"Tükürdügünü yalamak"

CHP’nin, tutuklu milletvekillerinin serbest birakilmadiklari gerekçesiyle yemin etmemesi üzerine, Tayyip Erdogan “Tükürdüklerini yalayacaklar” demisti.
Ve ne yazik ki öyle oldu.
AKP, bulundugu yerden milim taviz            vermedi.
“Iyi Polis” Cemil Çiçek’in girisimleri sonucunda imzalanan mutabakat metninde, AKP’nin her zaman altina imza atacagi, “milletvekilleri TBMM’de olmalidir” türünden cümleler bulunuyor.
Gelinen yeri en iyi, yandas gazetelerin mansetleri verdi:
Yeni Åzafak:
“Kemal Bey çok güzel yemin etti.”
Akit:
“Tipis tipis geldiler”
Sabah:
“CHP tamam, sira BDP’de”.
Bu mansetlerden de anlasilacagi üzere CHP, karsi Cepheyi zafer sarhosluguna iten bir yenilgi yasamistir.
Tayyip Erdogan; CHP’nin yemin etmesinin ertesi günü Partisinin grup toplantisinda agzi kulaklarinda bir konusma yapti. Bu konusma, bir yaniyla Tayyip Erdogan’in, siyaset yapma düzeyini ve lider olarak kalibresini bir kez daha gösterdi.
Ama   öte yandan Erdogan’in konusmasi, elde edilen “basari”nin, deyim yerindeyse keyfini çikara çikara sunulmasiydi.
Isin gerçegi sudur: CHP yemin etmeseydi, grubu bir arada tutmak mümkün degildi.
Neo liberalleri, Sorosçulari, Fethullah hayranlarini, Kürt milliyetçilerini ve Kemalistleri; ciddi hiçbir mücadelede bir arada               tutamazsiniz.
Milletvekili olma beklentisi, birbiriyle ilgisi olmayan bu kisileri seçim dönemi ile sinirli olmak üzere bir arada tutabilir. Ama o kadar…
SÜRÜKLENEN PARTI
CHP ne yapacagini bilmeyen bir Parti görünümündedir. Daha dogrusu son bir buçuk yildir izlenen politikalari CHP’ye bir sekilde benimseten Merkez, ne yaptigini bilmektedir ama bu politikalarin pesinden sürüklenen CHP’lilerin büyük çogunlugu ne yaptigini bilmemektedir.
Hem yemin etmemek, hem de Meclis’e gitmek ne demek oluyor? Böyle bir tavir içindeki CHP’nin halka güven vermesi mümkün müdür?
Meclis’e gidersiniz veya gitmezsiniz. Bu iki tavir, iki farkli politikadir. Dogru veya yanlis, ama bu iki tavirdan birisi benimsenebilir.
Ama hem Meclise gidecegim hem de yemin etmeyecegim dediniz mi, daha en bastan kaybetmissiniz demektir.
MECLIS YA DA SINE-I MILLET
Muhalefet edebileceginiz iki zemin vardir. AKP’nin zorba politikalarina karsi Meclis’te olmak bir mücadele zeminidir. Kürsü’yü ve Meclis’in diger olanaklarini bu mücadelede degerlendirirsiniz.
Bütün diger mücadele biçimlerini ise bu esas mücadele çerçevesinde ele alirsiniz.
Diger muhalefet zemini ise sine-i millettir. Halka gidersiniz. Mecliste yapilacak bir is kalmamistir. Bu gerçegi halka anlatirsiniz. Fabrikalarda, mahallelerde, köylerde ve her yerde halkin muhalefetini örgütlersiniz.
Bu muhalefeti etkili bir sekilde yaptiginiz zaman, zorbalikla ülke yönetmeye kalkan Parti’nin, kaç kisiyle Meclis’te oldugunun bir önemi kalmaz. Halka ragmen ülke yönetilmez.
Kritik nokta, halkin desteginin                  alinmasidir.
CHP, “tutuklu arkadaslarimiz serbest birakilmadigi müddetçe biz de yemin etmeyecegiz” seklindeki sözlerinin geregini yapsaydi, yani “halkin içinde olacagiz ve halkla birlikte muhalefet görevimizi yapacagiz” deseydi ve buna uygun hareket etseydi, büyük bir sempati ve destek alacagindan hiç süphe yoktu.
Ama CHP, bu sekilde net ve kararli bir tavir almak yerine ikircikli bir durus sergiledi.
Ikircikli tutum ise tam tersi bir duruma yol açti. CHP bir kez daha kaybetti.
TUTARSIZLIÄzIN NEDENI
CHP’nin ikircikli tutumu, Haberal ile Balbay’i hangi saiklerle aday gösterdiginden kaynaklanmaktadir. Yeni CHP’nin Türkiye’yi hedef alan Ergenekon tertibini gögüsleme gibi bir anlayisi yoktur. Ama Yeni CHP, halkin Ergenekon tertibine olan tepkisini oya tahvil etmek istedigi için Haberal ile Balbay’i aday gösterdi.
Milletvekili adaylarinin, böyle bir hesabin sonunda belirlenmesi; ayni zamanda seçim sonrasinda sergilenen keyfiliklere karsi, neden tutarsiz tavirlar alindigini açiklar.
YENI ANAYASA
AKP, kendi istedigi kosullarda CHP’ye yemin ettirmekle kalmadi. Ortak mutabakat metnine “Yeni Anayasa için tarihi firsat degerlendirilmelidir” seklindeki ibareyi de ekleyerek CHP’yi, bundan sonra atacagi adim konusunda da kamuoyu önünde baglamis oldu.
Sonuç olarak CHP, karsidevrimin anayasasina onay vermistir. Yemin olayinda izledigi politika, Anayasa konusunda AKP’ye mahkûm hale getirmistir.
10 yildir Türkiye’yi hedef alan büyük tertibin sahibi olan Atlantik ötesindeki Merkez, seçim sonrasinda bilinçli olarak krizi tirmandirma siyaseti izliyor.
BDP’nin Diyarbakir’da kendi Meclisini toplama girisimi, seçilmis milletvekillerinin israrla hapiste tutulmalari, CHP’nin AKP’ye güç veren ikircikli politikalari; bütün bunlarin hepsi belli bir amaca yönelik olarak kotarilmaktadir.
Amaç Bölünmenin Anayasasi’ni Türkiye’ye kabul ettirmektir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol