Türk Egitim-Sen Genel Baskani Ismail Koncuk Kirklareli'ne geldi

Türk Egitim-Sen Genel Baskani Ismail Koncuk, 21 Nisan Çarsamba günü egitim çalisanlarinin sorunlarini yerinde görmek ve onlari bilgilendirmek için Türk Egitim-Sen Kirklareli Åzubesi’ne bir ziyaret gerçeklestirdi. Yapilan ziyarete Baskan Koncuk, Türk Egitim-Sen Genel Sekreterleri Talip Geylan ve Cengiz Kocakaplan katildi. Tekirdag’da yaptigi ziyaretlerin ardindan Kirklareli’ne gelen Baskan Koncuk ve beraberindekiler saat 18.00’de Türk Egitim-Sen Kirklareli Åzubesi üyeleri ile bir araya geldi.

Gerçeklesen ziyeretten ötürü memnuniyet duyduklarini belirten Türk Egitim-Sen Kirklareli Åzube Baskani Mehmet Kizilay, Baskan Koncuk’un Kirklareli’ne 5 yil önce sekreter görevindeyken geldigini, o zamanlar kendisini sekreter olarak agiladiklarini simdi ise kendisini Genel Baskan olarak agirladiklarini ve bundan çok memnuniyet duyduklarini dile getirdi.

Baskan Kizilay yaptigi konusmanin devaminda sunlari söyledi; “Bizler ekip olarak siz arkadaslarimiz sayesinde Genel Baskanimiza geçen sayim döneminde Kirklareli’nde hiç olmayan belki de ufkumuzda olan yetkili sendika hakkini bir önceki dönem Türk Egitim-Sen olarak aldik. Bunu basarmamiz sizler sayesinde olmustur. Hepinize tesekkür ediyorum. Bu ekiple insallah daha güzel, daha iyi basarilara imza atacagiz.”

Türk Egitim-Sen Kirklareli Åzube Baskani Kizila, yaptigi konusmanin ardindan sözü Türk Egitim-Sen Genel Baskani Ismail Koncuk’a birakti. Yapilan ziyarette söz alan Türk Egitim-Sen Genel Baskani Ismail Koncuk, salonda bulunan üyelere sunlari söyledi;

“Öncelikle Kayseri'de Devlet Bakani Taner Yildiz'a bir yumruk atma olayi oldu. Sayin Enerjii Bakanina biz geçmis olsun ve dostluk dileklerimizi bir kerede Kirklareli'nde iletelim. Çünkü bazi basin ve yayim organlarinda yumrugu atan kisinin bir ögretmen oldugu ve bu ögretmenin Türk Egitim-Sen üyesi oldugu haberleri çikti. Türk Egitim-Sen'in 155 bin üyesi var.

155 bin üyenin her yaptigi yanlislardan hatalardan Türk Egitim-Sen sorumlu tutulamaz. Ancak dün ve bugün bazi basin yayin organlarinda Türk Egitim-Sen'i siddet yanlisi gibi gösterme gayreti içerisine giren haberlere de maalesef rastladik.

 Kasitli olarak özellikle bu yumruk atma olayi Türk Egitim-Sen ile iliskilendirilmeye çalisilmis, ciddide bir gayret gösterilmistir. Böyle bir habercilik anlayisini siddet ile kiniyorum. Böyle bir anlayis olmaz. Türk Egitim-Sen üyesi olan vatandas Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandasidir. Ne yapalim simdi Basbakan’i mi suçlayalim? Elbette bu ülkenin vatandasi da istedigi sendikaya, istedigi dernege üye olacaklardir.

 Ama o dernekleri, o sendikalarin, sivil toplum örgütlerini yapilan yanlisla iliskilendirmek, yapilan yanlisa beraberce anmak ve bu yanlisin içerisinde gibi toplumun algilamasini saglamaya gayret göstermek, gayri ahlaki bir tavirdir. Bu tavri ben akli basinda hiçbir haberciye, hiçbir basin mensubuna asla yakistirmiyorum. Bir sehit cenazesi defin töreninde maalesef bu olay yasandi biliyorsunuz.

Bu arkadasimizin Türk Egitim Sen üyesi oldugu dogrudur. Åzimdi bazi basin ve yayin organlarinda sendika üyelerinden atacak misiniz? diye sorularda bana yöneltildi, bizim üyelikten atmamiz söz konusu degil, çünkü bizim üyemizi üyelikten atma gibi bir hakkimiz yoktur. 4688 Sayili Kanun’un ilgili maddesi üyelikten çikarma cezasini ancak ve ancak Genel Kurullarin verecegi bir sonuçtur.

 Genel Kurullar da biliyorsunuz Türkiye'de subelerimizden seçilmis 250 delegeden olusuyor ve bu kurullar kongre esnasinda toplanabiliyor, olaganüstü durumlarda toplanabiliyor. Dolayisiyla Türkiye'deki genel merkezimizde Åzubelerimizin de üye atma yetkisi yoktur.  Yani bunu ben simdi basin açiklamasi olarak vermedim, basin mensuplarina söyledim sanki hiçbir tedbir almayacakmis gibi bir haber yapilmis bunu son derece manidar buluyorum. Insanlar bir arastirir, bunlarin böle bir yetkisi var mi? filan diye, böle bir yetkimiz söz konusu degil.

Samsun Lâdik'te iki polis sehit edildi. Samsun'daki yumruk atma hususundan sonra Samsun Lâdik'te PKK terör örgütünün eylem yapabilmesi son derece düsündürücüdür ve ayni süreçte Güneydogu Anadolu'nun bazi kirsal kesimlerinde askerlerimizden sehit olanlar oldu. Mayina basarak sehit olanlar oldu. Åzimdi insanlarimizda bir gerginlik olustu. Åzehit olanlar bizim çocuklarimiz, onlar bizim evlatlarimiz ve habur rezaletini bu ülkede hatirlamayan tek bir insan yoktur.

Teröristlere özel mahkemeler kuruldugu, özel hakimlerin savcilarin görevlendirildigi, bunlarin pismanlik yasasindan faydalandirildigi, pisman olmadiklari halde pismanliklarini ifade etmedikleri halde pisman olma, pismanlik yasasindan faydalandirmayi yani Türk ceza kanununun yanlis hatirlamiyorsam 221.ci maddesi kapsaminda degerlendirildigini ve saliverildigini, bunlarin bizlerin çocuklarini sehit eden teröristler oldugunu bu milletin her ferdi biliyor. Hükümetin açilim politikalarina ragmen Türkiye'de analarin gözyaslari hala dinmedi. Bunlar insani geriyor ve bu gergin ortam içerisinde hata yapabilen, tepkisine hakim olamayan insanlarda çikabilir. Onun için bu olaylara yaklasirken toplumu germeden yaklasmak lazim, kisisel tepkilerin sahislarin kendi kusurlariyla kendi anlayislariyla ortaya koydugu tepkilerin arkasinda birileri varmis gibi lanse etmek devlet adamlarinin görevi falan olmaz.

Bu dogru bir yaklasimda olmaz. Kisisel münferit bir hadiseyi iste bunun arkasinda biri var derseniz olaylari dogru okumamis olursunuz, dogru degerlendirmemis olursunuz. Asla Türk Egitim-Sen siddetten yana bugüne kadar olmadi. Yumruk atmayla, adam dövmeyle, adam öldürmeyle hiçbir mesele çözülmez. Bir kere bunu söyleyeyim. Åziddetle meseleler çözülmez tam aksine siddetle problemler artar, ilerler, önce Türk Egitim-Sen siddetin her türlüsünü reddediyor.

 Elinin tersiyle nerden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin, bizim üyemiz olabilir, olmayabilir kimden gelirse gelsin siddeti bir metot olarak kabulü elimizin tersiyle reddediyoruz ve sayin bakana huzurunuzda Kirklareli'nde geçmis olsun dileklerimizi iletiyoruz. Insallah bir daha böle hatalar yasanmaz, ama degerli arkadaslarim toplumsal tepkilerden de bu ülkede herkesin bir ders çikarmasi bir sonuç çikarmasi lazim. 7 yil önce kimse bir bakana yumruk atmiyordu. 7 yil sonra bakana yumruk atanlar çikiyor. Maalesef bununda sebeplerini mutlaka arastirmamiz lazim. Niye bu hale gelindi, neden böle oldu, ne yapildi da böle oldu diye arastirmamiz lazim. Bunu da bir dipnot olarak ifade etmek istiyorum.

 Türk Egitim-Sen olarak degerli arkadaslarim egitim çalisanlarinin her türlü problemiyle gerçekten çok yakindan ilgileniyoruz. Çözme irademizi ortaya koymadigimiz hiçbir mesele yok. Egitim çalisanlarini ilgilendiren hizmetli, memuru, teknisyeni, üniversite çalisanlarini ilgilendiren her problemle yakindan ilgileniyoruz. Tepkimizi ortaya koyuyoruz. 13 Mart tarihinde Ankara'da bir miting gerçeklestirdik. Buradan katilan arkadaslarimizda oldu.

 Gerçekten çok güzel egitim çalisanlarina yakisir, polisi taslamadan arabalarin lastiklerini kesmeden, dükkânlarin camlarini kirmadan 15-20 bin kisiyle Ankara'da çok güzel, çok disiplinli bir miting yaparak egitim çalisanlarinin tamaminin problemlerini Türkiye gündemine tasima imkâni bulduk. Bu yaptigimiz mitingde ana gayemiz sözlesmeli istihdam modelinin insan haklarina, hukuka tamamen haykiri oldugunu, tamamen taban tabana zit oldugunu ifade etmekti. Ana hedefimiz buydu. Sözlesmeli insan çalistirmanin maalesef bir asal atama sekline dönüstügünü hepimiz görüyoruz.

 Sadece milli egitim bakanligin da su anda 70 bin sözlesmeli ögretmen görev yapiyor. Bütün bakanliklarda çalisan sözlesmeli memur sayisi toplamda 220 binleri falan buldu. Lütfen düsünelim bu sözlesmeli istihdam daha önce yoktu. Hep kadrolu memur aliniyordu, hep kadrolu ögretmen aliniyordu, kadrolu hizmetli aliniyordu, ne oldu da birden bire bu sözlesmelik anlayisi insanlarimiza dagitilmaya baslanildi.

 Çünkü kamu çalisanlarinin is güvencesinden rahatsiz olan bir iktidar var. Kuralsiz, güvencesiz, adam çalistirmaktan adeta keyif alan kamu çalisanlarinin hayir diyememesini isteyen haklarini savunamayan bir kamu çalisani kitlesi arzu eden bir iktidar suanda yönetimdedir. Bu kazanilmis haklarimiza alenen saldiridir. Nedir sözlesmelilik? Atama hakki olmayan, görevde yükselme hakki olmayan, tahin hakki olmayan, her seyden önemlisi sizlanamayan, sikayet edemeyen, ben geçinemiyorum, benim sosyal problemlerim var, ekonomik problemlerim var diyemeyen bir kamu çalisani modelidir sözlesmelilik. Memurda böyledir, ögretmende böyledir.

Bütün dünyada insan haklari yarisiyor. Türkiye'de ise sözlesmeli istihdam modeli neredeyse asal atama haline gelmis. Ana memur istihdami haline gelmis. Sendikayim diyen herkesin bunun ile mücadele etmesi lazim. Bu istihdam modeline bayrak açmasi, tepki koymasi lazim. Biz Türkiye'de kamu-sen olarak ve Türk Egitim-Sen olarak sözlesmeli istihdam modelinin bu gün kadrolu olarak çalisan kamu çalisanlarini da tehdit ettigini, çocuklarimizin gelecegini tehdit ettigini biliyoruz.

Onun için 13 Mart tarihinde Ankara'da çok yüksek bir tepki meydana getirdik ve seslerimizi birlestirdik. Bu eylemimiz sonrasinda sözlesmeli ögretmenlerin kadroya alinmasi ile ilgili kanunu taslagi maliye bakanligindan geçmistir. Türk Egitim-Sen'in gayreti, tepkisi, 301 gündür konusulan maliye bakanligina takilmis olan bu taslagin bakanligin önüne getirilmesini bu eylemimiz saglamistir.”

Daha sonra toplanti basina kapali olarak devam etti.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol