler bu beklemenin nedenini ne sordular ve ne de anladilar. Beklentinin bir taktik ve önlem olabilecegini düsündüler. Oysa çetenin o andaki durumu son derece kritikti. Çete her an dagilabilir, tüm emekler bosa gidebilirdi. Çünkü, bazi çetecilerin hareketlerinden tedirgin oluyorduk. Ikinci geceyi de Kâgithane'de olaysiz, fakat sikintili geçirdik. Sonraki gün Ütgm. Sakir Bey geldi. Hiçbir sey olmamis gibi, hazirlik ve hareket emri verdi. Önce Terkos'a, oradan da Karaburun'a gitmek üzere yola çiktik. Ormanlik ve asayis yönünden de son derece tehlikelerle dolu bir bölgedeydik. Gerek Terkos, gerekse Karaburun Bölgesi'nde çok sayida Rum köyü vardi. Yöre Rumlarin Türklere iskence yapmakta da çok ileri gittikleri söyleniyor, o yönde haberler geliyordu. Türkler baski ve siddetten yilmislar, sinmisler, korkudan birsey yapamaz duruma gelmislerdi. Karaburun'da istirahate çekildik. Hemen etrafa gözcülerimizi yerlestirdik. Büyük bir gizlilik içinde ve siki önlemler altinda teskilâttan olanlardan istihbarat yapmaya basladik. Rumlarin yaptiklari insanlik disi iskenceleri ögrenen çete mensuplari büyük bir hiddet ve heyecan içinde öç alma duygusuna kapildilar.»
«Türk vataninda Yunan kökenli kisilerin simarik ve taskin hareketleri, acimasiz davranislari bizi yürekten yaraliyordu. Bu nedenle her Türk kurtulusun yolunu düsmanla amansiz ve sürekli bir mücadeelde ve Türk çetelerine elden geldigince destek olmakta görüyordu.»
Ütgm. Sakir Bey Çetesi, Karaburun'da kaldigi sürece iskence gören Türklerden yerli Rumlarin gizli faaliyetleri, düsmanla iliskileri hakkinda saglam bilgiler topladi. Yerli Rumlar arasinda ilk silâhli çatisma da Karaburun yöresinde geçti. Çatisma, Ahmet Çavus'un emrine verilen çetelerle, Yunanlilar hesabina çalistiklari saptanan 3 kisilik Rum çetesiyle meydana geldi. Bu çarpismada Rum'larin üçü de öldürüldüler. Çatismadan önce silâhli Rumlar Ahmet Çavus Çete Grubu'nu görmüslerdi, fakat Türk çeteleri Rum köylü elbiseleri giydikleri için onlari kendi soydaslarindan sanmislardi. Bu, Trakya'da bastan beri sürdürülen çete mücadelesinde ilk kez basvurulan bir aldatmacaydi. Gerçekte Türk çeteler yeni bir yöntem ve tutumla dagda, bayirda, çayirda, tarlada yakaladiklari, gördükleri her Rum'u cezalandirma emrini almislardi. Cezalandirilan Rumlarin geride kalanlarina, Türklere iskence yapanlara ibret ve uyari olsun diye, gögüslerine yazili bir bildiri birakiliyordu.
Trakya içlerine sizmak, sabotajlar yapmak üzere yola çikan çete, Karaburun ve Terkos yörelerinde genis faaliyette bulunduktan, epey Rum'u cezalandirdiktan sonra
DEVAM EDECEK
nazifkaracam@gazetetrakya.com