Egitim ve Bilim Isgörenleri Sendikasi (Egitim-Is) Kirklareli Il Temsilciligi Dil bayrami dolayisiyla bir kutlama mesaji yayimladi. Mesajda, sunlar kaydedildi;
“Türkiye Cumhuriyeti'nde uluslasma sürecini tamamlayan Türk Devriminin ya da Atatürk devrimlerinin en önemli basamaklarindan ilki cumhuriyetin kurulusundan bes yil sonra yapilan Harf Devrimi, ikincisi de cumhuriyetin kurulusundan dokuz yil sonra 26 Eylül 1932'de düzenlenen Türk Dil Kurultayi ile yasama geçen Dil Devrimidir.
Dil Bayrami olarak 77. yilini kutladigimiz bu günde bayram sevinci ve coskusu yerine büyük bir burukluk yasamaktayiz.
Dil, toplumu ulus yapan, o toplumda yasayan bireyleri birbirine kaynastiran ulusal bir araç, bir iletisim aracidir. Ögretim ve ögrenmenin biricik anahtari, bilgi aktarmanin ve biriktirmenin saglayicisidir. Dil ile düsünce arasinda çok siki bir baglanti vardir. Bir dil baska dillerin karisimindan olusmussa, o dilin söz dagarcigi yabanci sözcüklerle yüklüyse, böyle bir dille açik seçik düsünülemez. Bir toplumun düsünce alaninda gelismesi, öncelikle dilinin yetkinligine, zenginligine baglidir.
Gelismis, yetkin ve zengin bir dilden yoksun toplum düsünce alaninda yaratici olamaz. Bir toplumu degistirmek, ona yeni bir yasama düzeni getirmek genis ölçüde o toplumun diline baglidir. Dilin, bir ulusun varliginin ve kültürünün emrinde, iyi bir anlatim araci olarak devam edebilmesi; sosyal yapinin ortak gelisme kosullarina ayak uydurarak yol alabilmesine ve o sosyal yapinin gereksinimlerine yeterince yanit verebilmesine baglidir.
Atatürk: "Bugün yapmak zorunda bulundugumuz çok degerli bir is daha vardir: Yeni Türk harflerini çabuk ögrenmek... Kadina, erkege, hamala, sandalciya, bütün yurttaslara ögretiniz... Bunu yurtseverlik, ulus severlik görevi biliniz. Bu görevi yaparken düsününüz ki bir ulusun, bir sosyal toplulugun yüzde onu ancak okuma yazma bilir, yüzde doksani bilmezse, bundan insan olanlarin utanmasi gerek." Diyerek dilde yapilmasi gereken devrimin ne kadar önemli olduguna vurgu yapmistir.
Bu konuda hem kendisinin hem de Türk Ulusu'nun kararliligini ise:" "Milli his ile dil arasindaki bag çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olmasi milli hissin gelismesinde baslica etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, suurla islensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasini bilen Türk milleti, dilini de yabanci dillerin boyundurugundan kurtarmalidir" diyerek belirtmistir.
Ancak 1950'li yillardan itibaren ABD ile baslayan ve AB ülkeleriyle devam eden yabancilasma, her alanda oldugu gibi dilimiz ve kültürümüz üzerinde de etkili olmus, hem sözlü ifadelerde, hem yazili kullanimlarda yabanci özenticiligini egemen kilmistir. Ulusal kimligimizin simgesi olan dilimiz, yabanci dillerin boyundurugu altina girmistir. Atatürk'ün dilimiz ve kültürümüz üzerinde gösterdigi özen, günümüz yöneticileri ve aydinlari tarafindan gösterilememistir.
Yüz yillar önce Karamanoglu Mehmet Bey, 13 Mayis 1277'de yayinladigi fermaninda:" Bu günden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe'den baska dil kullanilmayacaktir." Diyerek Türk diline sahip çikarken bu gün bizler ne kadar utanilacak durumda oldugumuzun farkinda bile degiliz.
Egitim-Is Sendikasi ve cumhuriyet devrimlerinin savunucusu egitim isgörenleri olarak tüm halkimizi, yöneticilerimizi ve aydinlarimizi dilimize, kültürümüze sahip çikmaya, dilimizi özenli kullanmaya, bir an önce de yabanci dillerin boyundurugundan kurtarmaya çagiriyor, Dil Bayraminizi kutluyoruz.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol