ULUSAL KURTULUS SAVASINDA TRAKYA

TRAKYALI ÖNDERLERI KORUYAN ÇETELER KURSUNA DIZILIYOR
Kirklareli'nde toplanan Trakya-Pasaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti önderleri aileleriyle birlikte, 30 kilometre kuzeyde bulunan Dereköy'e geldiler. Manda arabalariyla ormanlik bir bölgede yapilan yolculuk çok korkulu geçmisti. Geceyi bölgenin çete reisi Dereköylü Molla Serif'in evinde geçirdiler. Trakyali önderlerin Dereköy'e geldiklerini, geceyi burada geçireceklerini ögrenen yerli Rum ve çeteler, o gece Molla Serif'in evine bir baskin yapmayi plânladilar. Fakat bunu gerçeklestiremediler. Rumlarin böyle bir baskin yapacaklari 9 köyün güvenliginden sorumlu Molla Serifin çeteleri tarafindan daha önceden ögrenilmis, gerekli önlemler alinmisti.
Trakya-Pasaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurucularindan ve Merkez Hey'eti üyesi Sevket Dingiloglu'nun esi Fevricihan Dingiloglu, Trakyali önderlerin Bulgaristan'a geçis olayini anilarinda söyle anlatiyor
«Yunan isgal hareketi basladiginda Sevket Dingiloglu, Cafer Tayyar ile birlikte Edirne'de bulunuyordu. Trakya-Pasaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti idare merkezi daha önce Kirklareli'ne tasindigindan, önde gelen Merkez Heyeti üyeleri Kirklareli'nde bulunuyorlardi. 25 Temmuz günü Edirne'den Bulgaristan'a geçmek üzere hazirlanmamiz, silâh ve bomba gibi seyleri kuyulara atmamiz veya gömmemiz bildirildi. Bulgaristan'a geçmeleri uygun görülenler o gün hazirlik yapti. Aksam üstü manda ve öküz arabalariyla, çoluk çocuk, Dereköy'e hareket ettik. Bizim grupta Sevket Dingiloglu, Ali Riza Dursunkaya, A. Riza Tinmaz vardi. Giderken bize, Dereköy bölgesinde faaliyet gösteren Irfan Bey Çetesi'nin komutanlarina isyan ettikleri, çapulculuga, eskiyaliga basladiklari, Kapakli Köyü'nde pusu kuracaklari duyuruldu. Durum daha önce ögrenildiginden, çeteler tarafindan gerekli önlemler alinmisti. Bizi Dereköy'de Bucak müdürü Kemal Bey karsiladi. Geceyi Dereköy'de geçirdik. Sonraki gün kafileler halinde Bulgaristan'a geçtik ve Ahyolu-Burgaz'a vardik. O günler çok karanlik, istirap verici günlerdi. Rum çeteler korkunç iskence yapiyordu. Küçük çocuklari su kuyularina sarkitmak suretiyle aileleri korkutuyor, sakladiklari silâhlari çikarmalarini istiyorlardi. «Yok» diyene inanmiyor, hem dayak atiyor ve hem de gözlerinin önünde çocuklarini su kuyularina atiyorlardi. Trakya'nin hemen hemen bütün köy, kasaba ve sehirlerinde geçen olaylar böyleydi.»
Trakyali önderler Bulgaristan'a geçtikten sonra Dereköy Çete Reisi Molla Serif, Kalpakli Köyü'nden Esman, Dereköy'den Mehmet o Yunanlilar tarafindan yakalanarak Koruköy'de kursuna dizildiler. Sonraki yillarda bu sehit çetelerin kemikleri Kirklar Sehitligi'ne tasinmistir.
Hiç kuskusuz, Trakya'nin isgali büyük ve onulmaz yaralar açti. Balkan Savasi'nda Trakya'yi «Mezbaha»ya çeviren Bulgarlarin açtigi derin yaralar daha sarilmamis, dehset verici olaylarin üstünden henüz 7 yil geçmisti. Trakya halkinin içi kan agliyordu. 1877 Türk-Rus Savasi ve büyük göç hareketi, 1897 Türk-Yunan (Tesalya Savasi), 1911-1912 Balkan Savasi, 1914-1918 Birinci Dünya Savasi ve nihayet 1919-1922 Ulusal Kurtulus Savasi... Yarim yüzyila yakin bir süre de Trakya halki isgal ve savas ortami içinde yasamistir. Bu yüzden Trakyalilarin unutulmayan acisi, dinmeyen sizisi, kapanmayan yarasi vardir. Ve bunlar halk tarafindan bitmeyen bir öykü gibi anlatilmaktaydi. Simdi bu öyküye, bu felâket zincirine yeni bir zulmün halkasi ekleniyordu. Ancak düsman girdigi Türk topraklarinda tutsak edilecek, «Anadolu Macerasi» sonunda vatanin harem-i ismetinde bogulacaktir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol