Türk Ulusu, dayatilan yeni Sevr'in planlarini bosa çikartacaktir

Sevr Antlasmasini sonlandiran 24 Temmuz 1923 Lozan Antlasmasi'nin yil dönümünde bir açiklama yapan ADD Åzube Baskani Nuriye Üstündag, Lozan Antlasmasi'nin Kurtulus Savasi sonucunda, "Yurdun her kösesini sulayan kanlarin karsiligi" olarak elde edilen bagimsizlik, egemenlik, özgürlük belgesi oldugunu söyledi. Anadolu'yu isgal eden emperyalist güçlerin imzalamak zorunda kaldigi bu antlasma ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varligini tüm dünyaya duyurdugunu kaydeden Üstündag, Türk ulusunun bu basarisi ile ezilen ve sömürülen dünya halklarina örnek oldugunu ifade etti. 
Lozan Antlasmasi'nin 88. yildönümünde; emperyalist güçler ve isbirlikçilerinin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve Türk Ulusu'na yeni Sevr'ler dayatmak üzere harekete geçtigini söyleyen Üstündag, Türkiye Cumhuriyeti'nin varligi ve bagimsizliginin tehlikede oldugunu savundu.
"Türk Devrimi'nin "essiz önderi" M. Kemal Atatürk, Lozan Antlasmasi'ni, Söylev'de tarih bilinci çerçevesinde bilimsel yöntemle gerçekçi biçimde degerlendirir:
"Lozan Antlasmasi, Türk Ulusu'na karsi yüzyillardan beri hazirlanmis ve Sevr anlasmasiyla tamamlandigi sanilmis, büyük bir yok etme eyleminin çökertilisini anlatan belgedir."
Türk Ulusu'nu "yüzyillardan beri hazirlanan yok etme eylemi"; Sanayilesme ve Aydinlanma Devrimlerini, Avrupa Devletleri ile es zamanli olarak gerçeklestiremeyen Osmanli Devleti'nin yari sömürge duruma getirilme süreciyle ivme kazanmistir. 
Emperyalist devletlerin masalarinda bölüsüm hesaplari yapilan Osmanli Devleti'nin mirasi; Birinci Dünya Paylasim Savasi'nin ardindan, Istanbul hükümetiyle yapilan ve ölüm belgesi demek olan Sevr anlasmasiyla (10 Agustos 1920) paylasilmistir" diyen Üstündag, "Ankara'daki M. Kemal baskanligindaki Ulusal Hükümetin hiçbir zaman kabul etmedigi bu ölüm belgesi, 3 yili askin bir süre sürdürülen Ulusal Kurtulus ve Bagimsizlik Savasi'nin sonunda tarihin çöplügüne atilmisti" diye konustu.
Türk ulusunun bagimsiz olmadigi sürece yasayamayacagini Atatürk'ün de "Türk'ün onuru ve yetenekleri çok yüksektir. Böyle bir ulus tutsak yasamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyleyse ya bagimsizlik ya ölüm!" sözleri ile açikladigi belirten Üstündag, sözlerini söyle sürdürdü;
"Uçurumun kiyisina getirilmis, parçalanmis, ordulari dagitilmis, yetismis insan gücü kalmamis, yoksul, yikinti bir ülkeden ulusal egemenlige dayali tam bagimsiz onurlu, çagdas bir devlet yaratmistir. Günümüzde pek çok konuda oldugu gibi ekonomik ve sosyal durumlarda da olumsuzluklar, gerilemeler sürmektedir. IMF ve Dünya Bankasi'nin önerileri dogrultusunda uygulamaya sokulan özellestirmeler, devleti küçültme operasyonlari, küresellesen yenidünya düzeninin dayattigi neoliberal, serbest piyasa düzeni, ülke ekonomisini çökertmistir. Oysa "ekonomik egemenlik saglanmadan siyasal egemenlik de saglanmaz."
Bu uygulamalarin uzantisi olarak issizlik, açlik artmistir. Toplumda sosyal güvenceler azaltilmistir. Sendikasizlastirma ve taseronlastirma sürmektedir. Üretmeyen ekonomik sistem, asiri tüketimi kizistirmaktadir. Yatirimlar durmustur. Dis borçlar tehlikeli biçimde sürekli artmaktadir. Cari açik tehlikeli boyutta fazlalasmistir. 
Demokrasinin "olmazsa olmaz" kosulu, din, devlet ve toplum islerini ayiran, devlet düzenini ve toplumsal yasami bilime ve akla dayandiran laiklik ilkesi ortadan kaldirilmaktadir. Din siyasete ve ticarete alet edilmektedir.  Siyasette, tarikat, asiret, ticaret baglantilari geçerlidir. Partilerde tek adam yönetimi sürmektedir. Egitim ve saglik gibi sosyal devletin temel görevi olan hizmetlerde özellestirmeler ve nitelik yitimi yasanmaktadir.
Kamuoyu yandas kitle iletisim araçlari ve emperyalizmin isbirlikçisi sesyayarlari ile yanlis yönlendirilmektedir. Toplumda bilgi kirliligi ile beyin yikama olgusu, düsünsel ve beyinsel uyusukluk, algilama bozuklugu yaratilmaktadir. 
Bugün yasanan tüm bu agir, çok tehlikeli, acikli durum karsisinda, Kurtulus Savasi tarihimiz bize çikis yolunu      gösteriyor.
 20. Yüzyilin ilk çeyreginde yok olmanin esiginde, yoksunluklar içerisinde, var olus savasimi vererek örnek çagdas bir devlet kuran Türk Ulusu, günümüzde dayatilan yeni Sevr'in planlarini bosa çikartacak güç ve kararliligindadir. "Atatürk gibi düsünerek", Onun yolundan giderek, Atatürk Devrimini ve ilkelerini Kuvayi Milliye ruhuyla yeniden yasama geçirerek bugünkü sorunlarimizi asabilecegimize güvenimiz tamdir. Türkiye saptirildigi Atatürk Devrimi rotasindan, tarihinin gösterdigi bu dogru yöne yeniden yönelecektir. Bu dogrultuda tüm engeller çignenip asilacaktir. Yurdumuzu, ulusumuzu özümüzden çok seviyoruz. Varligimiz Türk varligina armagan olsun."

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol